Türkiye ekonomisinin sürdürülebilirliğinin anahtarı: Strateji, plan ve verimlilik
Türkiye ekonomisi ile ilgili olarak 2024-2028 Uluslararası Doğrudan Yatırım Stratejisi açıklandı. Bu strateji belgesine göre Türkiye; a) İklim Dostu yatırımlar, b) Dijital yatırımlar c), Küresel tedarik zinciri odaklı yatırımlar, d) Bilgi yoğun yatırımlar, e) Nitelikli istihdam sağlayan yatırımlar, f ) Katma değerli hizmet yatırımları, g) Nitelikli finansal yatırımlar, h) Bölgesel kalkınmayı destekleyen yatırımlar olmak üzere sınıflandırıldı. Bu bakış açısı uzun zamandır istenen ve sürdürülebilirlik sağlayacak bir anlayışın ipuçlarını vermektedir.
Bu Stratejilere ulaşmak için uygulanacak politikalar ise a) Yatırım ortamı rekabetçiliği, b) Yeşil dönüşüm, c) Dijital dönüşüm, d) Küresel tedarik zinciri, e) Nitelikli insan kaynağı, f ) İletişim ve tanıtma olarak belirlendi. Tüm bu kapsayıcı kavramlar hayata geçirilmesi Türkiye’nin temel sorunu olan verimlilik artışını, katma değerli ürün ve yüksek teknolojili ihracat imkanı için fırsatlar yaratacaktır.
Verimlilik ekonomi ilişkisi
Verimlilik, ekonominin sürdürülebilir büyüme ve kalkınma sürecinde kilit rol oynayan bir faktördür. Üretim sürecinde girdilerin ne kadar etkili ve verimli kullanıldığını ifade eden verimlilik, bir ülkenin ekonomik performansını ve rekabet gücünü doğrudan etkiler. Bu bağlamda Türkiye ekonomisinin verimlilik düzeyini ve bu alandaki potansiyelini incelemek, geleceğe yönelik stratejik planlamalar için büyük önem taşır.
Verimliliğin önemi ve Türkiye’nin durumu
Verimlilik artışı, ekonomik büyümenin sürdürülebilirliği için kritik bir unsurdur. Bu bağlamda, emek verimliliği ve sermaye verimliliği gibi ölçütler önem kazanır. Türkiye, genç ve dinamik nüfus yapısıyla önemli bir potansiyele sahip olmasına rağmen, verimlilik konusunda istenen seviyeye henüz ulaşamamıştır.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye’de emek verimliliği son yıllarda artış göstermiş olsa da gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında hala düşük seviyelerdedir. Bunun başlıca sebepleri arasında eğitim sisteminin yetersizlikleri, teknolojik altyapının eksiklikleri ve işgücü piyasasındaki yapısal sorunlar yer almaktadır.
Ülkemizin yüksek çalışma saatlerinin olmasına rağmen verimlilik yaratamaması süreçlerin gözden geçirilmesine ihtiyaç duyurmaktadır.
Verimlilik artışını engelleyen faktörler
1-Eğitim ve işgücü kalitesi: Türkiye’de eğitim sisteminin niteliği, işgücünün verimliliği üzerinde doğrudan etkilidir. Özellikle mesleki eğitim ve yaşam boyu öğrenme konularındaki eksiklikler, işgücünün yetkinliklerini ve adaptasyon kabiliyetini sınırlamaktadır.
2-Teknolojik yatırımların yetersizliği: Teknolojik yenilikler ve Ar-Ge faaliyetleri, verimlilik artışının motoru olarak kabul edilir. Türkiye’de özel sektörün Ar-Ge harcamaları ve teknolojiye yapılan yatırımlar istenen seviyelerde değildir. Bu durum, üretim süreçlerinde yenilikçi uygulamaların yeterince benimsenmesini engellemektedir.
3-Kayıt dışı ekonomi: Kayıt dışı ekonominin yaygınlığı, verimlilik üzerinde olumsuz etkiler yaratmaktadır. Kayıt dışı çalışan işçiler, sosyal güvenlik haklarından mahrum kaldıkları gibi, işyerinde verimlilik ve üretkenlik konularında da düşük performans sergilemektedir.
Verimlilik artışını destekleyici politikalar
Türkiye’nin ekonomik büyümesini sürdürülebilir kılmak ve verimlilik artışını sağlamak için çeşitli politika önerileri hayata geçirilebilir:
1-Eğitim reformları: Eğitim sisteminin kalitesini artırmak, mesleki eğitimi yaygınlaştırmak ve yaşam boyu öğrenme programlarını desteklemek, işgücü verimliliğini artırmak için kritik öneme sahiptir.
2-Teknoloji ve Ar-Ge yatırımları: Özel sektörün Ar- Ge harcamalarını teşvik etmek, teknolojiye yapılan yatırımları artırmak ve yenilikçi girişimleri desteklemek, verimlilik artışının sağlanmasında önemli bir rol oynar.
3-İşgücü piyasası reformları: İşgücü piyasasında esnekliği artırmak, kayıt dışı ekonomiyi azaltmak ve işgücünün yetkinliklerini artırmaya yönelik politikalar geliştirmek, verimliliği artıracaktır.
4-Kapsayıcı ve sürdürülebilir kalkınma: Ekonomik kalkınmanın sadece belirli sektörlerde değil, tüm sektörlerde ve bölgelerde dengeli bir şekilde gerçekleşmesi sağlanmalıdır. Bu kapsamda, bölgesel kalkınma politikaları ve tarım gibi geleneksel sektörlerde verimlilik artırıcı tedbirler alınmalıdır.
Türkiye ekonomisi, genç nüfusu ve stratejik konumu ile büyük bir potansiyele sahip olsa da, bu potansiyeli gerçekleştirebilmek için verimlilik alanında önemli adımlar atılması gerekmektedir. Eğitim, teknoloji, işgücü piyasası ve kayıt dışı ekonomi gibi alanlarda yapılacak reformlar, Türkiye’nin sürdürülebilir ekonomik büyümesini destekleyecek ve küresel rekabet gücünü artıracaktır. Bu bağlamda, verimlilik artışını hedefleyen stratejik planlamalar ve politikalar, Türkiye’nin ekonomik geleceği için hayati önem taşımaktadır. Popülizmi ve şovenizm bu süreçlerin en büyük engelidir.
Son söz: “Değişimin sırrı, eski ile savaşmak değil, tüm enerjini yeniyi inşa etmeye odaklamaktır" Sokrates