Türkiye ilk 25’te yok!

Taylan ERTEN
Taylan ERTEN ANKARA'dan [email protected]

 

 

İstatistikte “mevsim etkisinden arındırılmış” bilgi üretim tekniği var, kullanılıyor. Ama ekonomide yalan dolandan, temelsiz palavra tahminlerden arındırılmış gerçek ve doğru bilgi üretim tekniği yok. Belki ileride o da keşfedilir!

Ekonomide gerçek ve doğru bilgiyi üretmek zor; çünkü, özellikle siyasi iktidarların gölgesi altındaki kurumların düzgün resmî bilgi üretmesi kolay değildir. Meselâ, ekonomide büyümenin yavaşladığı bir zamanda istihdam arttı diyen bilgiye nasıl güveneceksiniz?

Veya sanayinizin, teknolojinizin, firma yapılarınızın, üretim çap ve kapasitenizin durumu ortada ve onca desteğe teşvike rağmen Ar-Ge yapacak sanayici bulamıyorken, 2023 yılında 500 milyar dolarlık ihracat ile dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına gireceğiz diyen temelsiz bilgiye ve o bilgiyi millete satan siyasetçiye, plâncıya, sanayiciye, ihracatçıya nasıl güveneceksiniz?

Ekonominin para, kredi ve üretim ayaklarında “takkeler” düşer “kelleşme” görünür hâle gelirken, meseleyi “faiz koridorunun” darlığına, ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Bernanke’nin “arz daraltıcı” manevrasına veya “dış mihraklara” bağlayıp, “her şey kontrolümüz altında, bize bir şey olmaz” diyen resmi-siyasi açıklamalara neden güveneceksiniz? Çünkü, içeride gizlenen, çarpıtılan, yamultulan bilgileri, an gelir birileri düzeltir.

Kearney düzeltti

Türkiye ekonomisi, GSYİH’sının yüzde 10’una dayanmış carî açığını, fren teline takılan ihracatını, artış beklentisindeki ithalâtını, sıradanlık katsayısı yüksek sanayi üretim tabanını ve küresel olumsuz etkenlere karşı büyük ölçüde “savunmasız” finansal yapısını sadece kısa vadeli sermaye hareketleriyle ayakta tutmaya çalışıyor. Küresel çalkalanma ve iç siyasi etkenler yüzünden o da tehlikede.

Uzun vadeli doğrudan yabancı yatırım potansiyeli, kamu varlıkları satılıp savılarak tüketilmiş bulunuyor. Özelleştirme İdaresi satacak varlık bulmak için âdeta kıvranıyor. A.T. Kearney danışmanlık şirketi tarafından 1998 yılında beri yayımlanan Doğrudan Yabancı Sermaye Güven Endeksi- 2013 tam da bu zaman diliminde “kötü haberi “ veriyor: Türkiye doğrudan yatırım yapılabilecek “en iyi” 25 ülke arasında yok!

28 ülkede büyük ve küresel ölçekte 302 şirketin üst düzey yöneticileriyle yapılan ankete dayanan endeksin küresel itibarı yüksek; hem katılımcı şirketlerin niteliği hem de doğrudan yatırım tercihlerinde ülkeler düzeyinde dikkate alınan “güvenilirlik ölçütü” olarak kabul edildiği için. (Bkz: www.atkearney.com)

BRICS ölçütü

Ankete katılan şirketler, yılda toplam 2 trilyon dolarlık ekonomik hasıla üretiyor. Bu büyüklük, endeksin kapsadığı ülkeler kadar, Türkiye açısından taşıdığı önem ve ciddiyeti de gösteriyor. O kadar ki, 2013 yılı itibarıyla küresel doğrudan yatırım listesine giremeyen Türkiye, mevcut ekonomik durumuyla, BRICS grubunun başarımına bile erişemiyor.

BRICS, Türkiye için önemli bir seviye ölçütü; çünkü, ülkeyi yönetenler, ekonomi yönetimi ve iş dünyası ekonominin gücünü (mâlum17. ekonomiyiz) Brezilya, Çin, Hindistan ve Güney Afrika’dan oluşan bu grubun başarımıyla eş düzeyde görüyor! Ama, BRICS endekse 3 ülke ile giriyor, Türkiye ne yazık ki yok!

Endeksin ortaya koyduğu diğer önemli bir bilgi şu: Doğrudan yabancı sermaye yatırım tercihi küresel düzeyde, gelişme yolundakilerden gelişmiş sanayi ve sanayi ötesi ülke ekonomilerine doğru yön değiştiriyor.

İlk 10 ülke ABD, Çin, Brezilya, Kanada, Hindistan, Avusturalya, Almanya, İngiltere, Meksika, Singapur. Son 10 ülke İspanya,Tayland, İsviçre, Polonya, Tayvan, Güney Kore, Şili, Arjantin, Endonezya Malezya. Orta beşli ise Rusya, Fransa, Japonya, Birleşik Arap Emirlikleri, Güney Afrika.

İşte, palavra beklentilerden, tahminlerden arındırılmış bir bilgi. Nasıl isterseniz öyle değerlendirin, yorumlayın ya da “ dış mihrak” işidir, deyip teselli bulun!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Atilla Karaosmanoğlu 13 Kasım 2013