Türkiye, 'Endüstri 4.0' için kendi senaryosunu yazmalı

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN [email protected]

Esneklik ve çeşitlilik özelliklerine sahip olan Türkiye’nin kendi senaryosunu yazması gerekiyor. Cengiz Ultav ve Müjdat Altay’a göre, yeni verimlilik; bütünün tasarlanması; insan odaklı teknolojiler anlamına geliyor. Teknolojide motivasyonu kaybetmemek gerekiyor, çünkü Türkiye’nin kurtuluşu teknoloji. Türkiye bu kurtuluşu yapacak gençlere sahip. Önemli olan bu gençleri kanatlandırmak.

TÜBİTAK, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) ve TÜSİAD işbirliğiyle Türkiye’nin teknoloji geliştiren ülkeler arasında yer almasını sağlamak, yenilikçi ürünleri teşvik etmek amacıyla gerçekleştirilen “Teknoloji Ödülleri ve Kongresi” için geri sayım başladı. 

30 Mayıs’ta düzenlenecek olan 12. Teknoloji Ödülleri ve Kongresi, Türkiye’de Ar-Ge, yeni teknolojiler ve inovasyon ekosistemine katma değerli çözümler geliştirmek için çalışmalarını sürdüren bu üç kurumun ortak ürünü. Kongre öncesinde Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı Başkanı ve Vestel Yönetim Kurulu Üyesi Cengiz Ultav; 12. Teknoloji Ödülleri Yürütme Kurulu Başkanı ve Netaş CEO’su Müjdat Altay ile biraya geldik. 

Ultav ve Altay’dan, Ar-Ge ve inovasyonun Türkiye ekonomisi için ne derece hayati bir öneme sahip olduğunu dinledik. TTGV Başkanı Cengiz Ultav’ın dile getirdiği en önemli yenilik, TTGV bünyesinde yaşanan değişim.

TTGV, bugüne kadar KOBİ’leri Dünya Bankası gibi fonlarla bir araya getirip, projelerinin hayata geçmesine destek sağlıyordu. “Son beş senedir, KOBİ’ler bizim desteğimize ihtiyaç duymadan iş yapar hale geldiler” diyen Ultav, bu doğrultuda TTGV için yeni bir yön belirlemeye karar verdiklerini söylüyor. Bu yönün amacı ise net: Türkiye’nin teknoloji ihraç edebilir hale gelmesini sağlamak. 

Ultav şunları söylüyor: “Bir boru hattı düşünün. Bir tarafta temel araştırmalar, akademisyenler, bilgiler var. Bu bilgileri borunun diğer tarafındaki endüstri ile etkileşim içine sokamıyorsanız, sürdürülebilir bir pazar payına ulaşan ürünlerle buluşmanız mümkün değil. Bu süreci doğru bir platform üzerinde çalışmak gerekiyor. Bu platform 3D platformu.” 

Doğru platform: 3D 

3D platformu; Data, Design ve Digital anlamına geliyor. Yani; Büyük Veri, Bütünsel Tasarım ve Dijitalleşme. Bu noktada önemli olan teknolojinin insan odakları olması ve yaşam kalitesini bütünsel anlamda yükseltmesi. Cengiz Ultav, “Asıl konu bu birikimin herkes tarafından ulaşılabilir kılınması. Bugün ulaşabildiğimiz Büyük Veri ile etkileşim içinde olmak, insanla başlayıp insanlar biten işler gerçekleştirmek. Dijitalleşme sadece sayısallık anlamına gelmiyor. Dijitalleşmenin önemi versiyon üretme fırsatı vermesi. X ve Y jenerasyonlarının ihtiyaçlarına en hızlı kim cevap verecek? Türkiye’nin de katma değerli ürünlerini bu 3D platformu üzerinde gerçekleştirmesi gerekiyor” diyor. 

Peki nasıl? TTGV bunun için dört yol belirlemiş. 

Bunlardan birincisi, gençlerle yoğun etkileşim içinde olmak. Bu amaçla Kıvılcım adında bir merkez kurulmuş. Toplum içindeki kaynaklarla gençler arasında işbirliği fırsatları araştırılıyor. 

İkincisi, İleri Teknoloji Projeleri anlamına gelen İTEP. Bu kapsamda, Avrupa Yatırım Fonu ile ortaklık kurulmuş ve bu sayede fonun tüm aktivitelerine katılım sağlanmış. 

Üçüncü adım, entellektüel sermayenin gelişmesini amaçlayan İdeaport. Dördüncü adım ise herhangi bir sanayi bölgesi veya köyün gelişmesini desteklemeyi amaçlayan İdeanest. 

Çeşitlilik ve esneklik özelliğimizi doğru kullanmalıyız 

Cengiz Ultav’ın bu noktada öncelikle vurguladığı konu, Endüstri 4.0 sürecinde Türkiye ekonomisinin çok büyük bir şansa ve potansiyele sahip olduğu. Bunun nedeni, Türk sanayinin “çeşitlilik ve esneklik” gibi çok önemli özellikleri barındırması. Ultav, “Almanya kendini Çin’in muhtemel senaryolarından korumak için Endüstri 4.0 senaryosunu geliştirdi. Yani Çin, Almanya’nın yerini aldığında, Almanya zaten orada olmayacak. Türkiye’nin de esneklik ve çeşitlilik temelli kendi Endüstri 4.0’ını oluşturması; kendi senaryosunu doğru yapması gerekiyor” diyor. 

Ultav aynı zamanda Ar-Ge geliştirmede en önemli konunun devlet, sanayi ve üniversitenin iç içe girmesi olduğunu vurguluyor ve “Ancak bu işbirliği sayesinde doğru verimlilik noktalarına ulaşabiliriz” diyor. 

Ar-Ge ayrılan pay 2.5 katına çıktı 

Teknoloji Ödülleri Yürütme Kurulu Başkanı ve Netaş CEO’su Müjdat Altay ise, Türkiye’de Ar- Ge yatırımlarının özellikle son 10 senedir önemli ölçüde desteklenmesinin ve Ar-Ge’ye ayrılan payın 2.5 katına çıkmasının çok değerli bir gelişme olduğunu söylerken, “Ar-Ge yatırımlarının GSYIH’nın yüzde 1’inin üzerine çıkması çok önemli. Bu noktadan sonra, oran hızla yukarı doğru çıkıyor; çünkü hem devlet bakış açısı değişiyor; hem teşvikler artıyor. Bunun sonucunda ise projeler kendi kendini destekler hale geliyor” diyor. 

Altay, devlet tarafından Ar- Ge’ye verilen desteğin sonuçlarını Teknoloji Ödülleri kapsamında gördüklerini de söylüyor. Altay, “Teknoloji Ödülleri 25 yıldır aksamadan sürdürülüyor. Son sekiz senedir çok ciddi bir değişim söz konusu. Ödül başvuru sayısı ve projelerdeki potansiyelin her sene artış gösterdiğini izliyoruz” diyor. 

Ödüller için bu sene 23 ilden 170 müracat olmuş. Projeler; yenilikçilik, iş planı, ulusal kazanım, ekonomiye katkı olmak üzere dört kriter üzerinden değerlendirilmiş. Finale kalan proje sayısı 36. 

Ar-Ge’de umutsuzluğa yer yok 

Bu noktada Müjdat Altay’ın, “Türkiye’de gençler hayal kurmaktan, dünyayı değiştirmekten korkuyor” ya da “Türkiye’den teknoloji çıkmaz” diyenelere karşı da çok değerli bir yorumu var. Altay, “Ürün geliştiren bir insanın en büyük sorunu umutsuzluktur” diyor. 

Türkiye’deki global firmaların “glocal” olmayı başaramadıklarını, yerel Ar-Ge merkezi açmaya odaklanmadıklarını söyleyen Altay, buna rağmen Türkiye’de gençlerin çok önemli işlere imza attığını, son 12 yılda çok güçlü Ar-Ge teşvikleri verildiğini ve Ar-Ge konusunda umutsuzluğa kesinlikle yer olmadığını söylüyor. 

Yani Türkiye’nin önü açık. Önemli olan kendi özelliklerini doğru kullanarak kendi senaryosunu yazması. Ultav ve Altay’ın değerli sözleri ile bitirelim: 

“Yeni verimlilik; bütünün tasarlanması; insan odaklı teknolojiler demek. Teknolojide motivasyonu kaybetmemek gerekiyor, çünkü Türkiye’nin kurtuluşu teknoloji. Türkiye bu kurtuluşu yapacak gençlere sahip. Önemli olan bu gençleri kanatlandırmak.”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar