Turizmde Rusya’ya alternatif: Çin
Türkiye için “turizm” çok önemli. Turizm, adeta bir istihdam deposu. Üstelik kalifiye eleman ihtiyacı daha az olan ve çok kısa zamanda eğitilebilen bir personel profili söz konusu. Yani hem çok sayıda personel istihdam edilebiliyor ve hem de çok kısa eğitimlerle her kademe personel kazanılabiliyor turizm sektöründe. Öte yandan turizm ciddi bir döviz girdisinin olduğu sektör. Kişi başına 800 doların üstünde geliri ile yılda sektöre gelen döviz miktarı 28-30 milyar dolar civarında. Aynı şekilde iç piyasada gıda, giyim, halı, tekstil, konut gibi sektörlerde de turizmin ciddi canlılık yarattığı ortada.
Bütün zorluklarına rağmen 2015 yılını da 36 milyonu aşan turist sayısıyla kapatan bir sektör. Bu sıkıntılar içerisinde Rusya faktörü nasıl değerlendirilebilir? Rusya’sız bir turizm nasıl olabilir? Rusya bizim için gerçekten bir tehdit mi? Bu tehditten fırsat doğabilir mi ya da bu tehdit fırsata çevrilebilir mi?...
Bu sorular daha da artırılabilir.
Biz önce Rusya’nın bizim turizmimizdeki yerine bakalım. Sonra da alternatif üzerinde duralım.
Rusya’nın Türk Turizmindeki yeri…
Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre Türkiye’ye gelen toplam turist sayıları ve Rus turistlerin sayıları aşağıda özetlenmiş durumda:
2010 yılında 3 milyon sınırını aşan Rus turist sayısı 2011 yılında yaklaşık 3.5 ve 2012 yılında da 3.6 milyon kişiye ulaşmış.
Türkiye’ye gelen turist sayısı içerisinde Ruslar yıllardan beri ikincilik konumunu korumuş. Rusya, Almanya’nın arkasında ve İngiltere’nin önünde yer almış.
Rus turistler Türkiye’ye özellikle mayıs-eylül döneminde gelmeyi tercih etmiş.
Rusların Türkiye’deki birinci tercihi çok ağırlıklı olarak hep Antalya olmuş.
Rusya’dan gelen turist sayıları özellikle 2014 yılının Ağustos ayından itibaren düşüşe geçmiş. 2015 yılında düşüş devam etmiş ve bir önceki yıla göre Rus turist sayısı neredeyse yüzde 20 azalmış. 2016 tümüyle kapalı gibi. Bunun nedenleri şunlar… Ağustos 2014 ayından itibaren Rusya Federasyonunda irili ufaklı 20’nin üzerinde tur operatörü veya acentenin batmış olması.
Eylül ayından itibaren Rusya Federasyonu’na uygulanan yaptırımlarda artış.
Petrol fiyatlarının ciddi bir biçimde düşmeye devam ediyor olması. İşsizlik oranının ciddi bir şekilde yükselmesi.
Ruble’de ciddi develüasyon yaşanması ve ekonominin ciddi biçimde bozulması.
Birkaç ay önce yaşanan uçak düşürme krizi. Hepsinin ötesinde de Suriye politikası konusunda karşı karşıya gelme.
Yakın bir gelecek itibariyle Rusya ile ilişkilerin düzelmesini beklemek hayal. Aksine bu süreçte durumun daha da çetrefilli hale gelmemesini ümit etmek veya temenni etmek lazım.
Rusya tehdidinden Çin fırsatına…
Çin, dünyanın büyüme rakamlarını etkileyen ve hatta yön veren bir ülke. Son çeyrek yüzyıldan beri Çin’de yaşanan hızlı büyümenin son bir iki yılda 1-2 puan düşmesinin yarattığı belirsizlik ortada. Çin halkı zenginleşiyor, artık tüketiyor. Ayrıca seyahat ihtiyacı duyuyor. Çok büyük şehirler ve ciddi varlıklı insanlar artık seyahat ediyor. Çin yönetimi her yıl itibariyle yurt dışına gidecek kendi vatandaşları için destinasyon belirliyor. Çinliler bu noktalara gidiyor. Düşünün bir kere Çin’de 1.5 milyarı aşan bir nüfus var. Bu kadar nüfusun sadece yüzde 1’i bile 1.5 milyon Çinli turist demek.
Turist, uzak ülkelere gittiği zaman en az 2 hafta gezmek ve en az 2 ülke görmek ister. Şimdi hemen düşünelim. Bizim ülkemiz ile birlikte Yunanistan neden ortak destinasyon olmasın?... Zira Yunanistan ekonomisinin de zorda olduğunu biliyoruz.
Ege’nin iki kıyısını neden Çinlilere tanıtmayalım? Hatta kültür ve tarih turizmini her iki ülke için de neden Çin’e açmayalım?
Sonuç olarak; Rusya krizini bir sorun merkezi olmaktan çok, turizmde Çin fırsatını değerlendirmek gerekir.