Türk lirası güven oyu alabilecek mi?

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

Küresel rüzgarlar gelişmekte olan ülkelerin aleyhine esmeye devam ediyor. ABD büyümesinin hızlanması ve Avrupa ekonomisinden ve Japonya’dan gelen canlanma işaretleri deflasyon tehdidini ortadan kaldırarak gelişmiş ülke tahvil faizlerini yükseltmeye başladı. 

2014 yılında gelişmekte olan ülkeleri vuran fırtına güçlü dolar kanalıyla tetiklenmişti.  Büyümenin ABD’nin tekelinden çıkarak Avrupa ve Japonya’ya yayılmaya başlaması doların yükselişini dengelerken uzun dönemli faizleri yükseltmeye başladı.  Bu nedenle,  son dönemde gelişmekte olan piyasalardaki satışlarda doların güçlenmesi değil uzun dönemli faizlerdeki yükseliş daha belirleyici oluyor.  Geçen hafta Yunanistan cephesinde yaşanan gelişmeler bile bu gidişatı değiştiremedi. 

Borç yapılandırma konusundaki görüşmelerde bir sonuca varılamayınca Yunanistan başbakanı Tsipras referanduma gitmeye karar verdi.  Ancak euroda sınırlı bir gerileme görülürken ABD ve Almanya tahvil faizlerinde sert bir gerileme görülmedi. Piyasalarda gerginliğin artması Fed’in faizleri ne zaman artıracağı sorusunu gündemde ilk sıraya taşıyor. Bu konuda piyasalarda görüş birliği yok. Şahinler grubu büyümenin hızlanmaya devam etmesi ve ücretler üzerindeki baskının artması durumunda faiz artışına Eylül ayında başlanılabileceğini savunuyor. Küresel büyüme ile ilgili sorunların ABD ekonomisini eninde sonunda etkileyeceğini öne süren diğer grup Fed’in güvercin taklaları atarak faiz artırım sürecini seneye Mart ayına kadar erteleyebileceğine inanıyor. Biz  makro stratejimizi Fed’in faizleri Aralık ayında %0 - %0,25 bandının üst sınırına çekeceği ve 2016 yılı içinde toplamda 100 baz puan artırarak %1,25’e yükselteceği yumuşak sert bir senaryoya dayandırdık.

Faiz artışı yüzde 1’e yakın küçülme getirebilir

Ama görece iyimser olan bu senaryoda bile gelişmekte olan piyasaları zorlu bir ortam bekliyor.  Dünya Bankası uzmanlarının yaptığı hesaplamalar Fed’in para politikasını sıkılaştırması sonucunda ABD 10 yıllık faizlerindeki 100 baz puanlık artışın gelişmekte olan ülkelere para girişini %18 (milli gelirlerinin %0,8’i) azaltacağını gösteriyor. Kaynak girişindeki azalma Türkiye, Brezilya, Güney Afrika gibi yüksek finansman ihtiyacı olan ve küresel kriz sonrasında portföy hareketlerinden fazlasıyla yararlanmış ülkeleri daha olumsuz etkileyecek. Fed’in faiz artışlarının kademeli ve sınırlı olduğu 2004 - 2006 döneminde kırılgan diye isimlendirilen piyasalar görece güçlü bir performans göstermişti. 2016 -2017 döneminde benzer bir gelişme olamaz mı?  Tarihin tekrarlanması zor gözüküyor. 2004 - 2006 döneminde gelişmekte olan ülkelerin büyümesi güçlenip, temel dengeleri iyileşirken ABD ekonomisi yavaşlıyordu ve dengeleri bozulmaya başlamıştı.  Bugün tam tersi bir durum söz konusu. 

Son 10 yıldır yabancı sermaye girişlerinden yararlanan gelişmekte olan ülkelerin çoğunluğu - Çin ve Hindistan hariç- 10,000 dolar sınırında orta gelir tuzağına yakalanmış durumda. Gelişmiş ülkelerin teknolojik atılımını yapamayan ve düşük gelirli ülkelerin ucuz maliyetleriyle rekabet edemeyen bu ülkeler yabancı sermayeyi çekmekte zorlanıyorlar. ABD ekonomisi %2,5 civarında bir hızla büyürken Asya dışındaki gelişmekte olan ülkelerin büyümesi %2-3 bandına gerilemiş durumda. Politik krizler, hukuki sorunlar, jeopolitik riskler ile uğraşıp karşılığında ABD büyümesi civarında bir getiri elde etmek yabancı yatırımcı açısından cazip değil.

Olumlu senaryoda bile Türkiye zorlanacak

AKP - CHP arasında kurulabilecek istikrarlı bir koalisyon beklentisiyle Türk lirası geçen hafta en iyi performans gösteren para birimleri arasında yer aldı.  Koalisyon görüşmelerinin başarıyla sonuçlanıp yeni bir hükümetin güven oyu alacağı ve politik istikrarın sağlanacağı konusunda şüphelerimiz var. Ancak politik istikrarın sağlanıp Fed’in para politikasını kademeli ve sınırlı sıkılaştırdığı olumlu bir senaryoda bile Türkiye ekonomisi ve piyasalarını zorlu bir sürecin beklediğine inanıyoruz. Bu nedenle Türk lirasına karşı 2,60-2,65 bandına gerileyecek ABD dolarının pozisyon biriktirmek için iyi bir seviye olduğuna düşünüyoruz. 
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019