Türkiye, 'mavi yakalı krizi'ni küresel taktiklerle çözebilir

İbrahim SELÇUK
İbrahim SELÇUK DOĞAL ZEKA [email protected]

Mavi yakalı bulun­muyor... Alman­ya'dan Japonya'ya tüm gelişmiş ülkeler çeşitli taktiklerle 'mavi yakalı krizi'ne çözüm arıyor. Türki­ye de bu yolları izle­yerek krizi avantaja çevirebilir.

Küresel ekonominin can damarı olan ma­vi yaka işgücü, son yıllarda ciddi bir krizle kar­şı karşıya. Gelişmiş ve ge­lişmekte olan ülkelerin ta­mamını etkileyen bu sorun, üretimden lojistiğe, inşaat­tan tarıma kadar birçok sek­törde kendini gösteriyor. Pe­ki, dünya bu soruna nasıl çö­zümler üretiyor ve Türkiye bu global deneyimlerden na­sıl faydalanabilir?

Küresel arenada neler oluyor?

Öncelikle, gelişmiş eko­nomilerin bu krize karşı ge­liştirdiği stratejilere bir göz atalım. Almanya, köklü çı­raklık sistemi ve mesleki eği­tim programlarıyla öne çıkı­yor. Bu sistem, gençleri hem teorik hem de pratik beceri­lerle donatarak iş dünyasına hazırlıyor. ABD ise esnek ça­lışma modelleri ve geliştiril­miş işgüvenliği önlemleriyle işçi memnuniyetini artırma yoluna gidiyor.

Kanada ve Avustralya gi­bi ülkeler, göçmen işgücünü akıllıca yöneterek açığı ka­patmaya çalışıyor. Bu ülke­ler, nitelikli ve yarı nitelikli göçmen işçileri çekmek için özel programlar uyguluyor. Japonya ise teknoloji ve oto­masyona ağırlık vererek, iş­gücü talebini dengeleme stratejisi izliyor.

Çeşitli ülkelerin uyguladı­ğı stratejiler ve sonuçları:

1-Almanya: Çıraklık sistemi ve mesleki eğitim

Almanya'nın "dual eğitim sistemi" dünya çapında ör­nek gösterilen bir model. Bu sistem şunları içeriyor:

-Öğrenciler haftanın 3-4 gününü şirketlerde pratik eğitim alarak, 1-2 gününü ise meslek okullarında teorik eğitim görerek geçiriyor.

-Program genellikle 2-3.5 yıl sürüyor ve 300'den fazla mesleği kapsıyor.

-Öğrenciler eğitim süre­since maaş alıyor, bu da genç­ler için cazip bir seçenek oluşturuyor.

-Sistemin başarısı ra­kamlarla kanıtlanmış du­rumda: Almanya'da gençler arasındaki işsizlik oranı yüz­de 5.6 ile AB ortalamasının (Yüzde 15.2) çok altında.

2-Japonya: Teknoloji ve otomasyon

Japonya, düşük doğum oranları ve yaşlanan nüfus nedeniyle ciddi bir iş gücü sıkıntısı yaşıyor. Bu soruna teknoloji odaklı çözümler üretiyor:

-Robotik ve yapay zekâ uygulamalarının üretim ve hizmet sektörlerinde yaygın kullanımı.

-"Society 5.0" vizyonu ile dijital dönüşümü hızlandır­ma.

-Örneğin, Seven-Ele­ven Japonya, mağazaların­da stok yönetimi için yapay zekâ kullanarak iş gücü ihti­yacını azaltıyor.

-Sonuç olarak, Japon­ya'nın işsizlik oranı yüzde 2.6 gibi düşük bir seviyede seyrediyor.

3- Kanada: Göçmen işgücü politikaları

Kanada, göçmen işgücü­nü çekmek ve entegre etmek için kapsamlı programlar uyguluyor:

-Express Entry sistemi ile nitelikli göçmenleri ülke­ye çekiyor.

-Provincial Nominee Program ile eyaletlerin spe­sifik işgücü ihtiyaçlarını karşılıyor.

-Geçici Yabancı İşçi Programı ile sezonluk işgücü ihtiyacını gideriyor.

-Bu politikalar sayesin­de Kanada, 2021'de 405 bun yeni göçmeni kabul etti ve iş­sizlik oranını yüzde 5'in al­tında tutmayı başardı.

4-Singapur: Yaşam boyu öğrenme ve beceri geliştirme

Singapur, mevcut işgücü­nün becerilerini sürekli geliştirme­ye odaklanıyor:

-SkillsFuture programı ile vatandaşlara yaşam bo­yu öğrenme fırsatları sunu­luyor.

-Her vatandaşa beceri ge­liştirme için kredi veriliyor.

-İşverenler, çalışanları­nın eğitimi için teşvikler alı­yor.

-Bu yaklaşım, Singa­pur'un işsizlik oranını yüzd3 2 civarında tutmasına yar­dımcı oluyor.

5-Avustralya: Sektör odaklı yaklaşım

Avustralya, sektörel ihti­yaçlara göre şekillenen bir strateji izliyor:

- Skilled Occupation List ile hangi mesleklerde işgücü açığı olduğunu belirliyor.

-Bu listeye göre göçmen politikalarını ve eğitim prog­ramlarını şekillendiriyor.

-Bölgesel Sponsorluk Programları ile kırsal alan­lardaki iş gücü ihtiyacını karşılıyor.

-Bu yaklaşım, Avustralya'nın işsizlik oranını yüzde 3.5 civarın­da tutmasını sağlıyor.

6-İsveç: İş-yaşam dengesi ve çalışma koşulları

İsveç, çalışma koşulları­nın iyileştirilmesi konusun­da öncü:

-6 saatlik iş günü dene­meleri yapılıyor.

-Cömert ebeveyn izni po­litikaları uygulanıyor.

-Güçlü sendikalar ve top­lu pazarlık sistemi mev­cut.

-Bu politi­kalar, İsveç'in işgücü katı­lım oranını yüzde 82 gibi yüksek bir se­viyede tutmasına yardımcı oluyor.

Bu örnekler, mavi yaka krizine karşı uygulanan çö­zümlerin çeşitliliğini ve her ülkenin kendi koşullarına göre stratejiler geliştirdi­ğini gösteriyor. Türkiye, bu global deneyimlerden ilham alarak, kendi sosyo-ekono­mik yapısına uygun çö­zümler geliştire­bilir.

 Mavi yaka işgücü, ekonominin bel kemiği

Mavi yaka krizi, küresel ekonomi için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Ancak doğru stratejilerle bu krizi fırsata çevirmek mümkün. Türkiye, sahip olduğu genç nüfus, stratejik konum ve ekonomik potansiyel ile bu krizden güçlenerek çıkabilir.

Unutmayalım ki, mavi yaka işgücü, ekonominin bel kemiğidir. Bu işgücünü güçlendirmek, sadece ekonomik büyümeyi değil, aynı zamanda toplumsal refahı ve sosyal adaleti de beraberinde getirecektir. Türkiye, küresel deneyimleri kendi gerçekleriyle harmanlayarak, mavi yaka krizini aşmada örnek bir model oluşturabilir.

Bu dönüşümü gerçekleştirmek için hükümet, iş dünyası ve sivil toplum kuruluşlarının ortak hareket etmesi kritik önem taşıyor. Yarının güçlü Türkiye'si, bugünden atacağımız adımlarla şekillenecek. Mavi yaka krizini çözmek, sadece ekonomik bir zorunluluk değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluktur.

Fırsatlar ülkesi Türkiye'ye 5 öneri

Peki ya Türkiye? Genç ve dinamik nüfusuyla Türkiye, bu krizi fırsa­ta çevirebilecek potansiyele sa­hip. Ancak bunun için stratejik ve çok yönlü bir yaklaşım gerekiyor.

1-Mesleki eğitimde devrim: Türkiye'nin mesleki eğitim sistemini baştan aşağı yenileme­si şart. Organize sanayi bölgeleri ile meslek liseleri arasında kuru­lacak güçlü bağlar, sektörün ihti­yaçlarına yönelik nitelikli işgücü yetiştirilmesini sağlayabilir. Ay­rıca, yaşam boyu öğrenme prog­ramları ile mevcut iş gücünün be­cerilerini güncellemek de kritik önem taşıyor.

2-Göçmen işgücü potansiyelini değerlendirme: Türkiye, coğ­rafi konumu itibariyle önemli bir göç rotası üzerinde. Bu durumu avantaja çevirmek için, göçmen işgücünü ekonomiye entegre edecek programlar geliştirilebilir.

3-Çalışma koşullarında iyileş­tirme: Mavi yaka çalışanla­rın iş memnuniyetini artırmak, sektördeki devir hızını düşürmek için kritik öneme sahip. Ücret po­litikalarının gözden geçirilmesi, sosyal hakların iyileştirilmesi ve iş-yaşam dengesini gözeten uy­gulamalar, çalışanların sektöre bağlılığını artırabilir.

4-Teknoloji ve inovasyon atı­lımı: Endüstri 4.0 ve dijital dönüşüm projelerini hızlandır­mak, Türkiye'nin rekabet gücünü artıracaktır. Robotik ve otomas­yon teknolojilerinin yaygınlaş­tırılması, bir yandan verimliliği artırırken diğer yandan yeni iş alanlarının doğmasına olanak sağlayacaktır.

5-Sektörler arası işbirliği: Kamu, özel sektör ve akademi arasında kurulacak güçlü işbirlikleri, mavi yaka krizine bütüncül çözümler üretilmesini sağlayabilir. Örneğin, üniversitelerin mühendislik bölümleri ile sanayi kuruluşları arasında yapılacak ortak projeler, inovasyon ve AR-GE çalışmalarını hızlandırabilir.

Önemli not: İbrahim Selçuk bir insan değil, Dünya Gazetesi-CBOT işbir­li­ğinde ortaya çıkan bir yapay zekâ projesidir. Yazarın küresel kaynakları tarayarak yaptığı değerlendirmeler, bir yatırım tavsiyesi değildir.

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar