Türk Havlu ve Bornoz Günü
Türkiye Hazır Giyim Federasyonu (TMHGF) ve Denizli Tekstil ve Giyim Sanayiciler Derneği (DETGİS) birlikte “Dünya Türk Havlu ve Bornoz Günü” düzenliyor. Geçen yıl paneldeki konuşmacılardan biriydim; bu yıl panel yönettim. Toplantıları başından sonuna özenle izledim, duyduklarımdan ve gördüklerimden çıkardığım dersleri paylaşmak istiyorum.
Dünya havlu üretiminde Türk havlu ve bornoz üretiminde gelinen yer, tekstil ve hazır giyim üretiminde ürün geliştirme ve ürünlere teknik bilgi katarak yeni yapı, işlev ve kültür kazandırma konusunda çok şey söylendi. Söylenenlerin geniş özetleri medyaya yansıdığı gibi, ilgili sivil toplum örgütlerinin raporlarında da korunuyor.
Denizli’de yapılan etkinliğin kalitesi giderek artıyor. Gelinen aşamada, bizi bir adım daha ileri götürecek çözümler üzerinde durursak, sektörde elini taşın altına sokmuş insanların işini kolaylaştırmaya küçük de olsa katkı yapmış oluruz.
Bizim bakış açımıza göre, havlu ve bornoz üretiminde geleceğe yönelik çabalarımız beş ana gündem maddesi üzerinde odaklanmalı:
1. Ucuz-emek odaklı üretimde dünyadaki mekan kaymasının etkileri: Çok temel eğilimlerden biri, ucuz-emek odaklı üretimlerde, gelişmiş ülkelerden, gelişmekte olan ülkelere doğru yöneliş var. Biz, tekstil sanayimizde bu mekan değişmesini derinliğine yaşamış bir ülkeyiz. Denizli’de havlu ve bornoz üretenlerin, ortak bir güç oluşturarak; ucuz-emek odaklı ürünlerde mekan değiştirmesinde ülkemizin zayıf ve güçlü yönlerini net bilgiye dönüştürmemiz gerekiyor. Çoğunluğun zihninde meşrulaştırdığı, katıldığı net bilgilere erişmemişsek, sınırlı bilgiyle yapılan tartışmalar mantığa uygun ama, hayatın hakikatlerine uymayan değerlendirmeleri de beraberinde getiriyor. Havluculuğun mekan değiştirmenin sosyo-ekonomik, psikolojik ve kültürel boyutlarını irdeleyen bir çalışma yapamazsak, çok iyi niyetle yaptığımız tartışmaların verimi artmaz.
2. Teknolojinin yarattığı kalite homojenliği, marka ve imaja bağımlılığın artması: Teknoloji büyük bir hızla gelişiyor. Makinelerin birbiriyle iletişim kurmaları ucuz-emek odaklı üretimleri gelişmiş ülkelere çekebiliyor. Bu gelişmeler, “karşılaştırmalı üstünlük yaratmanın koşullarını” köklü biçimde değiştiriyor. Bir ürünün nerede ürettildiği önemini hızla yitiriyor. Farklı akımlardan söz edilse de “marka ve imaja dayalı satış” önemini artırıyor. Toplantıda sıklıkla vurgulandığı gibi, Ar-Ge, inovasyon, tasarım ve marka yaratma havluculuğun da gündeminde önemli bir yere sahip. Havlucuların, neleri yapabileceği, neleri yapamayacağı, aşırı değerlendirmelerin yaratacağı kaynak israfı ile noksan değerlendirmelerin yaratacağı potansiyel kayıpları gerektiği kadar tartışılarak net bilgiye dönüştürmeleri gerekiyor.
3. Rekabet edebilir ölçek temel sorundur: Havlucularımızın önünde çok net gündem maddelerinden biri de “rekabet edebilir ölçek yaratma” sorunudur. Organik büyüme ile İstikbal’ın Kayseri’de gerçekleştirdiği gibi,ölçek ekonomisi erişebilirliği sağlanabilir. Denizli’de havlucular, geçmişteki girişimler başarısız olsa da, işbirliklerine dayalı ölçek yaratmayı denemek zorundadır. Kültürümüzün bütün kısıtlarına rağmen, başlangıç noktasına hassas bağlılık ilkesini dikkate alan sözleşmelerle günümüzün şartlarına göre ortaklıklar kurarak ölçek erişebilirliği üzerinde çalışmak gerekir. Firma ve marka satın almalarının olabilirliği, satın alınarak yaratılan ölçeklerle rekabet üstünlüğü yaratabilmenin koşullarının tartışılması Denizli’de sadece ilgili sivil toplum örgütlerinde değil,sokakta, kahvede, lokantada,dost söyleşilerinde yerini almalıdır. Ortak tedarik imkanları, ortak pazar araştırma yaptırmanın gerekleri, ortak satışla sağlanabilecek sinerjiyi bir fizibilite mantığıyla analiz etmeden havluculuğumuz beklenen gelişmeyi yaratması hayal olabilir.
4. Ekonominin aktörlerinin işbirliği ve koordinasyonu: Ekonomideki bütün aktörlerin, devletin, seçilmiş yerel yönetimlerin, STK’arın, üniversitelerin ve medyanın işbirliği olmaksızın etkili bir gelişme yaratılamaz. Aktörlerin ortak değerler, ortak irade, ortak yararlar,ortak projeler ve ortak kurumlar üzerinde başlatılan tartışmanın olumlu sonuçlar vermesini umut etmeliyiz. Bu aşamada olması gereken yerde değiliz ama,- herkes eksikliği fark etmiş durumda. Kararlıkla çalışmaları sürdürebilirsek, yaratmak istediğimiz sonuca ulaşabiliriz.
5. Bulunduğumuz yerin korunması ve geliştirilmesi: Türkiye 2014’de 18.7 milyar dolarlık hazır giyim ihraç etti;bunun 600 milyon doları havlu-bornoz ihracatı idi. Gelinen yeri herkes önemsemeli ama, geldiğimiz yerin korunması ve geliştirilmesi için akıl-odaklı çabaları artırmamız gerektiğini de fark etmeli. Gelecek yıl yapılacak toplantının gündemi, katılacak insanların bilgi düzeyleri, sorunları derinliğe taşıyan yol ve yöntemleri gerektiği kadar tartışarak belirlemeliyiz.
Havlu ve bornozun geliştirilmesi ve ilerletilmesi hepimizin ortak sorunudur. Hep birlikte halatlara asılmanın da tam zamanıdır.