Türk halkı laik devlet istiyor

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF [email protected]

Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) tarafından KONDA Araştırma Kuruluşu'na eylül ayında yaptırılan "Anayasa'ya Dair Tanım ve Beklentiler Araştırması", Türk halkının yeni Anayasa'ya ilişkin beklentileri konusunda önemli bilgiler içeriyor. 29 ilde, 18 yaş üstü 2699 denekle yapılan ankete göre, halkın büyük çoğunluğunun tercihi aralarında başörtüsü ve cinsel eğilimi de kapsayan her türlü kişisel tercihe saygılı bir devlet yapısını garantiye alacak; ülkeyi, sosyal ve ekonomik yönden ileriye götürecek çağdaş ve demokratik bir Anayasa'dan yana. Halkın yüzde 82.3'ü Atatürk ilke ve inkilaplarına, Atatürk milliyetçiliğine yer veren laik ve demokrat bir Anayasa istiyor.
***
Laiklikle ilgili soruya, Türkiye genelinde katılımcıların yüzde 50.6'sı Anayasa'da aynen yer almalı derken, yüzde 40.7 yer almalı; ancak devlet, tüm dinlere aynı mesafede olacak şekilde yeniden tanımlanmalıdır diyor. Yüzde 8.7 ise laiklik ilkesinin Anayasa'da yer almasına karşı. İslamcılar arasında laiklik Anayasa'da aynen kalmalı diyenler yüzde 44.2 iken, yüzde 40.1'i tüm inançların eşit olarak temsil edildiği bir laiklikten yana. Yüzde 15.7'si ise tamamen kalkmalı demiş. Bu oranlar, Atatürkçüler arasında sırasıyla yüzde 61.7, 35.5 ve 2.9; ülkücüler arasında ise yüzde 57.8, 37.9 ve 4.3 şeklinde dağılıyor. Siyasi parti üyeleri arasında laikliği en güçlü biçimde savunan partiler CHP ve MHP. Her iki partide laikliği destekleyenlerin oranı yüzde 95'in üzerinde, AKP'de bu oran yaklaşık yüzde 89. BDP'de ise laiklik Anayasa'da yer almasın diyenler yüzde 21.4. Öte yandan, Diyanet İşleri Başkanlığı Anayasa'da yer almalı diyenlerle, Sunnilerin yanı sıra diğer mezhep ve inançların temsilcilerinin de Diyanet İşleri Teşkilatı'nda temsil edilmesi gerektiğini düşünenlerin oranı yaklaşık yüzde 84.
***
Tanzimat'tan bu yana devletin en önemli ilkelerinden biri olan laikliğin bugün tartışılır hale gelmesi acı olduğu kadar düşündürücü de. Başbakan Erdoğan, 12 Haziran 2011 seçiminin akşamında AKP Genel Merkezi'nin balkonundan yaptığı tarihi konuşmada 74 milyonun her birinin yaşam tarzı, inanç ve değerlerinin kendileri için önemli olduğunu; demokrasiyi daha ileri standartlara taşıyacaklarını, hiç kimsenin hayat tarzına karışmak gibi bir düşünceleri olmadığını belirtmişti. O tarihten bu yana yaşananlar, bu hedeflerin tersi yönünde yol aldığımızı gösteriyor.
Toplum olarak önemli bir yol kavşağındayız. Bundan böyle yolumuza laik-demokrat bir Anayasa'nın ışığında bir hukuk devleti olarak mı devam edeceğiz, yoksa demokrasinin en temel koşullarından biri olan laikliği bir tarafa bırakıp, otoriter bir rejime doğru mu yelken açacağız?
Bu ikinci yolun ülkeyi, ekonomik ve siyasi hedeflerinden uzaklaştırıp, ikinci sınıf bir Ortadoğu ülkesi yapması kaçınılmaz. Samuel Huntington, şu meşhur Medeniyetler Çatışması adlı kitabında Türkiye'nin yerinin Batı'da değil, Doğu'da olduğu tezini savunur. Yazara göre, Türkiye İslam ülkelerinin liderliğini de yapabilir (!). Arap Baharı sonrasındaki gelişmelere bakılırsa, bu tezi hayata geçirmeye çalışanlar yok değil. Hükümetin bu tuzağa düşeceğini sanmıyorum. Başbakan Erdoğan, konuşmalarında laikliği savunan; laiklik olmadan ileri demokrasinin olmayacağına inanan bir lider, geçen yıl Mısır ve Tunus'u ziyaretinde laikliğin dinsizlik olmadığını; bilakis inananıyla inanmayanıyla tüm insanlara eşit mesafede olan bir olgu olduğunu hatırlatmıştı.
Hemen her fırsatta laikliğin önemini vurgulayan; Türkiye'yi dünyanın en büyük on ekonomisi arasına sokmayı kafasına koymuş Başbakan'ın, laik bir devletten yana olduğundan şüphe etmek istemiyorum.
***
TBMM Anayasa Komisyonu'nda Meclis'teki sandalye sayısına bakılmaksızın her partinin eşit sayıda üyeyle temsil edilmesi önemli, AKP'nin partiler arasında, konsensüs sağlanmadan çağdaş, Türkiye'yi ileriye taşıyacak bir anayasanın mümkün olmadığına inanmasının bir göstergesi. TBMM Anayasa Komisyonu, tarihi bir görevle karşı karşıya; ekonomik ve siyasi hedeflere ulaşmamız açısından olduğu kadar, yüzyıllardır değişik inanç ve mezhepleri barındıran ülkemizde gerçek anlamda barış ve kardeşliğin tesis edilmesi, her inanç ve mezhepten insanları kucaklayacak bir laiklik ilkesinin anayasada yer almasına bağlıdır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016