Türk hisselerinde seçici alım yapılabilir
Gelişmekte olan ülke piyasalarına göre yüzde 26 iskontolu olan Türk hisse senedi piyasalarına fon girişinin devam etmesi bekleniyor. Yılın ilk çeyreğinde 1,5 milyar dolar net yabancı alımı yapılırken, analistler hisse senedi piyasasında seçici alımlar yapılabileceğini ifade ediyor.
Global fon akışlarının desteği ve makro ekonomi görünümdeki iyileşme ile birlikte hisse senedi piyasası aşırı ucuz seviyelerinden daha makul seviyelere ulaştı. TL ve faizler ise daha istikrarlı seviyelerde. Asgari ücret artışına rağmen düşük enerji maliyetleriyle birlikte enfl asyonun beklentilerin altında seyretmesi, ticaret hacminde gerileme olmasına rağmen ihracat-ithalat dengesinin cari açığı düşürücü yönde oluşması ve yılın ilk 3 ayında da üretim ve iç talebin olumlu seyretmesi gibi gelişmeler; yılın geri kalan bölümü için beklentileri güçlendiriyor. Fed başta olmak üzere büyük merkez bankalarından gelen destekte piyasa açısından geleceğe ölçülü bir iyimserlikte bakmayı kolaylaştırıyor. Geçen yılın sonunda Fed’den bu yıl 4 faiz artışı olacağı fiyatlanırken artırım sayısı gittikçe düşüyor ve zaman hep biraz daha ileriye kayıyor. Jeopolitik riskler ve terör olayları, özellikle turizm sektörü ve tüketici güveni üzerinde baskı yaratma ihtimali önemli bir risk faktörü olarak masanın üzerinde dursa da piyasalar şimdilik bardağın dolu tarafını görmeyi tercih ediyor.
Fon girişi devam edecek
Ata Yatırım Araştırma Genel Müdür Yardımcısı Cemal Demirtaş’a göre, gelişmekte olan ülkelere göre Türk hisse senedi piyasası yüzde 26 iskontolu işlem durumda ve mevcut seviyelerde de cazip olmayı sürdürecek. “Bankacılık sektöründe, yavaşlayan kredi büyüme hızının özellikle yatırımlar destekleyecek şekilde yeniden toparlanmaya başlamasıyla birlikte, ekonomik aktivitenin yeniden toparlanması, turizm sektöründeki yavaşlamanın etkilerinin daha kolay atlatılmasına fayda sağlayacak” diyen Demirtaş, Türkiye’ye fon girişinin devam edeceğini ifade ediyor . Piyasalara ilişkin olarak her detayı negatif yorumlama, bardağı boş görme eğilimi olduğundan söz eden Demirtaş, konuya yönelik şunları söylüyor: “Geldiğimiz noktada, piyasalarda Türkiye üzerindeki toz bulutunun yavaş yavaş çekildiğini görüyoruz. Geçen yıl tüm moralsizliğe rağmen ekonominin büyümüş olması, son aylarda enflasyonun aşağı yönlü bir seyir izlemesi, dış ticaretteki gerilemeye rağmen ihracat/ ithalat dengesinin sağlıklı seyretmesi gibi gelişmeler, yatırımcıların bardağı biraz daha dolu görmeye başlamasında etkili oldu. Geçen yılın son çeyreğinde, bardak tamamen boş algılaması vardı ve biz iyimser tarafta kalıyorduk. Şimdi mevcut seviyelerde, biz ‘bardağı yarı dolu’ görmeye devam ediyoruz. Özellikle hisse senedi piyasasında seçici alımlar yapılabilir. Önümüzdeki dönemde, jeopolitik belirsizliklerin azalması, global ekonomide dengelerin sağlanabileceği yönünde sinyaller ve Türkiye gibi sağlıklı ekonomiye sahip ülkelere yabancı fon girişinin başlaması ve yeniden TL’nin değerlenmesi durumunda ‘bardağın tamamı dolu’ hale gelebilir. Henüz o seviyelerde olmadığımızı, risklerin ve getiri potansiyellerinin dengeli olduğunu söyleyebiliriz.”
Otomotiv, beyaz eşya tüketici elektroniği
Peki bu tablo içerisinde hangi sektörlerin yıldızı parlayacak? Demirtaş, stratejik sektörler olarak ihracat kabiliyeti olan otomotiv, beyaz eşya ve tüketici elektroniği sektörlerinin 2016 yılında da ön plana çıkabileceğini düşünüyor. Ayrıca petrokimya, telekom ve istikrarlı bir nakit akışı olan çimento sektörü açısından da iyi bir yıl olacağına dikkat çeken Demirtaş, genel olarak enerji ve turizmi, yüksek borçluluk oranlarından dolayı daha uzak durulması gereken sektörler olarak sıraladı. Yatırımcılara, kendi risk profillerine göre dengeli bir portföy dağılımı yapmalarını öneren Demirtaş, “Global likidite koşullarında önemli bir bozulma olmadıkça, Türkiye’ye fon akışının devam etmesi muhtemel. TL’nin mevcut seviyelerinin makul olduğunu ve TL bazlı yatırımların getiri potansiyelinin daha yüksek olabileceğini düşünüyoruz. Yılın ilk 3 ayında olduğu gibi, hisse senedi yatırımcılarının seçici hisse alımlarıyla mevduat faizlerinin üzerinde getiri sağlayabileceğini söyleyebiliriz” tavsiyelerinde bulundu.
Ata Yatırım'ın sektörel beklentileri:
Daha olumlu bir bankacılık sektörü
Daha dengeli TL, bankalar için 2016’da destekleyici olacak. 2016’da yüzde 19 ve 2017 içinde yüzde 14 hisse başına net kar büyümesi bekliyoruz. Banka maliyetlerinde, hem istikrarlı TL hem de bankaların ücret geri ödemelerindeki yavaşlama nedeni ile aşağı yönlü düşüş bekliyoruz. Sermaye yeterliliğine yönelik endişelerin bu yönde yapılacak düzenlemelerin sektöre pozitif yansıyacağını düşünüyoruz. Makroihtiyati tedbirlerde yapılacak olası gevşemeler, özellikle tüketici kredilerinin genel karşılık oranlarının %4’ten %1’e düşürülmesi sektörün net karlılığını yükseltecek. Artan TÜFE oranları 2016’da TÜFE bazlı bonoların getirilerini yükseltecek. 2016’da sektör için %15 kredi büyümesi ve %12 mevduat büyümesi bekliyoruz. Ücret ve komisyonlardaki baz etkisinin kalkması ile birlikte artış bekliyoruz. Grup II kredilerinin artışı nedeni ve kur etkisi ile TKR’lerde artış beklemekle beraber en kötü senaryoyu çizmiyoruz.
Otomotivde daha yavaş bir yıl yaşanacak
TL üzerindeki baskıya ve tüketici eğilimlerinde yaşanan bozulmaya rağmen 2015 yılında otomotiv talebi çok güçlü seyretti. 2015 yılında gözlemlenen güçlü talebin ardında alım gücü etkisi, devam eden uygun kredi koşulları, fi lo alımlarının güçlü seyretmesi, uzun araç değişim döngülerinden birinin bu yıla denk gelmesi nedenleri sıralanabilir. 2016 Ocak-Şubat döneminde mevsimsel etkiden ve muhtemel fi yat artışlarının bu düşük sezonda gerçekleşmesinden dolayı satış hacimlerinin düşük seyredeceğini düşünüyoruz. Bu yüzden 2016 yılının büyüme trendine dair ilk sinyalleri, tarihsel olarak pazar için iyi bir gösterge olan mart ayı itibariyle almaya başlayacağımızı düşünüyoruz. 2016 yılı için GSYIH büyümesini 2015 yılına oranla daha güçlü beklememize rağmen yurtiçi otomotiv pazarının 2015 yılı yüksek bazını sindirdiği daha yavaş bir yıl olmasını ve yüksek baz etkisinden dolayı yıllık bazda yüzde 7 daralmasını bekliyoruz.
Havacılık düşük yakıt gideriyle büyüyecek
Havacılık sektörünün düşen yakıt fi yatları sayesinde yeniden marj büyümesi gerçekleştireceğini düşünüyoruz. 2016- 2020 arasındaki dönem için petrol fi yatı varsayımımızı yüzde 22 düşürerek 53 dolar/ varil olarak belirledik.Güncel jeopolitik sorunlar ve terör saldırıları global ölçekte hava trafi ği hakkında kaygıları arttırmış olsa da, tarihsel örnekler sektörün büyüme momentumunu koruduğunu gösteriyor. 4. çeyrek 2015 itibariyle İstanbul’un iki havalimanı da kapasitelerine yakın seviyelerde faaliyet gösteriyor. Bununla beraber,İstanbul Atatürk Havalimanı’ndaki yeni terminal inşaatı ve her iki havalimanının kule yönetimi tarafında planlanan iyileştirme çalışmalarının 2016’da yaşanacak kapasite baskısını bir miktar azaltacağını düşünüyoruz. Her iki şirketin de yönetimi 3.havalimanı açıldığında alabilecekleri maksimum lot miktarını garantilemek için 2016-2018 yılları arasında kapasite büyütmeye devam edeceklerini belirtiyor.
Dayanıklı tüketimde 7.5 milyon adet satış olacak
TL ve tüketici güveninde daha fazla baskı görmediğimiz sürece tüketici güveninin bu yıl geçen yıldan daha olumlu olacağını düşünüyoruz. Ülkenin genç nüfusunu ve tüketime olan yatkınlığını düşünerek, 2015’te 7.1 milyon adet olan yurtiçi satışların 2016’da rekor seviyeye işaret eden 7.5 milyon adede çıkmasını bekliyoruz. 2015’teki %7’lik büyümenin ardından 2016’da ihracat hacminin % 6 büyüyeceğini öngörüyoruz. 1998-2015 yılları arasında Türkiye’nin beyaz eşya ihracat hacmi %16.3 yıllık ortalama büyüme yakaladı. 2015 yılında jeopolitik gerilim sebebiyle Ortadoğu ve Doğu Avrupa’daki yavaşlama Batı Avrupa’daki büyümeyi gölgeledi. İleriye dönük olarak, Ortadoğu ve Doğu Avrupa’da kademeli bir iyileşme beklerken Batı Avrupa’ya yapılan ihracatta da ılımlı büyüme bekliyoruz. 2016 yılında 2015 yılındaki %7’lik büyümenin üstüne ihracat hacminin yıllık bazda %6 büyüyerek yeni bir rekor seviye olan 18.1 milyon adete ulaşmasını bekliyoruz.
Çimentoda büyüme hikayesi devam ediyor
Toplam çimento talebi 2016’da da güçlü olacaktır. Sektör oyuncularından aldığımız bilgilere göre, kasım seçimlerinden sonra talepte bir canlanma olduğu düşünülüyor. Bu da yılın tamamı için yüzde 2’lik daralma beklentimize yukarı yönlü risk oluşturuyor. 2016 için yurtiçi büyüme tahminimiz jeopolitik veya siyasi bir gerginlik olmadığı takdirde yüzde 2 seviyesinde. Fiyatlar da Akdeniz bölgesi dışında güçlü seyrediyor. Akdeniz bölgesindeki ortalama fi yatlar bölgenin kapasitesini % 20 arttıran Medcem’in devreye girmesinden ötürü yıllık bazda %4 geriledi. Fakat ortalama fi yatların 2016’da yıllık bazda %5 artacağına inanıyoruz. 2016’da toplam klinker kapasitesi sadece %2 artacağından dolayı fi yatların aşağı yönlü kırılmasını beklemiyoruz. Çimento şirketlerinin 2016’da da yüksek temettü ödemeye devam edeceğine inanıyoruz. Bu şirketlerin 2015 dağıtılabilir net karlarından ortalamada %88 temettü dağıtma oranı ve%10.3temettü verimi sağlamasını beklemekteyiz.
Petrokimyada güçlü ihracat talebi olumlu etkileyecek
Petrol rafinerisi ve Petro kimya sektörleri için olumlu görüşümüzü sürdürüyoruz. Rafineri sektörü yüksek rafineri marjları ve güçlü yurtiçi talebin olumlu etkisinden faydalanacakken, güçlü etilen-nafta makası ve güçlü yurtiçi ve ihracat talebi ise petrokimya sektörü için olumlu olacaktır. İki sektörde dolar bazındaki nakit akışları sayesinde TL’nin değer kaybından olumlu etkilenmekte. Nihai ürün talebinin oldukça güçlü olması ve gerileyen petrol fiyatları ile düşen maliyet bazları nedeniyle petrol rafi nerileri 2015’te artan rafi neri marjlarından olumlu etkilendi. Hala baskı altında olan petrol fi yatları nedeniyle yüksek rafi neri marjlarının 2016’da da sürdürüleceğini tahmin ediyoruz. Düşen petrol fiyatlar ile stok zararı oluşması ihtimali en önemli risk olarak gözükse de yüksek rafineri marjları ile telafi edileceğini düşünüyoruz.