Türk malının (Made in Turkey) sahtesi
Geçen haftaki sohbetimizin komşu haberi “Ayakkabıcı isyanda, Araplar, Çin'de ürettirip 'Türk malı' diye satıyor!“ başlığını taşıyordu. Haberin detayı ise şöyle idi: “Türk ayakkabı sektörünün en fazla ihracat yaptığı üçüncü ülke olan Suudi Arabistan’da, Çin malı Made in Turkey terlik ve ayakkabılar satılıyor. Suudi Arabistan’da tüccarlar, pazarda yükselen bir çıkış yakalayan prestijli Türk ayakkabı markalarını birebir kopyalayarak Çin’de ürettirdi. Pazarda da 'Made in Turkey' etiketiyle satmaya başladı. Türk üreticiler, dedektiflik yapıp sahteliği yakaladı, fotoğrafladı. Ticaret Ateşeliği devreye girdi. Konu bakanlığa da intikal ettirildi ancak şu ana kadar sonuç alınamadı. Ayakkabı Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Çetin, ‘Yönetim Kurulu'nda kararlar alacağız. Orada gümrük denetimi isteyeceğiz. Ekonomi Bakanlığı ve TİM'e harekete geçmeleri için yazılı başvuruda bulunacağız’ dedi.”
Sayın Hüseyin Çetin kusuruma bakmasın diyerek, bu haberin bende derin bir memnuniyet yarattığını söylemek istiyorum. Bunun nedeni de doğal olarak onların pazarına köstek olunması değil amma Türk ürünlerinin taklit edilmeye değer bulunmasıdır. 31.03.2007 tarihinde yayınlanan “Markamıza sahip olalım“ başlıklı sohbetimizde, Kale Kilit firmasının başına gelen bir sahtecilik olayını konu etmiş ve Sayın Sedat Özgür ile yapmış olduğumuz sohbette edindiğimiz detayları sizlere aktarmaya çalışmıştık. Sahte ürünleri yapan Çin firmalarının belirlenmesi ve onlarla yapılan mücadeleyi anlatmıştık.
18.12.2012 tarihli bir başka sohbetimizde de Deri Konfeksiyon Sanayicileri Derneği Başkanı Sayın Mehmet Dinç’in bir beyanatına yer vermiştim. Sayın Dinç, “Ruslar mağazaların camına 'Deriler Türk malı' yazıyor“ diye beyanat vermiş ve ben de bunun üzerine, yıllar önceki Rus vitrinlerinde yer alan “Burada Türk malı satılmaz“ etiketlerinden bu yana geçtiğimiz yolları ve elde edilen başarıları vurgulamaya çalışmıştım.
Sayın Çetin elbette haklı bir şikayette bulunuyor ve tedbir alınmasını istiyor. Ancak bunu sadece devlete bırakırsak elimize bir şeylerin geçmesi için çok fazla zamana gerek kalacağını, sanırım kendileri de takdir edeceklerdir. Devlet olarak yapılacak iş, Suudi yetkililerle mutabakat sağlayarak, Suudi Arabistan’a giren ürünlerin menşeinin gerçekliğinin kontrol edilmesini sağlamak için gereken tedbirlerin alınmasını amaçlayan bir anlaşma imzalamak. Bunun detayını işin uzmanlarına bırakacağız amma bu arada derneğin boş durmayıp, deyimi yerindeyse “polis dedektifi“ gibi çalışan bir ekip kurmaları veya bu konuda uzman desteği almaları. Bu şekilde sahtecilik yapanları ve yaptıranları belirleyip, Suudi yasaları çerçevesinde üstlerine nasıl gidilebileceğini araştırmaları ve Bakanlık, TİM, İhracatçılar Birliği vb. kurum ve kuruluşlarla dirsek teması içerisinde hareket etmeleri en etkili davranış biçimi olacaktır.
Kale Kilit firmasına ve ayakkabı sanayicilerine, başlarına gelen sahtecilikten dolayı geçmiş olsun diyorum. Aynı zamanda bu firmalara deri sanayicilerimizi de ekleyerek hepsine Türk ürünlerini taklit edilebilir ürün seviyesinde kaliteli ve talep edilen ürünler olarak yurtdışı piyasalara sürdükleri için yürekten teşekkürlerimi iletmek isterim.
Ne mutlu bize ki bir zamanlar bizim ülkemizde de görülen bu tür sahteciliklerin artık bizim başımıza da geliyor olması. Sakın ola bu sahteciliği onayladığımı algılamayasınız amma ancak iyi olanın taklit edildiğini hatırlayasınız demek isterim. Burada bize düşen artık bu işin peşine devlet ve kurumsal olarak nasıl gidilmesi gerektiğinin kurallarını koymaktır.
Darısı diğer sanayicilerimizin başına, dilerim sahtesi yapılan ürünlerimizin sayısı gittikçe artar.