Turkcell yönetimi nasıl belirlenecek?
Cen Erdal / YATIRIM FİNANSMAN
Ekim ayında Resmî Gazete'de yayınlanan "Kurumsal Yönetim İlkelerinin Belirlenmesi ve Uygulanmasına İlişkin Tebliğ" ile İMKB 30 Endeksi'nde yer alan bankalar haricindeki halka açık şirketlerin esas alacakları Kurumsal Yönetim İlkeleri yeniden düzenlendi. Bu yapılan kritik değişiklik ile, şirketlerin yönetim kurullarının en az üçte birinin bağımsız üyelerden oluşacağı ve bağımsız üye sayısı hesaplanmasında ortaya çıkan küsuratların yukarı yuvarlanarak tam sayı olarak dikkate alınacağı belirtildi.
Yeni tebliğ ile bir yönetim kurulu üyesinin "bağımsız üye" niteliği taşıyabilmesi için; şirketin %5 veya daha fazla payına sahip hissedarları ile arasında menfaat ilişkisi bulunmaması, yönetim kuruluna belirli bir pay gurubunu temsilen seçilmemiş olması, şirkete önemli ölçüde hizmet ve ürün sağlayan firmaların herhangi birisinde son beş yıl içinde çalışmamış olması, şirket sermayesinde payının %1'den fazla olmaması gibi şartların taşınması gerektiği öngörülmüş.
Benim görebildiğim kadarıyla bu düzenlemenin sermaye piyasalarımıza en önemli ve somut etkilerinden biri Turkcell'de süregelen hissedarlık sorununun çözümü konusunda görülebilir. Çünkü İMKB 30 şirketleri arasında, ortakları arasında gözle görülen ve neredeyse şirket faaliyetlerini ve piyasa değerini etkileme ölçüsünde anlaşmazlık yaşayan şirketlerin başında Turkcell göze çarpıyor.
Özellikle azınlık hissedarlar açısından yatırım kararı verilirken göz önünde bulundurulan önemli kriterlerden birinin, dağıtılan kar payının şirketin piyasa değerine orani olarak tanimlanan 'temettü verimi' olduğu dikkate alındığında, bir şirketin düzenli temettü dağıtmasınin önemi ortaya çıkar. Tabi ki temettü verim oranı ne kadar yüksek ise şirket yatırım açısından o kadar cazip olur, bunun somut örnekleri olarak son yıllarda yüksek temettü ödeyen ve bu sebepten dolayı geniş çaplı yerli ve yabancı yatırımcı ilgisi çeken Türk Telekom, Tüpraş, bazı otomotiv ve çimento şirketlerini gösterebiliriz.
Geleneksel olarak yüksek temettü ödeyen şirketler arasında bulunan Turkcell, ortakları arasında yönetim kurulu seviyesinde süregelen anlaşmazlıklar yüzünden bu sene Mayıs ayında yapılması beklenen 2010 yılı temettü ödemesini henüz gerçekleştiremedi. 19 milyar TL piyasa değeri ile borsamızın en değerli beşinci şirketi olan ve ülkemizi New York borsasında gururla temsil eden yegâne Türk şirketi Turkcell'in bu durumu en kısa sürede geride bırakması tüm yatırımcıların öncelikli dileğidir.
Yukarıda bahsettiğim tebliğde dikkatimi çeken, "Bu şartları taşıyan bağımsız üye adayı yönetim kurulu tarafından bir rapor ile genel kurula sunulur ve genel kurul kararı ile atanır" ibaresi oldu. Çünkü buradaki kritik nokta, sermayenin yirmide birini temsil eden pay sahipleri tarafından hakkında olumsuz oy kullanılmış adayların bağımsız üye olarak seçilmesi durumunda, bu adayların bağımsızlık kriterlerini sağlayıp sağlamadığı Sermaye Piyasası Kurulu tarafından karara bağlanacak. Turkcell yönetimindeki mevcut anlaşmazlıkları göz önünde bulundurduğumuzda bu süreçte Sermaye Piyasası Kuruluna çok is düşecek gibi gözüküyor.