Turizm

Dr. Hakan ÇINAR
Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI [email protected]

Yaz aylarına yavaş yavaş yaklaşıyoruz. Önümüzdeki günlerde yine turizmi tartışmaya, ülkemize yeterince turistin gelip gelmeyeceğini tartışmaya ve dövizin üzerindeki etkilerini konuşmaya başlayacağız. Dövizin üzerindeki etkileri deyince de bir durup düşünmek lazım; artık döviz üzerine daha fazla spekülasyon yapılamayacak kadar konu hepimiz açısından hassasiyet içeriyor. Bir yandan seçime hazırlanırken, bir yandan pek çok bilinmezi yaşadığımız bir ilk çeyreği ve bilhassa Mart ayını geride bırakıp Nisan ayına ayak bastığımız bu günlerde, acaba turizmi düşünmek devlet büyüklerimizin öncelikleri arasına girebiliyor mu, herhalde evet giriyordur demek biraz iyimser bir yaklaşım olur. Ancak emin olun ki, ülkemiz açısından son derece önemli bir konudur aslında turizm ve oradan sağlanılacak olan gelir.

Ülkemizin bir doğa harikası olduğunu hep söyler dururuz; ama bunu yeterince kullanamadığımız için de pek çok zaman hayıflanırız. Geçmiş 25 yıla bir göz attığımızda turizm alanında çok önemli yatırımlar gerçekleştirdiğimizi ve bunun da geri dönüşümlerini almaya başladığımızı kabul etmek gerekir. Geldiğimiz noktada ülkemiz, çok önemli turistik tesislere sahip bulunmakta ve beraberinde de her geçen gün daha fazla turistin de ilgisini çeker hale gelmeyi sürdürmekte. Türkiye'deki turizm sektörü yetkililerinin yaptığı tahminlere göre, turislerin yaptığı harcamalarla iç piyasayı önemli oranlarda canlandırdığı iddia edilmektedir ki, bu yadsınamaz bir gerçektir. Konuyla ilgili olarak hazırlanmış olan bir rapora göz attığımızda, turizmden elde edilen gelirin ortalama olarak yüzde 27'si turlara, yüzde 23'ü konaklama tesislerine, yüzde 10'u restoran-cafelere, yüzde 10'u giyim-ayakkabı firmalarına, yüzde 10'u hediyelik eşya, kuyumcu, halı-kilim firmalarına, geri kalanı da tütün, eğlence-kültür, oto kiralama gibi hizmetleri sağlayan kesimlere kaldığı belirtiliyor. Diğer yandan turizm konaklama tesislerinin hizmet girdilerinin yaklaşık yüzde 10-12'sini et ve ürünleri, yüzde 8'ini alkollü içecekler, yüzde 5'ini sebze meyve, yüzde 4'ünü temizlik malzemeleri, kalanını da karayolu taşımacılığı, sağlık, elektrik, perakende ticaret, süt ürünleri, şekerleme ve benzeri oluşturuyor. 
Turizm hacmindeki bu artışın sadece her yıl ortalama yirmibin kişiye daha yeni iş olanağı sağladığı düşünülmektedir. Türk turizminin göstermiş olduğu gelişmeye paralel, gelir açısından da tatmin edici düzeye gelmesi için yeniden yapılanmanın sürdürülmesi gerekmektedir. Türkiye'nin turizmdeki başarısı, uluslararası pazarlardaki rekabet gücüne bağlı olup, yeni pazarlara açılmak için pazarlama kesiminin desteklenmesi, uluslararası pazarlardaki gelişmeler izlenerek politika oluşturulması, turizmin 12 aya yayılması konusunda somut adımlar atılması, başta havaalanları olmak üzere altyapı sorunlarının çözümü için gerçekçi bir planlama yapılarak turizme 'öncelikli sektör' statüsü tanınması kaçınılmazdır. Son yıllarda bu doğrultuda pek çok iyileştirmenin olduğunu ve politikalar üretildiğini elbette göz ardı etmemek gerekiyor. Turizm sayesinde küçük ve orta ölçekli esnafın yanı sıra; tüm sektörlerin önemli ölçüde gelir sağladığı ve istihdam açısından da çok olumlu gelişmeler yarattığını unutmamak gerekir. Ümit ederim, 2015, Türkiye için verimli bir turizm yılı olarak hafızalara yerleşir. 
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar