Türk futbolunun Kardak krizi

Cem TOP
Cem TOP SPOR ANALİZ cem.top@dunya.com

Yakın tarihimize damga vurmuş olaylardan biridir Kardak krizi. Üzerinde ot bitmeyen bu kayalıklar için 1996'da Yunanistan ile savaşın eşiğine kadar geldiğimiz günler, dün gibi hatırımızda. Bugün hâlâ olayı ve söz konusu kayalıkları "değmez" kelimesiyle niteleyenler olduğu gibi iki egemen ülkenin güç gösterisi ya da bilek güreşi şeklinde açıklayanlar da oldukça fazla.

Bir adım geri atmanın yenilmek sayılacağı bu sinir harbinin futbolumuzdaki benzeri geçtiğimiz 10 gün boyunca Fenerbahçe ile Beşiktaş arasında yaşandı. Yanlış anlaşılmalara sebebiyet vereceğinden yazı boyunca takımlarla ülkeleri eşleştirmekten uzak duracağım ama olayın etkili şekilde anlatılma yollarından birisi de bu benzeşim galiba. Hatırlanacağı gibi krizin çatışmaya dönmek üzere olduğu o en kritik anda dünyaya yön veren güçlerin devreye girmesiyle durum kriz öncesi haline döndürülebilmişti. Geride kalan 10 günde tozu dumana katan "Mehmet Topuz" krizinde ise bu fırsat yakalanamadı. Sanıyorum Mehmet Topuz'un Kayserispor'a dönmesi tıpkı Kardak'ta olduğu gibi kriz öncesi duruma dönülmesi anlamına gelecekti ancak Fenerbahçe Topuz'a imza attırarak rakibinin bileğini yalnızca bükmek değil belki de kırmak istedi. İşin doğrusu, Aziz Yıldırım'ın gecenin bir yarısı özel uçağa atlayıp beraberindekilerle birlikte kayalıklara çıkan komando edasında Kayseri'ye operasyon düzenlemesini Fenerbahçe futbol takımının yararına olduğu için değil Fenerbahçe kulübünün kamuoyu nezdindeki prestijini korumak adına yaptığına inanıyorum. Öyle ya Mehmet Topuz Fenerbahçe'nin 2009-2010 planlarında vazgeçilmez bir unsur olsa Aziz Yıldırım 10 gün önce Mehmet Topuz'u "Ne diye durmadan beni arattırıyorsun?" cümlesiyle azarlamaz futbolcunun gönlünü kazanarak bu işi çok daha önce bitirebilirdi. Ne zaman ki iki camia karşı karşıya geldi işte o zaman Mehmet Topuz da simgesel bir öneme sahip oldu ve vazgeçilmez hale geldi. Kimseler ve özellikle de etikçiler kusuruma bakmasın, Beşiktaş kulübü başkanı Yıldırım Demirören bir hafta yanında oturttuğu Mehmet Topuz'a gereği halinde her şeyi göze alıp imza attırabilmeliydi. Alınacak cezaların Beşiktaş'ı şu anki durumdan daha fazla yaralayacağını kim iddia edebilir? Ya da Fenerbahçe'nin 7,5 milyon Euro, Gökhan Emreciksin artı futbolcuya ödenecek meblağla birlikte yaklaşık 16 milyon Euro'yu sarf etmesi neyin bedeli sayılmalı? Bu sadece futbolcunun değeri midir yoksa bu rakamın büyük kısmı güç mücadelesindeki üstünlüğe mi ayrılmalı? Teşbihte hata olmaz. Eğer Yunanistan Kardak kayalıklarına 96'da bayrağını dikse ve o gün bugün dalgalandırsaydı neler hissederdiniz? Emin olun Beşiktaşlılar bu transfer yenilgisi yüzünden benzer şeyler hissediyorlar.

Elbette meselenin bir de Mehmet Topuz boyutu var. Genç futbolcunun "Doğuştan Beşiktaşlıyım, Fenerbahçe'de oynamam" demeçlerini verirken bilmediği gerçek, Beşiktaş taraftarının kulübe ve değerlerine sahip çıkan futbolcularla bağ kurmaya ne denli yatkın oluşuydu. Hemen her platformda geri bırakıldıklarına inanan Beşiktaşlılar, içten ya da değil Beşiktaş'a sempatisi olduğunu belirten herkesi bağırlarına basıyorlar. Mehmet Topuz'a da inanmak istediler ama o Antalya'dan ayrıldıktan sonra 24 saat bile önceki durumunu koru(ya)madı. Beşiktaşlıların buradan alabilecekleri en net ders ise, endüstriyel futbol sayesinde dolu/boş tüm söylemlerin içinin parayla doldurulabileceği gerçeği. Şimdi Mehmet belki "O sözleri baskı altında söyledim" diyecek ama ben dâhil ona kimseler inanmayacak.

Dedik ya kriz öncesi duruma dönülebilse acaba daha hayırlı mı olurdu diye, bunun zaten mümkün olmadığını Kayseri'de gerçekleşen Mehmet Topuz - Kayserispor zirvesinden sonra anladık. Çünkü gelen haberlerden öğrendik ki, Mehmet Topuz ile Kayserispor yönetimi arasında gerçekleşmesi beklenen zirveye neredeyse Kayseri'nin tüm askeri ve mülki erkânı katılmış. Ayrıca iktidar partisi milletvekilleriyle birlikte Kayseri'nin "problem çözen ağır abileri" de masadaki yerlerini almışlar. Krizin hararetli anlarında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün devreye girmesini bekleyenler doğaldır ki yanıldılar. Çünkü Cumhurbaşkanı konumu gereği meseleye taraf ya da hakem olmamalıydı. Tabi milletvekillerinden de benzer bir davranış tarzı beklenirdi ancak onların tavrı Fenerbahçe - Kayserispor ikilisinden yana oldu. Zaten masada tek "Beşiktaş" lafı eden de Mehmet Topuz'du.

Değinmeden geçemeyeceğimiz bir başka konu da Şahin Ulu'nun ortaya attığı ama nedense belgelere bir göz atıldıktan sonra herkesin sus pus olduğu tescil meselesi. Bu olaylı transfer öyküsünde tüm hamleler Mehmet Topuz'un Kayserispor'un sözleşmeli futbolcusu olduğu kabulü üzerinden yürütüldüğüne göre ya yetkili merciler iddiayı gayriciddî buldular ya da kamuoyuna çaktırmadan "kulaktan kulağa" oynadılar. Acaba diyorum mevcut evraklar yurt dışında bir spor mahkemesinin incelemesine sunulsa ne karar çıkardı? Bugün "Yok öyle bir şey" deyip kulakları üzerine yatanlar o zaman diken üstünde hoplarlar mıydı? Mehmet Topuz çoktan bitmiş bir meseledir farkındayım ancak talimatlara aykırılık söz konusu ise mevcut pürüzlerin Futbol Federasyonu tarafından en kısa zamanda giderilmesi gerekir. Aksi takdirde kısa ya da uzun vadede tescil konusunun yeniden açılmayacağını kim garanti edebilir?

Mehmet Topuz'un Fenerbahçe formasını üzerine geçirerek attığı imza Beşiktaş'ın bu güç mücadelesindeki yenilgisini en net şekilde belgelemiştir. Bu yenilginin faturası da muhakkak birileri tarafından ödenecektir. Hezeyan içinde transfer piyasasına saldırıp yaldızlı isimlere sarılacak Beşiktaş Başkanı'nın hatalarına yeni hatalar eklemesi beklenebilir. Zaten Mustafa Denizli'nin tatile çıkıp ortadan kaybolmasıyla birlikte fiyaskoların yeniden başladığını görmek için de gündemi takip etmek yeterlidir. Tüm bu yaşananlardan sonra Yıldırım Demirören ve ekibinin Beşiktaş'ın tepesinde daha fazla dikiş tutturabileceklerini hiç sanmıyorum. Fenerbahçe ise Mehmet Topuz meselesine harcadığı mesainin çok daha fazlasını Aragones ve Josico için harcamak zorunda kalabilir.

Hey gidi Owen!

İngilizlerin yıldız golcüsü Owen bugünlerde değişik bir metotla kendisine kulüp arıyor. Michael Owen'ın menajerliğini yapan Wasserman şirketi, golcü oyuncuyu anlatan bir broşür hazırlayarak transferini kolaylaştırmaya çalışıyor. İngiltere'den gelen haberlere göre, tecrübeli oyuncunun kariyerini ve yeteneklerini anlatan bir broşür hazırlandı ve bu broşür bazı Premier Lig takımlarına çoktan gönderildi. News Of The World'de yer alan haberde hazırlanan broşürlere rağmen golcü oyuncuya teklif gelmediği de açıklandı. Broşürün Everton, Aston Villa, Portsmouth gibi kulüplere gönderildiği sanılıyor.

Konuyla ilgili konuşan ve Owen'ın menajerliğini yapan Wasserman Medya Grup'tan Sam Rush, "Müşterilerimizin genel özellikleri hakkında bilgilendirici görsel ve yazılı dokümanlar hazırlıyoruz. Bu uygulamayı daha önce de yaptık. Yurt dışından Owen için birçok teklif var. Ama kendisi İngiltere'nin dışına çıkmak istemiyor" açıklamasını yapıyor. Hazırlanan broşürün Owen'ın gitmek isteyeceği kulüplere gönderildiğini belirten Rush, "Bu hafta tamamladığımız broşürleri, Owen'ın da istediği yerlere gönderdik. Oyuncunun sağlık durumuyla ilgili raporların da bulunduğu belgenin, transfer konusunda bize yardımcı olacağına inanıyoruz" şeklinde konuşuyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Derbi kadar zor 03 Mart 2016
Düğüm çözülecek mi? 25 Şubat 2016
Skandalın daniskası 23 Şubat 2016
Maçın şifresi: Savunma 18 Şubat 2016
Öp Quaresma’nın elini 16 Şubat 2016
Taktik savaşı 11 Şubat 2016
Maça geç kaldılar 09 Şubat 2016
Ciddiyet şart 02 Şubat 2016