Türk futbolunda parasal büyüme, kulüpleri felakete sürükledi!

Tuğrul AKŞAR
Tuğrul AKŞAR EKO-SPOR [email protected]

1478-002.jpg

 

Bu hafta sonu Süper Lig 57.kez perdesini açacak. Tam da bu santra vuruşu öncesi 12 Ağustos 2014’te Anadolu Ajansı Kamuyu Aydınlatma Platfomu'ndan (KAP) derleyip ajanslara servis ettiği bir haber yorum yayınladı. Bu habere göre, Borsa İstanbul'da işlem gören Üç Büyük kulübün Futbol A.Ş.'lerinin, ciddi zararda oldukları ve aşırı borçlanma nedeniyle de hızla felakete sürüklendikleri ifade ediliyordu.

Zararlar 400 milyon lirayı aştı!

Habere konu Mayıs 2014 tarihli Futbol A.Ş.’lerin finansallara göre, kulüplerin son yıllarda gelirleri artarken, aşırı borçlanmanın etkisiyle faiz, kur farkı gibi giderleri de çığ gibi büyüdü. Buna ilaveten, yanlış transferler ve kontrol altına alınamayan harcamaların da giderek artması, kulüplerin yıllık zararlarını 400 milyon liranın üzerine taşıdı. Sonuçta da, söz konusu kulüplerin özkaynakları 620 milyon TL negatife döndü.

Söz konusu habere göre, bu yılın mayıs ayında Beşiktaş Futbol Yatırımları A.Ş.’nin zararı bir önceki yıla göre yüzde 111 artarak, yıllık 143 milyon 902 bin 222 liraya ulaştı. Bu zararlar toplamı Beşiktaş’ı üç büyükler arasında en fazla zarar eden kulüp şirketi konumuna getirdi.

Kur farkları ilave maliyet getirdi

Kulüpleri en çok zorlayan finansal borçlar toplamı 817 milyon liraya ulaşırken, kulüpleri sıkıntıya sokan bir başka önemli etmen de, teknik adam ve futbolcularla yabancı para üzerinden yapılan sözleşmeler ve bu sözleşmelerden doğan kur farkları oldu…Bu dönemde kurların yukarı yönlü hareketleri, kulüpleri 69 milyon TL daha ilave maliyete katlanmak zorunda bıraktı.

Diğer yandan kulüplerin kadro maliyetleri de her sene astronomik bir artış kaydetti. Geçen sezon Galatasaray, futbolcu ve teknik adamlara 246 milyon öderken, Fenerbahçe 196 milyon, Beşiktaş ise 131 milyon ödemek durumunda kaldı.

Anadolu Ajansı sadece üç büyük kulübü baz alan bir haber yorum yaptı. Oysa, Türk futbolunda Süper Lig ekiplerinin toplamına bakmak gerekiyor. Borsaya kote kulüplerin KAP’a gönderdikleri finansal tablolarından, diğer kulüplerin de edinebildiğimiz kadarıyla yıllık genel kurullarına sundukları faaliyet raporlarından derlediğimiz finansal göstergelere göre Türk Futbolunun finansal röntgenini çekmeye çalıştık.

            9999-001.jpg

Türk futbolunun finansal röntgeni

Süper Lig ekiplerinin yıllık gelirleri toplamı 1,9 milyar TL’ye (685 milyon euroya) ulaşıyor. Bu gelirin yüzde 44’ü, yani 833 milyon TL’lik kısmı (yaklaşık 300 milyon euro) dört büyük kulüp tarafından paylaşılıyor.

Kulüplerin toplam zararları 625 milyon TL’ye ulaşırken, bu zararın 437 milyon TL’lik bölümü Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor’a ait.

Süper Lig ekiplerinin özkaynak açıkları 772 milyon TL iken, bu özkaynak açıklarının yüzde 87’sini oluşturan 675 milyon TL’lik kısmı dört büyük kulüpten geliyor.
Kulüplerin toplam varlıkları 1,680 milyon TL’ye ulaşırken, bunun yüzde 82’lik bölümü (1.380 milyon TL) dört büyük kulübe ait.

Süper Lig kulüplerinin toplam yükümlülükleri 2,5 milyar TL’ye yaklaşırken, yükümlülüklerin yüzde seksenini oluşturan Avrupa ve Dünya Kupası elemelerini ıskalamamız, bizi sportif performansta serbest düşüşe mahkum etmiştir. Bunun sonucunda Türk Milli Takımı'nın FIFA sıralaması 2013’te 43., 2014'te de 45.sıraya kadar gerilemiştir. 2 milyar TL’lik bölümü Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor’dan geliyor.

Türk futbol kulüplerinin mevcut varlıkları, var olan borçlarını karşılamakta yetersiz kaldığı için Süper Lig net borçlu bir lig durumunda. Buna göre dört büyük kulübün net varlıkları eksi 677 milyon TL’ye ulaşırken, Süper Lig ’in toplam net varlıkları eksi 820 milyon TL civarında. Süper Lig ekiplerinin finansal ve ticari borçları toplamı 1,6 milyar TL’ye ulaşırken, bu borçların yüzde 86’lık kısmı, yani 1 milyar 386 milyon TL’lik bölümü dört büyük kulübe ait görünüyor.

Futbol kulüplerimizin genellikle kısa vadeli borçlandıklarını gözlemliyoruz. Buna göre, Süper Lig ekiplerinin kısa vadeli borçlarının, toplam borçlar içindeki oranı yüzde 92’ye ulaşırken, dört büyük kulüpte bu oran yüzde 74,3.

Yasal yükümlülükler dahil tüm Süper Lig ekiplerinin kısa vadeli tüm yükümlülükleri, toplam yükümlülüklerinin 75’ini oluştururken, dört büyük kulüpte bu oran yüzde 62 civarında.

Futbolumuz bu duruma nasıl geldi?

1990’lardan sonra giderek parasallaşıp ticarileşen ve bunun sonucunda da endüstriyel bir karaktere bürünen futbol doğal olarak, Türk futbolunda da yapısal dönüşümlere yol açtı.

Bu değişim, bir yandan Türk takımlarının parasal gelirlerini aritmetik olarak artırırken, diğer taraftan da takımlarının başta transfer harcamaları ve takım maliyetleri olmak üzere çoğu maliyet ve gider kalemlerini kontrolsüz bir şekilde geometrik olarak artırdı. Bu olumsuzluk ise Türk futbolunun finansal yapısının zayıflamasına yol açtı.

Finansal ve iktisadi gelişim Türk futbolunda üç önemli açığa neden oldu

Yukarıda dile getirdiğimiz olumsuzluk, Türk futbolunda önemli darboğazlar yaratırken, üç önemli açığın da oluşmasına neden oldu. Bu dönemde, 1. Kulüplerin dönen varlıkları, kısa vadeli borçlarını karşılamakta yetersiz kaldığı için kulüpler işletme sermayesi açığı,

2. Kulüpler faaliyetlerinin finansmanında kullandıkları öz kaynaklar içinde yer alan şişirilmiş Değ.Artış Fonu(Mad.Dur.Varlık ve Bonservis değerleme) bedelleri çıkartıldığında, özkaynak açığı,

3. Kulüplerin mevcut hazır değerleri içinde yer alan nakit ve benzeri likit değerleri dikkate alındığında ise, bu dönen varlıkların toplam değerinin kısa vadeli borçları karşılamakta yetersiz kalması nedeniyle kulüplerin likidite açığı vermeye başladıklarını görüyoruz.

Bu finansal olumsuzluklar süreç içinde kulüplerin toplam varlıklarının, yükümlülüklerini karşılayamaz duruma gelmelerine neden oldu. Yani, Türk futbol kulüpleri net borçlu bir yapıya büründü. Bugünkü yapıda, Süper Lig ekiplerinin tüm varlıkları, yasal yükümlülükler dahil tüm yükümlülük ve borçlarını karşılamakta yetersiz kaldığı için net varlıkları eksiye döndü. Bu durumu aşağıdaki tablodan da net olarak görmekteyiz.

Süper Lig borçlar gelirlerden daha hızlı büyüdü!

2000-14 yılları arasında Süper Lig kulüplerinin toplam gelirleri %356,5 artarak 1.9 milyar TL’ye ulaşmasına karşın, toplam yükümlülük ve borçlarının ise %693,7 büyüyerek 2.5 milyar TL’ye ulaştığı; yine aynı dönemde 43 milyon TL olan özkaynak toplamının 2014’te 675 milyon TL negatif özkaynağa döndüğü, 2000’de 11 milyon TL olan konsolide karın da 2014’te 437 milyon zarara dönüştüğü görülüyor.

Parasal gelirimiz artıyor, sportif performansımız Düşüyor!

Yukarıda dile getirdiğimiz sorunlar ve darboğazlar Türk futbolunun sportif performansını olumsuz etkiliyor. Bir yandan parasal gelirlerimiz artarken, diğer taraftan sportif performansımız düşüyor.
Genel olarak diyebiliriz ki, Türk futbolu sahip olduğu kaynakları etkin ve verimli bir şekilde kullanamamıştır. İktisadi yaşamda gelir artışı, bireyin ve toplumun refah düzeyi yükselmesine karşın, futbolumuzda ne yazık ki, parasal gelir artışı, sportif refah düzeyimizi (Sportif başarıyı) yükseltememiştir.

Bu genel durum klasik futbol ekonomisinin en önemli paradokslarından birisini oluşturuyor. Doç.Dr.Kutlu Merih’in Futbol Ekonomisine armağan ettiği “Gelirler arttıkça, karlar düşer” paradoksunun burada çalıştığını net olarak gözlemleyebiliyoruz. Bu paradoksun temel sebebini ise, Türk futbol yapılanmasının gerek kulüpler, gerekse futbol otoritesi bazında endüstriyel gelişime uygun kendisini örgütleyememesi oluşturuyor.

SPORTİF PERFORMANSIMIZ DÜŞÜŞTE!

Türk futbolu 2000 ile 2013 arasında toplam gelirlerini yaklaşık 3.5 kat artırabilme başarısı gösterirken, aynı performansı ne yazık ki, sportif performansta yakalayamamıştır.

2000 yılında Türk futbolunun FIFA sıralamasında yeri 30. sıra iken, 2001 yılında, 2002 Dünya Kupası’na katılmak için ortaya koyduğumuz sıra dışı performans, bizi yedi sıra yükselterek 23.sıraya taşımıştır. 2002 Dünya Kupası’nda gösterdiğimiz bu sıra dışı başarı, hemen arkasından FIFA konfederasyon kupasında ortaya konulan performans bizi 8.sıraya çıkartmıştır.

Euro 2008’de Türk Milli takımının ortaya koyduğu olağanüstü performans onu yeniden 11 sıraya kadar taşımış, ama daha sonraki yıllarda Avrupa ve Dünya Kupası elemelerini ıskalamamız, bizi sportif performansta serbest düşüşe mahkum etmiştir. Bunun sonucunda Türk Milli takımının FIFA sıralaması 2013’te 43., 2014'te de 45.sıraya kadar gerilemiştir.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar