Türkiye 2014’te dünyaya yön verecekmiş, ama nasıl?

İsmet ÖZKUL
İsmet ÖZKUL KRİTİK AÇI [email protected]

Türkiye dünyada 2014 yılının nasıl şekilleneceğini belirleyecek 5 ana faktörden birisi olarak sayıldı. Üstelik bu tespit, uluslararası alanda tanınmış bir ticari düşünce kuruluşu Strafor tarafından yapıldı.

Strafor, 175 ülkeyi kapsayan istihbarat ağıyla jeopolitik ve stratejik araştırmalar yapıyor, raporlar üretiyor. 1996 yılından bu yana faaliyette bulunan ABD’li şirket “derin” analizleriyle tanınıyor. Şirketin başındaki George Friedman, Sovyetler’in çöküşünü öngörmesiyle ün yaptı.

Türkiye’yi yakından tanıyan Friedman, “Gelecek 100 Yıl–21. Yüzyıl için Öngörüler” başlıklı kitabında Türkiye’ye geniş yer verdi. Friedman’a göre, tarih boyunca bölgesinde etkin bir güç olan Türkiye, bu yüzyılda, bölgesinde yeniden denge ve istikrar unsuru özelliği kazanacak. Medeniyetler çatışması fikrine katılmayan Friedman, “Türkiye, rotasını Avrupa Birliği yerine İslam dünyası ve ABD’ye çevirmeli” tezini savunuyor. Hatta daha da ileri giderek “Türkiye tarih sahnesine imparatorluk olarak dönecek, Türkiye Birliği adında bir örgütlenmeye gidecek” diyor.

İşte Friedman’ın başında bulunduğu Strafor, 2014 yılına ilişkin yaptığı global analizinde, yıla damga vuracak gelişmeler arasında Türkiye’yi de sayıyor. Ama buna hemen “Böylesine sıkıntılı bir dönemden geçerken, içimize su serpecek bir haber” diye bakmayın. Tam tersine, sıkıntılarımızın ne kadar büyük olduğuna işaret eden bir haber. Çünkü Strafor, 2014’te dünyaya yön verecek 5 gelişmeden birisinin Hindistan ile Türkiye’deki “iç karışıklıklar ve ekonomik gerilim” olacağını tahmin ediyor.

Strafor’a göre 2014’ü şekillendirecek diğer eğilimlerden birisi İran ile ABD arasındaki yumuşamanın devam etmesi. İkinci önemli gelişme, Avrupa’da yapılacak seçimlerde Avrupa Birliği’ne kuşkuyla yaklaşan milliyetçi partilerin yükselmesi olacak.  Üçüncü önemli factor, Rusya ile Almanya arasında enerji politikaları ile Orta ve Doğu Avrupa alanında süren pazarlıklar olacak. Dördüncü önemli gelişme ise Çin’de Başkan Şi Cinping ile güçlü lider egemenliğine dayalı bir politik yapının kurulması olacak.

İşte Türkiye’deki politik sosyal karışıklıklar ile ekonomik kriz olasılığı bu faktörlerle birlikte dünyaya yön verecek gelişmeler arasında sayılıyor. 2014 için pek de moral verecek bir analiz değil açıkcası.

Bu arada, etkin uluslararası gazetelerde, Türkiye’deki finansal dalgalanmaların, tüm dünyada gelişmekte olan piyasalarda ters bir dalgayı tetikleyebileceği şeklinde analizler de yer almaya başladı. Şimdiye değin hep Asya ve Rusya gibi diğer gelişen piyasalardaki dalgalanlaların bize yansımasından bahsettik. Şimdi ilk kez bizdeki dalgalanmaların, diğer gelişen piyasaları etkilemesinden korkulduğuna şahit oluyoruz.

Böyle bir ortamda Türkiye’yi en yakından izleyen uluslararası kurulumlardan birisi olan IMF, sadece sıcak para girişindeki azalma ihtimaline dayanarak yaptığı değerlendirmede, Türkiye’nin maliye politikasını da, para politikasını da yeterince sıkı olmamakla eleştirdi. Döviz rezervlerinin miktarı ile kısa vadeli dış borçlar ve cari açığın düzeyine bakarak, para ve maliye politikaları sıkılaştırılmazsa Türkiye’nin global dalgalar karşısında dayanıksız kalacağı tesbitini yaptı. Üstelik, IMF bu değerlendirmelerini yaptığında iç politikadaki gerilim ve belirsizlikler, bu düzeyde de değildi.

Sonuç olarak Türkiye’ye dışarıdan bakanlar riskleri yüksek, risklere karşı alınan önlemleri ise yezersiz buluyorlar. Ne yazık ki gelişmeleri de bizim kendi para ve maliye politikalarımıza nasıl baktığımız değil, dışarıdakilerin nasıl baktığı belirleyecek. Ekonominin sıcak paraya mahkum olmasının kaçınılmaz sonucu bu.

Son günlerde yaşadığımız olağanüstü politik gerilimdeki hızlı seyre baktığımızda, Türkiye’ye dışarıdan bakanların yaptığı bu analizlere kulak kapamak zorlaşıyor. Nereden bakarsak bakalım 2014 çok zor geçecek.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar