“Türk Malı” algısını değiştirdi

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN [email protected]

Selen Kozmetik Yönetim Kurulu Üyesi ve Marka Müdürü Selen Yorgun, aile şirketinde çalışmaya başladığında Urban Care adında bir marka yarattı. Bu markayı Türkiye’nin yanı sıra, yabancı pazarlara da taşıdı. Selen Yorgun; “Türkiyede bir çok tüketicimiz ürünümüzün ithal olduğunu düşünüyor. Türk markası olduğunu öğrendiğinde çok şaşırıyor. Markamızın tasarımı, iletişimi ve konumlandırması alışılan “Türk Malı” algısını değiştiriyor” diyor.

Selen Kozmetik 20 yıldır kozmetik sektöründe faaliyet gösteren bir aile şirketi. Şirketin 2. kuşak yöneticisi Selen Yorgun, Yönetim Kurulu Üyesi ve Marka Müdürü olarak görev alıyor. Selen Yorgun, aile şirketinde çalışmasına rağmen, girişimcilik ruhundan vazgeçmemiş ve firmaya geldiği gün kendi markasını yaratmak için kollarını sıvamış.

Yarattığı yerli URBAN Care saç bakım markası ile 3,5 yıl gibi kısa bir sürede global devlerin yarıştığı bir alanda başarılı olmuş. Geçtiğimiz iki yıl Watsons tarafından düzenlenen güzellik ödüllerinde En İyi Saç Bakım Ürünü ve yılın En İyi Şampuanı dallarında ödül almış. Bu başarı Türkiye ile sınırlı kalmamış ve marka Singapur, Malezya ve Filipinler gibi ülkelerin pazarlarına girmiş.

Selen Kozmetik, 2012-2015 yılları arasında TOBB’un ilk 100 sıralamasında 22. olmuş. Bu büyümenin en büyük nedeni ithal ürünlerin yanına katılan ve bugün satışların yüzde 90’ını oluşturan URBAN CARE olmuş. Biz de Selen Yorgun ile konuştuk. Aile şirketinde çalışarak “girişimci” olmanın sırrını sorduk.

Selen Yorgun, aile şirketinde çalışmaya başlamadan önce, Borusan Holding ve Inditex Zara’da görev almış. Bugün babası Bülent Yorgun ile birlikte çalışıyor.

“İlk zamanlar baba-kız olarak çalışmak ve bu iletişimi sağlamak zor olsa da, bu çekişme birbirimizi daha iyi tanıyıp daha başarılı işler yaratmamızı sağladı” diyen Selen Yorgun, “Bu süreçte fark ettim ki geçmiş tecrübe ile yeni nesil fikirleri adapte etmekte çok başarılı olduk. Bu konudaki en büyük şansım babamın akademisyenlikten gelen ve genç yeni fikirlere açık bir kişi olmasıydı. Sıfırdan yeni bir marka yaratmak için kendisinden öğrendiklerim ve pazar araştırmalarımla harmanladığım projeyi bir senelik çalışma sonucu 2013 sonunda hayata geçirdik. Sektörümüzdeki dinamiklerin değişimini ilk yakalayan ve hatta başlangıcını hızlandıran bir marka haline geldik. Şu anda bulunduğumuz konumda yurtiçi ve yurt dışında başarılı sonuçlar alarak global rakiplerle yarışıyoruz” diye ekliyor.

Öncü olduk, risk aldık

“Peki bu yeni marka nasıl başarılı oldu?” sorusuna ise şu cevabı veriyor Selen Yorgun: “Doğru strateji, uzun soluklu yatırım, hedef kitleyi iyi tanıma ve dijitali iyi kullanma diyebiliriz. Türkiye kozmetik pazarında kişisel bakımın önem kazanması ve buna bağlı satış kanallarındaki değişimi öngörerek aslında markanın hikâyesi ve iletişimini oluşturduk. Hedef kitlemize yönelik bir strateji belirledik ve birçok konuda öncü olarak risk aldık.”

"Türk malı olduğunu öğrenince şaşırıyorlar"

Urban Care Türkiye’nin yanı sıra, yurtdışında da başarılı olmuş bir marka. Bu noktada yurtdışında bir Türk markası olmanın zorluklarını soruyoruz Selen Yorgun şu yanıtı veriyor: “Bu durum her bölgeye göre değişiyor. 1,5 senede 16 ülkeye açılmış bir marka olarak bu konuda olumsuz bir tepkiyle karşılaşmadık. Örneğin, Uzakdoğuda bu konuda olumlu tepki alırken, Avrupa’da tabi ki işler biraz daha zorlaşıyor. Fakat bu ay Hollanda’nın en büyük parfümeri zinciriyle anlaşmış olmamızı da gururla söyleyebilirim. Bu, markanın imajı ile ilgili. Türkiyede bir çok tüketicimiz ürünümüzün ithal olduğunu düşünüp, alıp kullanıp memnun kaldığında ve sonrasında Türk markası olduğunu öğrendiğinde çok şaşırıyor. Markamızın tasarımı, iletişimi ve konumlandırması alışılan ‘Türk Malı’ algısını değiştiriyor.”

Kadınların yarattığı bir marka

Selen Yorgun, “Ekibimizin çoğunu genç kadınlar oluşturuyor. Yüzde 90-95 oranında kadın çalışanımızla aslında URBAN Care kadınların yarattığı bir marka diyebiliriz” yorumunu yapıyor. Yorgun, kadınların yarattığı bu markanın yarına dair son derece iddialı hedefl ere sahip olduğunu da belirtiyor: “Önümüzdeki dönemde son 1,5 yıldır başlattığımız ihracat çalışmalarımızı 20 ülkenin üzerine çıkartarak mevcut pazarlarda, pazar payımızı yükseltmeyi hedefl iyoruz. Ayrıca Türkiye pazarı için hem yeni ürün projelerimiz hemde sosyal sorumluluk projelerimiz ile yine fark yaratan iletişimler gerçekleştirerek tüketicilerimizle buluşmayı planlıyoruz.”

Çocuklara “çocuk haklarını” öğretiyoruz

1979 yılında gönüllü kişiler tarafından kurulan Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı (TKMÇV), her çocuğun şefk at, sevgi ve anlayış görme, yeterli beslenme ve sağlıklı bir ortamda yaşama, oyun ve eğlence olanaklarından yararlanma, çağdaş bir eğitim alma ve yeteneklerini geliştirme, kısaca insan haysiyetine yakışır bir şekilde yaşama hakkı olduğuna inanıyor. Vakfın amacı, korunma ihtiyacında olan çocukları yani “Koruncukları”, “Çocuk Köyleri”nde hazırladığı aile ortamıyla toplumda başarılı bireyler haline getirmek ve ülkemizde yaşanan “korunma ihtiyacındaki çocuk” sorununa çözüm sunmaya çalışmak.

Koruncuk Vakfı Başkanı Figen Özbek, geçtiğimiz günlerde Birleşmiş Milletler Kadının Statüsü Komisyonu 61. Dönem Toplantıları kapsamında New York'ta düzenlenen “Kadının Güçlendirilmesinde Eğitimin Önemi” konulu panele konuşma yapmak üzere davet edildi. Panel, kuruluşundan bu yana ABD’de yaşayan Türk vatandaşlarından topladığı bağışlarla ülkemizdeki öğrencilere burs desteği veren Bridge to Turkey Fund tarafından düzenledi. Panele, Koruncuk Vakfı Başkanı Avukat Figen Özbek’in yanı sıra, Pepsico'nun, Kıdemli Başkan Yardımcısı Ümran Beba, SYNCSORT Genel Müdürü Tendu Yoğurtçu ve Avukat Zeynep Sağıroğlu katıldı. Konuşmacılar eğitimin kız çocukları ve kadınların ekonomik hayata kazandırılmasındaki önemini, kendi hikayelerini anlatarak vurguladılar. Bridge to Turkey Fund'ın New York ve New Jersey temsilcisi Gül Bahtiyar, "Biz şanslı insanlarız. Okuduk, öğrendik, buralara geldik. Şimdi imkanı olmayan çocuklara bu şansı verme vaktidir. En azından burada böyle bir şeyin olabildiğinin farkına varabilmeleri bile bir umut verecektir. Maddi destek olarak onların zorluklarını yenmelerini sağlamaya çalışıyoruz” yorumlarını yaptı.

Koruncuk Vakfı Başkanı Figen Özbek’in sözleri ise şöyle oldu: “Bizler, kadın hakları açısından yapılacak en iyi eğitimin, çocukluk döneminde başlayacağına inanıyoruz. Bu sebeple çocuklarımıza erken yaşlardan başlayarak, önce çocuk olarak haklarının ne olduğunu öğretiyoruz. Yetiştirdiğimiz çocuklarımızın cinsel kimlikleri ile değil, kendi kişilik ve yetenekleriyle topluma kazandırılmaları için çalışıyoruz. Onların kendilerine güvenli, ayakları üzerinde durabilen, özgüvenli, mücadele gücü yüksek, haklarını koruyabilen bireyler olması için uğraş veriyoruz.”

‘Şansı Kendiniz Yaratmalısınız’

BinYaprak’a destek olan erkekleri anlatmadan eksik hissediyoruz kendimizi. Bugün sizlere ilk Bin- Yaprak erkeklerimizden ve İlk Yapraklardan biri olan Arkan&Ergin Kurumsal Finansman Şirket Yapılandırma Danışmanı Doğan Taşkent’i tanıştırmak istiyoruz.

Lisede fizik dersinin çok kötü olduğunu ve fizik öğretmeninin “Ne matematik oku ne fizik, çünkü sen bunları beceremezsin” dediğini anlatan Taşkent, 1993 yılında Eidgenösische Technische Hochschule Zürich (ETH) Elektrik Mühendisliği Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Massachusetts Institute of Technology (MIT) ve Polytechnic Institue of NYU üniversitelerinde doktora programına girmesini, yaptığı işi sevmesine ve yılmadan çalışmasına bağlıyor.

Hala bir türlü her şeyi bilmediğini hissettiğinden, New Jersey’deki Lucent Technologies Bell Laboratuvarı’na Proje Müdürü olarak girdiğini anlatan Taşkent, bir Noel zamanında, tek başına, üzerine çalıştıkları sistemi çalışır hale getirince hayatının değiştiğini ve kendisine güveninin yerine geldiğini söylüyor.

Türkiye’ye döndükten sonra istediği Ar-Ge ortamını bulamayan Taşkent, finans sektöründe şansını deniyor ama bu kendisini pek heyecanlandırmıyor. Aradığı tutkuyu girişimcilikte bulan Doğan Taşkent, 2008 senesinden bu yana Arkan & Ergin Kurumsal Finansman bünyesinde şirket yapılandırma, değerleme ve teknoloji transferi danışmanı olarak çalışıyor. “Girişimci olmadım ama girişimcilere destek verme kısmında yararlı olacağımı düşündüm” diyor. Son 7 sene içinde binin üzerinde girişimci ile bir araya gelerek, onlarla birlikte eser yaratma imkanının kendisini çok heyecanlandırdığını anlatan Taşkent, “Bazı insanlar para saymaktan hoşlanıyor bazıları da bilgi paylaşmaktan” diyor.

İş hayatının zor olduğunu ve çok çalışmak gerektiğini her zaman dile getiren Taşkent, “Ben yapabildiysem sizler de çok çalışarak becerebilirsiniz” diyerek yolumuza ışık tutuyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar