”Türkiye için esas zorluk, Çin tehdidini aşmaktan çok, iç piyasadaki ver

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

Dünya Ticaret Örgütü'nün küresel ticaret anlaşmasına yönelik görüşmeleri hayal kırıklığı ile sonuçlandı. Görüşmelerin başarıya ulaşamamasındaki en önemli etken olarak ABD'nin Hindistan ve Çin ile tarım ürünlerinin işalatına yönelik kurallarda anlaşamaması gösteriliyor. Doha Turu görüşmeleri tam 2001 yılından bu yana bir sonuca bağlanabilmiş değil. Görüşmelerin sürekli olarak başarısızlığa uğramasının nedeni, gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkelerin birbirlerinin pazarlarına hangi şartlarda girebilecekleri konusunda anlaşmaya varamamaları. ABD ve AB, gelişmekte olan ülkelerin pazarlarına daha serbest şekilde girmeyi amaçlarken, bu ülkeler de tarım ürünlerini ABD ve AB'ye daha serbest bir şekilde satmak istiyorlar.

Sussex Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Peter Holmes, Avrupa entegrasyonu ve AB'nin Dünya Ticaret Örgütü ile ilişkilerinde uzman bir isim. Holmes bu konuda Avrupa Komisyonu ve Dünya Bankası'na raporlar hazırlıyor.

Holmes'a küresel ticaretin geleceği konusunda görüşlerini sorduğumda, verdiği ilk yanıt, bire bir çevirmek gerekirse "Görüşmelerin üzerine biraz toz insin" oldu. Önümüzdeki ABD seçimlerini de dikkate alacak olursak, dünya ticaret görüşmelerinin üzerine bir hayli toz inecek aslında, fakat öncelikle Holmes'un söylediklerine kulak asmakta fayda var.

"Kimse, görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlanmasını istemiyordu, fakat yine kimse Doha Turu'nun sağlayacağı yararlar adına fedakarlık yapmak istemedi" diyor Holmes. İnsanları DTÖ'nün nasıl çalıştığına yönelik düşünmeye davet ediyor. Holmes'a göre Doha Turu henüz ölmedi, fakat yeniden harekete geçmesi için ciddi bir süreye ihtiyaç olduğu kesin. Müzakerelerin yeniden açılması için öncelikle ABD'deki seçimlerin sonuçlanması gerekli. Holmes'un dikkat çektiği nokta ise demokrat bir başkan ve kongrenin prensipte kurallara dayanan küresel bir sistemi destekleyecek olmalarına rağmen, liberalleşme konusunda çok istekli olmayabilecekleri. Sonuçta şu an için küresel ticarete yönelik net bir tehdit olmadığını söyleyen Holmes, eğer ülkeler DTÖ'nün mevcut kurallarına uymaktan vazgeçerlerse, işte o zaman sorun yaşanır diyor. 

Ticaret tartışmalarında Çin ve Hindistan, ABD ve AB ile eşit ağırlıktaydı

Peki, gelelim küresel ekonomideki payları her geçen gün artan Çin, Hindistan ve Rusya'ya.

Rusya, özellikle son dönemlerde Avrupa'ya karşı oldukça tehditkar bir tavır sergiliyor. Rusya Başkanı Medvedev Avrupa için yeni bir savunma sistemi geliştirilmesi gerektiğini birkaç kez dile getirirken, bu sistemde Rusya'nın çok daha etkin bir rol üstlenmesini istiyor. Aksi takdirde ise ekonomi ve doğal zenginliklere yönelik konularda Rusya'nın tek taraflı kararlar alabileceğini ifade ediyor. Holmes, Rusya'nın küresel ticaretteki rolünü "petrol ihraç eden ülke" tanımından ileri götürmezken, Çin ve Hindistan'ın küresel ticaret tartışmalarındaki ağırlığının ABD ve AB'ye eşit olduğuna dikkat çekiyor. Oysa 1994 yılında Hindistan son derece zayıf bir ülke iken, çin ortalarda yoktu bile. Bu ülkelerdeki artan ihracatın, işalatın da artmasına yol açtığını söyleyen Holmes, zamanla çin'in "normal" bir ülke olacağını, gelirlerin orta gelir düzeyine yükseleceğini ve ihracatın sadece belirli alanlarda sınırlanacağını söylüyor. "Çin'in Batı ile entegrasyonu artıkça, Çinli üreticiler bazı ürünlerin parçalarını üretmeye başlayacaklar, Batılı üreticilere yardım edecekler, veya onlarla işbirliği yapacaklar. Bugün ABD'li şirketler, parça üretimini Çin'e kaydırarak k‰r ediyorlar" diyen Holmes, gıda ve petrol fiyatlarındaki artışı da büyük ölçüde Çin ve Hindistan'ın büyümesine bağlıyor.

Çinliler'in en fazla talep ettiği ürüne yönelin

Çin ve Hindistan'ın büyümesi duracak gibi değil. Ama bu süreçte diğer ekonomiler de yoluna devam etmek, yani Çin'le rekabet etmek zorunda. Holmes'un bu yöndeki önerisi, Çinliler'in güçlü olmadığı ve yine Çinliler'in çok fazla talep ettiği alanlara yönelmek ve her şeyden önce, değer zinciri yaratmak.

Holmes'un Türkiye'ye yönelik önerileri de var. Holmes, "orta gelirli bir ülke" olarak değerlendirdiği Türkiye'de, kaliteli ürünlerinin AB standartlarında olduğunu, fakat düşük kaliteli üretimin de çok fazla olduğunu söylüyor. "Türkiye televizyon veya otomobil gibi ürünün tamamı yerine, 'değer zincirlerine' katılmanın yollarını bulmalı" diyor Holmes ve ekliyor: "Türkiye'nin karşısındaki en büyük zorluk, Çin tehdidini aşmaktan çok, iç piyasadaki verimliliğini artırmak."

Banknotlarda "kokain" araştırması

Birkaç gün önce ilginç bir araştırma sonucu açıklandı. Araştırmayı yapan kurum Valencia Üniversitesi. Araştırma, İspanya'da dolaşımda olan Euro banknotlarının rastgele toplanıp incelenmesini içeriyor. Araştırma sonucu ise, İspanyol Euro banknotlarında diğer ülkede dolaşımda olan banknotlardan sekiz kat daha fazla kokain izine rastlanması. Araştırmaya göre her bir banknotta, 155 mikrogram kokain izine rastlanmış durumda.

Araştırmayı gerçekleştiren profesörlerden biri olan Miguel de la Guarda, kokain izinin sadece kokain ile teması olmuş banknotlarda değil, ülkede dolaşımda olan tüm banknotlarda bulunduğunu söylüyor.

Bu arada araştırmacılar, banknotlarda kokain izine rastlanmasının, İspanyollar'ın neredeyse tamamının kokain kullanıcısı olduğu anlamına gelmediğini de hatırlatıyorlar tabii ki! Kokain izi taşıyan banknotların büyük bir bölümü, bu uyuşturucuyu diğer banknotlara değerek veya para sayma makinelerinden kapıyorlar.

Bu arada haziran ayında Birleşmiş Milletler tarafından yayımlanan bir raporda, uyuşturucu trafiğinin Avrupa'ya başlıca giriş kapısının İspanya olduğu belirtilmişti. Yine aynı rapora göre 2006 yılında ülkede 50 ton uyuşturucu ele geçirildi.

Kokain izlerinin sadece İspanyol banknotlarına özel bir durum olmadığını söylemeye gerek yok. Almanya'daki Euro banknotlarında bulunan kokain izi İspanya'ya oranla beş kat daha düşük. İrlanda'da ise banknot başına ortalama 0.576 mikrogram kokain düşüyor.

Araştırmanın yayımlandığı "Trends in Analytical Chemistry" isimli bilim dergisi, bu yönde daha önce yapılmış araştırmalara da yeriyor. Bu araştırmalara göre dünya genelinde üzerinde en fazla kokain izi bulunan banknot ABD Doları. 2006 yılında gerçekleştirmiş bir araştırma, İspanyol banknotlarının yüzde 94'ünde kokain izi bulunduğunu ortaya koyuyor. İngiltere'de ise "pound"ların yüzde 40 ile 51'inde kokain izine rastlanıyor. "En temiz para" ise, sadece yüzde 6'sında banknot başına bir nanogramın altında kokain izine rastlanan İsviçre Frank'ı.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar