Turizm sezonu başlamadan “tur operatörleri” sorunu çözülmeli!...
Öncelikle bir hakkı teslim ederek yazımıza başlayalım.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, uluslararası ilişkiler ve politikalar üzerinde uzman bir akademisyen olmakla beraber, özellikle reel kesime karşı çok duyarlı davranıyor. Örneğin; kendi ifadesiyle ilk olduğunu söylediği inşaat sektörü temsilcileriyle buluşması ve oradaki samimi konuşmaları bunu ortaya koyuyor. Diğer sektörlerle de görüşmelerini yaptığını ve yapacağını söylüyor.
Bu durum doğal olarak hükümetin yetkili ve sorumlu bakanları için önemli bir sinyal oluşturuyor. Umarım onlar da bu duyarlılığı algılıyorlardır.
Ağırlıklı olarak Başbakan’ın tavrını ortaya koyan reel sektöre yönelik iyileştirmelerden birisini, yine Başbakan 3 Şubat 2015 tarihli Parti Grup toplantısında dile getirdi.
Davutoğlu aynen şöyle söyledi:
“Önümüzdeki iki ay içinde seyahat acentelerinin organizasyonuyla bu ülkelerden Türkiye’ye gelen her yolcu uçağı için 6 bin dolar yakıt desteği vereceğiz. Şimdiden uçuş iptalleri veya rezervasyon iptallerinin önüne geçeceğiz. Tur operatörlerinin ve seyahat acentelerinin yükünü hafifl etmiş olacağız ve iptalleri de engellemeye çalışacağız. Bu desteği de Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu’ndan karşılayacağız.
İkincisi, tur operatörlerine Hazine destekli kredi kefaleti sağlayacağız. Bu da Kredi Garanti Fonu ile sağlanacak”.
Başbakan’ın burada tam bilgilendirilmediğini sanıyoruz.
Şöyle ki; özellikle Rusya ve İran’dan gelen turistlerin her yolcu uçağı için 6 bin dolar verilmesi yerini bulmayacak. Eğer Paskalya Tatili için öngörülüyorsa İran’ın dikkate alınması ve bu kadar süre öngörülmesi gereksiz. Eğer Rusya’dan gelenler dikkate alınıyorsa, onların da genellikle yaz aylarını tercih ettiklerini yılların rakamları ortaya koyuyor. Öte yandan verilen bu paralar Hazine için maliyet oluşturuyor ve sektördeki firmalar için de alışkanlık veya beklenti yaratıyor. Mısır gibi ülkelerin buna benzer yaptıkları uygulamalar artık bize uygun örnekler değil.
Gelelim işin diğer tarafına…
Tur operatörlerine Hazine destekli kredi kefaleti sağlanması konusuna. Bu önerinin pratikte işletileceğini pek sanmıyoruz. Zira Kredi Garanti Fonu’nun bu anlamda çok efektif çalışamadığı ifade ediliyor.
Ama asıl konu veya daha doğrusu sorun, tur operatörlerinin durumu…
Sorun, Türkiye’de tüm otelleri ve özellikle güneyde ve sahil kesimlerinde bulunan deniz otellerini ilgilendiren tur operatörlerinin sürekli olarak yaptıkları borç ödememe ve yükümlülüklerini yerine getirmeme tavrıdır. Malum, yurt dışı müşterilerimiz yerli ve yabancı tur operatörleri tarafından getiriliyor. Kendileri ile sezon başında yapılan yazılı sözleşme ile geceleme ve müşteri sayıları ve fiyatları baştan belirleniyor. Bedelleri ise, başlangıçta vadeli çek olarak düzenlenerek ve yılın izleyen aylarına dağıtılarak ödeniyor.
Ancak; özellikle sezon sonuna gelindiğinde, taahhütlerini yerine getirmeyen tur operatörleri tarafından otel sahipleriyle geriye dönük olarak pazarlık yapma yolu seçiliyor. Ya da bunların bir kısmı ortadan kayboluyor.
Her sezon sonunda pek çok otel bu sıkıntıyı yaşıyor. Dolayısıyla her sezonun sonunda da çok ciddi miktarda tahsil edilemeyen ve zarar yazılan alacak miktarları ile karşı karşıya kalınıyor. Ne yazık ki otel sahipleri de ortak hareket etmiyorlar ve borç ve yükümlülüklerinin olması nedeniyle tur operatörlerinin tehdit ve blöflerine boyun eğmek zorunda kalıyorlar. Yıllardan beri bu sıkıntı devam ediyor.
Tur operatörlerinin kuruluş, işleyiş ve denetiminde belli standart ve kriterlerin olmaması, “bir masa, bir kasa” anlayışının genelde tur operatörleri için piyasada kullanılan ve ne yazık ki benimsenen bir ifade olması, tur operatörleri için sermaye, teminat koşullarının getirilmemesi böyle acı sonuçlar yaratıyor. Hemen her yılın veya sezonun sonunda birkaç tur operatörü ödemelerini yapmıyor ve böylece yüzlerce milyon dolara ulaşan kayıplar yaşanıyor.
Oysa seyahat acentelerinin bile mevzuatı ve bağlayıcı düzenlemeleri var. Seyahat acenteleri ile ilgili 1618 sayılı Kanun 43 yıldan beri yürürlükte. Yönetmeliğin son şekli bile 2007 tarihli. Ayrıca seyahat acentelerinin konularına bakan meslek kuruluşu olarak TÜRSAB ve Kültür ve Turizm Bakanlığı (Yatırımlar ve İşletmeler Genel Müdürlüğü) bünyesinde ayrı bir birim var. Buna karşın tur operatörleri için bağlayıcı ve düzenleyici hiçbir düzenleme yok.
Sözün özü şu: Konuya önce otelciler sahip çıkmalı. Sonra da bakanlık ile birlikte sezon başlamadan ciddi tedbirler alınmalı.