Türkiye mayıs ayında da dünyayı yenmeye devam ediyor

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

Dünya piyasaları Mayıs ayına temkinli iyimser bir havada girdi. ABD ve Çin ekonomilerinden gelen yavaşlama sinyalleri ve Ukrayna’da tırmanan gerginliğe rağmen küresel risk iştahı güçlü seyrini koruyor. Defl asyon riski ile karşı karşıya olan Avrupa Merkez Bankası’nın FED benzeri bir varlık alımı politikasını (QE) uygulamaya başlayacağı beklentisi piyasalardaki iyimserliğin arkasındaki itici gücü oluşturuyor. Euro Bölgesi’nde yaşanan ekonomik canlanmaya rağmen enflasyonun düşük kalmaya devam etmesi Avrupa Merkez Bankası’nın ilave parasal genişlemeye gitmesi ihtimalini artırıyor. Avrupa komisyonu Euro Bölgesi için büyüme tahminini 2014 yılı için %1,2, 2015 yılı için %1,8’e yükseltti. Buna rağmen enfl asyon tahmini 2014 yılı için %0,8, 2015 yılı için %1,2 ’ye düşürüldü. 

Euronun son bir yıl içinde 1,28 seviyesinden 1,39’un üzerine güçlenmesi, büyümenin canlanmasına rağmen enfl asyonun gerilemesinin arkasındaki temel nedeni oluşturuyor. Borç krizi ile uğraşan Euro bölgesi büyümeyi canlandırmak ve defl asyon tuzağından çıkmak için parasal genişlemede vites büyüterek euroya değer kaybettirmek zorunda. Başkan Draghi para politikası kurulu sonrasında yaptığı konuşmada bankanın Haziran ayında harekete geçeceğinin sinyalini verdi. 

Borsa İstanbul yükselişini sürdürüyor. MSCI Türkiye endeksi Mayıs başından beri % 4,1getiri ile gelişmekte olan ülke borsalar arasında ilk sıralarda yer aldı. Borsa İstanbul’daki yükselişte gelişmekte olan ülkelere yönelik risk iştahındaki artışın yanı sıra üç temel neden rol oynadı: 
1- Yerel seçim sonuçlarının politik istikrarın devam edeceğine işaret etmesi; 
2- Küresel risk iştahındaki toparlanmaya paralel Merkez Bankası’nın piyasalara verdiği likiditeyi artırarak gecelik faizleri %10,0 civarına indirmesi;
3- Ekonomik büyümenin ve ilk çeyrek karlarının beklentilerden daha iyi gelmesi. 

Bundan sonra piyasalarda ne olabilir? 

Küresel risk iştahındaki iyileşme, politik belirsizliğin azalması ve ekonomik büyümenin beklenenden daha iyi gitmesinin sağladığı olumlu hava ile birlikte borsadaki yükseliş bir süre daha devam edebilir. 

Avrupa Merkez Bankası’nın deflasyon tehdidi ile mücadele etmek için ABD ve Japonya örneklerinde olduğu gibi varlık alımlarına başladığı bir senaryoda küresel risk iştahı yükselmeye devam ederek gelişmekte olan ülkelere yönelik para girişini destekleyebilir. Türk Lirasındaki değer kazancının hızlandığı ve Merkez Bankası’nın kademeli olarak faiz indirimine başladığı bu senaryoda Borsa İstanbul yeniden 80.000 seviyesinin üzerini deneyecektir.

 Ancak bu olumlu havanın uzun soluklu olmayacağını düşünüyoruz. Borsadaki fiyat seviyeleri faiz oranlarını 50 baz puan düşürerek %9.5’e indirdiğimiz bir senaryoda bile %15 civarında bir getiri ile öz kaynak maliyetini ancak karşılıyor.

 Gelişmekte olan ülkelerle yapılan karşılaştırmalar Türkiye’nin benzer ülkelere göre büyümesinin daha düşük, enfl asyonunun daha yüksek, cari dengesinin daha bozuk olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla Borsa İstanbul’un gelişmekte olan ülkelere göre belirli bir iskonto ile işlem görmesi gerekiyor. Oysa mevcut fiyatlar Borsa İstanbul’un gelişmekte olan ülkelere göre hafif primli işlem gördüğünü gösteriyor. 

Avrupa Merkez Bankası’nın para politikasında ilave bir gevşemeye gitmediği ve enfl asyonun kuraklık nedeniyle %10,0’lara yaklaştığı bir senaryoda ise Merkez Bankası’nın faizleri indirmekten imtina edeceğine inanıyoruz. Böyle bir senaryoda Borsa’nın 75,000 seviyesinin üzerinde tutunamayacağına inanıyoruz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019