Türk bankacılık sisteminin yüzde 40'ı yabancıların elinde

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Küresel krizle birlikte yurtiçinde gözler, Türk bankacılık sistemindeki yabancı sermayeli bankalara çevrildi. 2001 krizinden alınan dersle Türk bankacılık sisteminin genel anlamda geçmişle kıyaslanmayacak kadar sağlam bir duruma getirildiği su götürmez bir gerçek. Ama, bu kez farklı bir kaygı var. Artık yerli sermayeli bankalardan değil de, yabancılara ait ya da yabancı sermaye payı bulunan bankalardan çekinir olduk. Şimdi, dışarıda zor duruma düşecek bankaların Türkiye uzantılarında da aynı sorunlar yaşanırsa ya da bu bankaların Türkiye'de sahip olduğu bankalarda da benzer darboğazlar ortaya çıkarsa, diye kaygılanıyoruz. Bu durum, yerli sermayeli bankalarımızın zor duruma düşmesinden daha az kötü bir durum kuşkusuz. Hiç olmazsa, sorunun kaynağı biz değiliz, bizim içeride yarattığımız sorunlar değil. Ama, sorun dışarıdan kaynaklanıyor olsa da, suya atılan taş örneğindeki gibi sıkıntı bizi de içine almaya başlarsa, ki başlaması olasılığı az da olsa var, kaygı duymak ve ona göre şimdiden önlem almak durumundayız. En azından dikkatlerimizi sıkıntıya düşme olasılığı bulunan bankalara çevirme zorunluluğumuz var. Nitekim bunun yapıldığını da görüyoruz.   

Daha önce de yazdık. Yurtdışındaki A bankası, Türkiye'deki uzantısından ya da Türkiye'de kurulu ve sahibi olduğu B bankasından kaynak aktarmasını isterse, bu bizi nasıl etkiler? Elbette dışarıya para aktarmanın belli kuralları var, ama eskiye göre daha fazlalaşacak bir aktarım, içerideki dengeleri bozabilir. Aktarılacak paranın miktarının Türkiye ekonomisi için sarsıcı olması pek söz konusu değil. Ancak, böyle bir yönelmenin yaratacağı psikolojik etki çok daha önemli olur.

İşte bu olasılık, gözden uzak tutulmuyor. Nitekim Başbakan Erdoğan da geçen hafta sonu yapılan YTL'den TL'ye geçişle ilgili toplantıda sorular üzerine bu konuda BDDK'nın gereken özeni gösterdiğini ve zor durumda olduklarına ilişkin iddialar bulunan bankaların yakından izlenmekte olduğunu vurguladı.

Peki, Türkiye'deki yabancı bankaların içine düşebilecekleri bir sıkıntı, Türk bankacılık sistemini ne kadar etkiler? Bu sorunun yanıtı da büyük ölçüde yabancıların payında yatıyor.

Yabancı payı yüzde 40

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, mart sonu itibariyle Türkiye'de mevduat, yatırım ve katılım bankaları olarak toplam elli banka faaliyet gösteriyor. Bu bankaların sermayesinin yüzde 40'ı yabancıların elinde bulunuyor. Yabancılar, doğrudan pay olarak sistemin yüzde 26'sına sahip. Borsa'daki yüzde 14'le birlikte, toplam pay yüzde 40'a ulaşıyor. Yüzde 26'lık doğrudan pay, bankanın aktif büyüklüğünün, bankacılık sisteminin aktif büyüklüğüyle kıyaslanması yoluyla bulunuyor.

Elli bankanın sekizi kamu, on yedisi özel, yirmi beşi ise yabancı mevduat bankası. Yabancı bankaların on beşinde yabancı sermaye payı yüzde 100 düzeyinde.

Mart sonu itibariyle elli bankanın yurtiçinde 8 bin 782, yurtdışında ise 52 şubesi bulunuyor. On-line sistemine dahil şube sayısı 8 bin 722. Bankacılık sistemi, 20 bin 722 ATM cihazına sahip.

Elli bankada 177 bin 758'i yurtiçinde, 554'ü yurtdışında olmak üzere 178 bin 312 personel çalışıyor. Yurtiçindeki personel istihdamının 84 bin 649'u özel, 47 bin 539'u yabancı, 45 bin 570'i ise kamu bankalarında.

Bankalar sağlam, ama ya reel sektör

Türk bankacılık sistemi, yabancı sermayeli bankalarda ortaya çıkması olası sorunlar dışında sağlam. Elbette, yabancı sermayeli tüm bankalar için de bir sıkıntıdan söz etmek haksızlık olur. Asıl sorun, küresel krizin daha da derinleşmesiyle daralacak dünya piyasaları ve buna bağlı olarak reel sektörde yaşanabilecek sorunlar. Finans kesimindeki sıkıntıların, reel sektöre henüz yansımadığı konusunda herkes görüş birliği içinde. Bu sıkıntı, hiç kuşku yok, bizim reel sektörü de etkileyecek.

İlk etki kendini, eskisi kadar ucuz ve kolay dış kaynak bulamamak biçiminde gösterecek. İkinci etki, ihracatta yaşanabilecek sıkıntılarla ortaya çıkacak. Bütün bunlar, döviz temininde daha sıkıntılı bir sürecin içine girilmesi anlamına gelecek. İç piyasanın daralmasıyla üretimde de daralma görülmesi kaçınılmaz olacak. 

Reel sektörün içine düşebileceği sıkıntıların boyutu, bu sıkıntılardan Türk bankalarının ne ölçüde etkileneceğini de gösterecek. Reel sektörün sıkıntısı çok artarsa, bu durum bir ölçüde Türk bankalarına da yansıyabilecek.

Ancak, reel sektör ne ölçüde darboğaza girer, bu durum bankalara ne ölçüde yansır; bunu kestirmek mümkün değil. Sıkıntılı bir sürece girildiği kesin olmaya kesin, ama ekonominin ateşi 37 derecede kalacak mı, yoksa 39'a, 40'a çıkacak mı, bunu kimsenin bilme şansı yok.

Bankacılık Sistemine İlişkin Özet Bilgi (Mart 2008 itibariyle)

    TOPLAM Kamu Özel Yabancı

Banka Sayısı 50 8 17 25

Yurtiçi Şube Sayısı 8.782 2.371 4.129 2.282

Yurtdışı Şube Sayısı 52 15 23 14

On-line Sistemine Dahil Şube Sayısı 8.722 2.352 4.144 2.226

ATM Sayısı 20.722 5.280 11.239 4.203

Yurtiçi Personel Sayısı 177.758 45.570 84.649 47.539

Yurtdışı Personel Sayısı 554 154 301 99

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar