Turizmde sorunun kökleri başka yerlerde…

Nevzat SAYGILIOĞLU
Nevzat SAYGILIOĞLU EKO ANKARA [email protected]

Bugünler Türkiye hem zor günler geçiriyor ve hem de ilk ve farklı şeyler yaşıyor.

Zor günler geçiriyor. Zira terör belası ülkenin dört bir yanını kasıp kavuruyor. Ülkenin her bölgesinden şehit haberleri geliyor. Doğu ve Güney Doğu bölgeleri başta olmak üzere, terör hemen her yerde boy gösteriyor. Ne yazık ki yazılı ve görsel medyamız da terörün değirmenine su taşımakla meşgul. Bu kadar amatörce ve çarpıtarak ortaya konulan haberler, iç ve dış dünyada olduğundan daha fazla etki yaratıyor. Oysa bu görsellerin ve haberlerin daha küçük ve iç sayfalarda verilmesi gibi yöntemler ve P/R yapma teknikleri üzerinde hiç durulmuyor. ABD’de 11 Eylül 2011’de New York’ta ikiz kulelere yapılan ve binlerce kişinin öldüğü saldırıda cenaze görüntülerini hatırlayan veya amatörce haberlere rastlayan var mıydı? Her neyse…

Bir yandan da Türkiye ilk ve farklı şeylerle karşı karşıya. Siyasetten bahsediyoruz. Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir seçim hükümeti kuruluyor. Seçimlerin adı üzerinde bile anlaşılmış değil. Kimileri yeniden seçim, tekrar seçim derken özünde bunun bir erken seçim olduğunu kimse dillendiremiyor. Zira; AK Parti’de daha 3 ay önce üçüncü dönemi bitenlerin durumu ile 3 ayda üçüncü dönemi tamamlanacak olanların durumu meçhul. Galiba bu çözümü 12 Eylül’deki AK Parti olağan genel kurulunda ortaya koyacaklar. Aynı şekilde daha önce hakim huzurunda ön seçim yapan CHP’nin durumu karışık. Onlar da PM kararıyla Genel Başkan kontenjanını yüzde 100’e çekecekler. 

Türkiye’nin görünür sorunlarının dışında aslında sektörel sorunları var. Gerçekten de asıl kalıcı ve sıkıntılı olan sorunlar bunlar.

Turizm sektörü sıkıntılı sektörlerden birisi. 

Aslında turizm sektörü, adeta Türkiye’nin bir bacasız sanayisi. Turizm açısından Türkiye bir cennet. Turizmin her türlüsü bu ülkede. Deniz, yat, kış, inanç, kültür, tarih, koferans, sağlık turizmi diye adlandırılan turizmin tüm çeşitleri Türkiye’de.

Geçmişte Turizm Bakanlığı Müsteşarlığı yapmış birisi olarak sektörü şöyle tanımlamaya çalışırdım. Türkiye, turizmde adeta bir “büyük mağaza” gibi. Gerçekten bir büyük mağazada binlerce mal çeşidi vardır. Ancak; mağaza yönetimi bu malların bir kısmı ustaca öne çıkararak farkındalık yaratır ve reklamını yapmış olur. Örneğin; satmak istediği ürünü, mağazanın girişine koyar, mağazanın orta veya boş yerlerinde sergiler, afiş ve tabelalarla ürüne yönelmeyi sağlar, hatta anonslarla ürünün fiyat cazibesini ortaya koyar. 

Böylece binlerce ürünün olduğu koca mağazada istediği ürünü öne çıkarır ve satar. Türk turizmi de böyle bir şey. İstediğiniz ürünü, istediğiniz dönemde ve en uygun araçlarla pazarlanabilir bir ürün. 

Turizm deyince akla gelenler farklı. 

Oysa turizm bir puzzle gibi birbirine bağlı parçalardan oluşuyor. Her şeyden önce altyapı sorunlarının halledilmiş olması gerekir. Bodrum’da, Antalya’da, Dalaman’da uçakların ineceği havaalanı olmasa o bölgenin denizi satılabilir mi? İstanbul’un birden fazla havaalanı olmasa kültür, tarih ve konferans turizmi gelişir mi? Aynı şekilde turizm beldesine ulaşan yol olmazsa oraya yerli ve yabancı turist gider mi? 

Demek ki öncelikle alt yapı gerekiyor.

Bunun da ötesinde turizmin bütün alt segmentlerinin birbirini tamamlaması lazım. Otel olmadan turizm olmaz. Ancak; otele ulaştıran uçak, gemi, tren de olmazsa yine turizm olmaz. Ayrıca turisti bilgilendiren, uyaran ve ona her türlü hizmeti veren tur operatörü ve acente olmadan da bir şey olmaz. Gidilen yerde rehber de olmadan yine turizm olmaz.

Dolayısıyla turizmin alt segmenlerinin biri birinden daha az önemli değil. Turizmi sadece konaklama veya otel, pansiyon gibi algılamamalıyız. Ancak; Türkiye’de bu algı ne yazık ki yok veya çok yetersiz. İşte size turizmin gerçek sorunlarının kökleştiği noktalardan birisi… Bir başka önemli sorun da Türkiye’de turizm sektörünün tüm sorunlarına ve konularına hakim merkezi ve yerel düzeyde kamu otoritesinin olmaması. 

Daha da önemlisi sektörün kendi içinde sağlıklı örgüt yapısına sahip olmaması. Türkiye’de özellikle turizm sektöründe akıl almaz bir sivil toplum örgütü enflasyonu var. Bunların içerisinde sadece acentelerin üst yapısı olarak mesleki örgüt niteliğinde TURSAB var. Onun dışında akla gelen TYD, BETUYAB, TUROB, AKTOB, TUROFED, ETİK, GTD, TTİD gibi onlarca ve yerel düzeyde belki yüzlerce dernek veya vakıf şeklinde sivil toplum kuruluşu var. Bunların hangisi derde derman diye sorarsanız cevabımız hiç birisi olur. Kimileri kendilerine post peşinde, kimileri kendi işlerini halletme çabasında. Sonuç itibariyle etkinsiz bir yapı>!...

Elbette turizmin sorunlarının kökleri sadece bunlardan ibaret değil. 

Turizmin plansal, yerel, merkezi, finansal, mental, yönetsel başka sorunları da var. Dolayısıyla Türkiye için önem taşıyan bu sektöre ciddi bir şekilde bakılmadıkça görünür başarılarla veya konjonktürel sıkıntılarla yol almaya çabalar dururuz. 
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar