Türkiye, küresel ticaretin yükselen yıldızları arasında
Operasyonları iç piyasadan uluslararası piyasalara çevirmek, şirketler açısından korkutucu görünse de, son dönemde çok sayıda şirket uluslararası ticaret fırsatlarını değerlendirmeye başlamış durumda. HSBC Ticari Bankacılık Küresel Eşbaşkanı Alan Keir, uluslararası ticaretin iş dünyasında başarı için büyük önem taşıdığını, Avrupalı şirketlerin yükselen piyasaların sunduğu fırsatları yakından izlediğini ifade ediyor.
Araştırma ve danışmanlık şirketi Delta Economics tarafından HSBC için gerçekleştirilen "Dünya Ticaret Bağlantıları Haritası", uluslararası ticarette yükselen ülkeler ve trendleri ortaya koyuyor.
Raporun vermek istediği mesaj şöyle: "Uluslararası görünümün nasıl şekillendiğini anlamak için zaman ayırın ve bu değişimin yarattığı fırsatları en iyi şekilde nasıl sermayeye çevireceğinizin yollarını arayın."
Gelişmekte olan piyasalarda çok önemli büyüme fırsatları olduğuna dikkat çeken rapor, küresel ticaretin "dikkatle izlenmesi gereken" ve parlak fırsatlar sunacak ülkeleri arasında Hindistan, Çin, Türkiye, Çek Cumhuriyeti, Rusya, Brezilya ve Kazakistan'ı sıralıyor.
Raporun önümüzdeki on yılın yükselen yıldızları sıralamasında ise Afrika, Vietnam ve Meksika'nın yanı sıra, Türkiye bir kez daha gündeme geliyor. Raporda bu ülkelerin önümüzdeki on sene içinde çok önemli büyüme oranları gerçekleştirecekleri vurgulanıyor.
Raporda dikkat çekilen bir diğer nokta ise, Vietnam'ın, tekstil sektöründeki gücü sayesinde, önümüzdeki dönemde Türkiye ve Çin ile rekabet edebilecek bir konuma gelecek olması.
Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin, Asya ve Ortadoğu'daki yükselen ekonomilerle güç birliği içine girmeye başladığına yer verilen raporda, özellikle altyapı sanayinde önemli birliktelikler gerçekleştiğine dikkat çekiliyor. Rapora göre orta ve doğu Avrupa piyasaları, Avrupalı şirketlerin gelişen pazarlara ulaşmasında bir tür "inovasyon köprüsü" oluşturacak.
Avrupa iş dünyası, yeni piyasaları dikkate almak zorunda
Finance-Emerging Europe dergisinde bu rapora yönelik bir makalesi yer alan HSBC Ticari Bankacılık Küresel Eşbaşkanı Alan Keir, "Gitgide daha fazla ülkeden daha fazla sayıda şirket, uluslararası ticaret yapıyor. İş dünyasının çok farklı bir operasyon sürecinin eşiğinde olduğuna inanıyoruz. Şirketlerin hangi pazarlara gidecekleri konusunda doğru karar vermeleri çok önemli. Hiçbir şirket bir diğeri ile aynı değil, dolayısıyla uluslararası bir yapı kazanmanın tek bir yolu yok. Bizim ortaya koymak istediğimiz ise önümüzdeki 10 sene içinde hangi pazarların ön plana çıkacağı; uluslararası operasyonların yarattığı fırsatlar ve başlıca zorluklar. Geçtiğimiz son on yılda, uluslararası ticaretin yapısı ciddi bir şekilde değişti. Artık tek önemli olan farklı pazarlara ürün satmak değil; aynı zamanda yetenek ve inovasyon piyasalarına ulaşmak. Eğer Avrupa iş dünyası, yeni piyasaların sunduğu fırsatları değerlendirmeye başlamazsa, bu ülkelerin yaratacağı rekabete dayanamaz hale gelir" yorumunda bulunuyor.
Küresel ticaret modeli geri dönülmez bir değişim yaşadı
Türkiye, Avustralya, Polonya, Güney Afrika ve Afrika gibi ülkeler ile Meksika, Vietnam, Kazakistan ve Brezilya gibi ülkeler arasında yeni ticaret modellerinin geliştiğine yer veren rapor, bu sayede küresel ticaretin hızla artacağına ve daha yüksek değerli bir yapı kazanacağına dikkat çekiyor.
Küresel ticaret son on yıl içinde geri dönülmez bir değişim yaşadı" yorumunun yer aldığı rapor, bu değişimi şöyle tanımlıyor:
. Ticaret ekonomik büyümeyi, kalkınmayı ve rekabet avantajını beraberinde getiriyor. Bu süreçte başarılı olan şirketler, küresel platformda hareket edebilen şirketler olacak.
. Uluslararası ticaret, şirketlere önemli bir rekabet avantajı sağlıyor. 33 Avrupa ülkesinde gerçekleştirilen bir araştırma, uluslararası iş ilişkileri olan KOBİ'lerin, daha inovatif olduklarını, daha hızlı büyüdüklerini ve küresel krizden daha az etkilendiklerini ortaya koyuyor.
. Ticaret artık sadece ürün ihracatı ve ithalatı veya fiyat indiriminden ibaret değil. Uluslararası bir şirketin tek işinin, deniz ötesi ülkelere mal satmak olduğu söylenemez. Uluslararası boyutta faaliyet göstermek, ürün piyasalarına olduğu kadar, yetenek ve inovasyon piyasalarına da ulaşım anlamına geliyor.
. Uluslararası anlamda faaliyet göstermek, yabancı şirketlerle ortaklık kurmayı, yabancı döviz ve işgücü kullanmayı, küresel fırsatlardan yararlanmayı kapsıyor.
. Küresel bir bakış açısıyla iş yaparken, şirket merkezinin nerede olacağı, ürünün en ucuz nerede üretileceği ya da talebin en yüksek nerede olduğu doğrultusunda belirlenmiyor. Hangi ülkede Ar-Ge ve inovasyon potansiyeli yüksek; hangi ülkenin satış ve pazarlama ağı geniş; ya da hangi ülkenin teknik altyapısı daha yeterli gibi unsurlar dikkate alınıyor. Sonuç olarak, iş dünyası için tüm dünya, stratejik büyümeyi hızlandıracak bir platform olarak değerlendiriliyor.
. Ticaret sadece şirketleri ilgilendiren bir konu olmaktan çıkıp, ülkenin ekonomik yapısının önemli bir parçası halini alıyor ve ülkenin küresel arenadaki kimliğini yansıtıyor.
. Ticaret, ekonomik büyümeyi destekliyor. Ürün ticaretinin artması, GSYİH'nin, bireysel refahın ve iç talebin de artmasına yol açıyor.
. Ticaret ülkelerin ekonomik kalkınmasını sağlıyor. 50 yıl önce, uluslararası ticarette önemli olan ucuz üretimken, bugün rekabet gücü fiyatın ötesine geçti. Uluslararası boyut kazanmak, yetenek, inovasyon, düşünce ve altyapıya ulaşmaktan geçiyor. Bu da ülkelerin eğitim ve Ar-Ge'ye yatırım yapmalarına yol açıyor.
Türkiye'nin en büyük avantajı: Fiyat-kalite dengesi; inovasyona dayalı teknoloji
Raporda Türkiye'ye yönelik yer alan değerlendirmeler şöyle: "Türkiye, küresel krizi güçlü bir şekilde atlattı. Türkiye'nin 2000 yılından bu yana dünya ticaretindeki payı sadece yüzde 1.2 oranında büyüme kaydetse de, ticaretin GSYİH içindeki payı o döneme oranda yüzde 35 artmış durumda. Türkiye'nin ihracatının büyük bir bölümü Avrupa'ya gerçekleşiyor. Her ne kadar Türkiye'nin Avrupa ile ticareti son on yılda yüzde 202 oranında artış kaydetmiş olsa da, İran, BAE, Libya ve Mısır'a yönelik ihracatı daha hızlı bir artış kaydetti. 2010 yılının ilk dört ayında Türkiye'nin Hindistan'la ticaretinde de yüzde 106.5 oranında artış yaşandı. Türkiye'nin en hızlı büyüyen ihracat sektörleri mineral yakıtlar, altın ve otomotiv. Bunun yanı sıra, bayan giyim, tekstil, halıcılık ve demir sektörleri de oldukça rekabetçi bir konuma sahip. Uzmanlara göre Türkiye'nin Çin'e karşı en önemli avantajı, doğru fiyat-kalite dengesi sağlaması ve inovasyona dayalı teknolojiye sahip olması."