Türkiye ekonomisi Ortadoğu’da bir savaşa ne kadar hazır?

Burcu KÖSEM
Burcu KÖSEM [email protected]

Sıcak paranın halihazırda döviz rezervlerimizi güçlendirmemize katkı sağladığı söylenebilir ancak tersine dönebilecek bir döviz talebiyle yine başladığımız noktaya dönmek de maalesef ihtimal dahilinde.

Tarih tekerrürden ibaret” sözünün en bariz örneği; İsrail’in yakın geçmişteki Hit­ler Almanya’sına benzer bir tu­tum sergiliyor olmasıdır. Bu ko­nuda 7 Ekim’i milat olarak kabul edenler var. Ben daha geniş bir perspektifle bakmak gerektiğini düşünerek, Filistin meselesin­de İsrail’in kurulduğu 1948 yılı­nı milat alanlardanım. O zaman­dan bu zamana ülkede yaşanan­ları, giderek küçücük bir sınırın içine hapsedilen Filistin halkı­na yaşatılan zulmü ve insanlığın nasıl bir utanç silsilesine hap­solduğunu yakın gelecekte tarih kitapları yazacaktır elbet…

ABD’nin siyasi ve maddi desteğini arkasına alan eli kanlı İsrail hükümetinin şu sıralar yapıp ettikleri tüm dünyayı etkiliyor şeklinde okunsa da; asıl etkilenenin Ortadoğu ve elbette Türkiye olduğunu unutmayalım. İşte tam da bu noktada ekonomik olarak kırılganlıklarımız da önem kazanıyor.

Bu konuya ışık tutabilmek için güncel birkaç örnek üzerin­den ilerlemek istiyorum:

Geçtiğimiz haftanın son gü­nünde çoğumuzun malumu ol­duğu üzere Instagram’a erişim BTK tarafından durduruldu. Ge­rek BTK, gerekse de Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Uraloğlu tara­fından, kapatmanın katalog suç­lar nedeniyle yapıldığı konusun­da açıklama yapıldı. Instagram, Facebook ve Whatsapp’ın sa­hibi Meta şirketi, Hamas li­deri Haniye’ye yönelik taziye mesajlarını engellemek sure­tiyle ciddi bir sansürleme ya­parak, sinir uçlarımıza değ­mişti. Diğer taraftan işin hu­kuki altyapısı incelendiğinde aslında ilgili şirketin kurallara uyarak, bir tarafgirlik yapabildi­ğini deneyimlemiş olduk.

Yeni ve milli bir dijital platform oluşturmak şart

Haklı bir tepki olarak bu platformu kapatsak da bana göre en büyük kırılganlığımız kendi değerlerimize uymayan dijital tekellere mecbur olu­şumuzdur. Zira Çin’in yaptığı gibi kendimize ait yeni bir plat­form oluşturabilseydik, her şey daha kolay olabilirdi. Ancak bu hali ile erişime kapamak, yarar­dan çok zarar getirmekte. Diğer taraftan instagramı kapatma­saydık; (Netenyahu henüz terö­rist listesinde yer almadığı için) “katil Netenyahu” biçimindeki paylaşımlara Haniye’nin ismi­ni zikretmeden devam edebilir ve sesimizi uluslararası arena­da duyurmayı sürdürebilir, ayrı­ca ekonomik açıdan da herhan­gi bir sıkıntı ile karşılaşmamış olurduk.

Nitekim Instagram’ın kapa­tılmasıyla uğranılan ticari za­rarın milyar liralar olduğun­dan söz ediliyor. Haftanın son gününde kapatmanın etkisi ile CDS puanımız 290’a çıkar­ken, küresel ekonomik geliş­melerin etkisi ile BİST 100 se­ansı da günü yüzde 3’ten fazla kayıpla kapattı.

Yurtdışından yatırımcılara uyarı

Hatırlanacak olursa uzun­ca bir süredir yurtdışı yatırım bankalarından olumlu geri bil­dirimler alarak, ülke notlarımı­zın arttığını ve CDS risk primi­nin de düşüş kaydettiğine şahit olmuştuk. Ancak özellikle İsrail geriliminin tırmanması sonra­sında çatlak sesler çıkmaya baş­ladı:

Bank Of New York Mellon, Türk varlıklarına yabancı ser­maye akışının aşırıya kaçmış olabileceği ve yatırımcıların muhtemelen tersine dönebile­cek tuzakları göz ardı ettiği ko­nusunda uyarı yaptı.

Financial Times da geçtiği­miz haftalarda çıkan “İşlemci­ler milyarlarca doları Türk lira­sına yatırıyor” başlıklı analizde, fonların yüksek faizden etkile­nip Türkiye’ye yöneldiğine dik­kat çekerken, bu durumun ani bir piyasa değişimine karşı ül­keyi kırılgan hâle getirebileceği­ne işaret etti.

Sıcak para, adından da anlaşı­lacağı üzere gelmesi kadar git­mesi de kolay olan ve risklere en duyarlı olan kısım. Sıcak pa­ranın halihazırda döviz rezerv­lerimizi güçlendirmemize katkı sağladığı söylenebilir ancak ter­sine dönebilecek bir döviz tale­biyle yine başladığımız noktaya dönmek de maalesef ihtimal da­hilinde.

Dolayısıyla, gerek Avru­pa gerekse de Arap dünyasını Netenyahu tehlikesine kar­şı birleştirmek için çabaları­mızı sürdürürken, bu zamana kadar olduğu gibi dış politika­da soğukkanlılığımızı koru­yarak meselelere bakmanın her zamankinden daha önem­li olduğunu unutmamalıyız.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar