Turizm büyükşehirlerin çevresine yayılıyor
İzmir’de yazlık deyince eskiden Çeşme gündeme gelirdi. Şimdi Çeşme’ye çok sayıda rakip çıktı. Hele hele 20 yılda Alaçatı’daki değişim anlatılamaz.
Alaçatı, İzmir'e geniş bir otoyolla bağlı. 70 kilometre uzaklıkta, henüz yozlaşmamış, taş evleriyle bir rüya şehri. 1830'lardan sonra bir Rum kasabası olarak gelişen Alaçatı, 1922 mübadelesinde kimlik değiştirmiş. Selanik'ten gelenler buraya ısınamamış. Kasaba fakirleşmiş, terk edilmiş... Leyla Figen (1949-2002) tarafından keşfedilinceye kadar.
1993'te Alaçatı Teknopark Projesi nedeniyle Alaçatı'ya gidip gelen Leyla Figen ve eşi Şevki Figen (Nedim Atilla'nın anlatımıyla) "Alaçatı'nın güzel ve orijinal dokusundan, taş evlerinden, göçmen asıllı insanlarından etkilenmişler". 1996'da burada bir taş evde yaşamaya başlamışlar.
Leyla Figen evlerinin karşısındaki eski, yüksek tavanlı tütün deposunu temizletmiş. Cafe Antik Agrilia'yı açmış. Agrilia, Alaçatı'nın antik çağlardaki adı.
Seveni bol, çevresi geniş bir çift olan Leyla ve Şevki Figen'in İzmirli ve İstanbullu dostları Alaçatı'ya gelip gitmeye başlamış. 2001'de Zeynep Öziş ile Emel Aliberti iki eski taş binayı butik otel haline getirerek Taş Otel ve O Ev'i açınca Alaçatı kısa sürede ünlenmiş.
Şimdilerde Alaçatı’da göçmenlerden kalma evler onarılıyor, benzerleri yapılıyor.
Türkiye’de 10 yılda bir tatil şehrinin bu kadar büyük aşama göstermesi ilginçtir. Önce 1 milyon dolara satılan taş evler başladı. Şimdilerde milyon dolarlık turizm yatırımları yapılıyor.
Alaçatı’nın özelliği, deniz rüzgarının sörf sporuna müsait olması. Ama sadece sörf yaparken Alaçatı’yı doldurmaları imkansız. Alaçatı’nın bir başka özelliği de çevresindeki rakip tatil yöreleri. Özellikle kış aylarında Alaçatı tenhalaşıyor. Buna rağmen inşaat devam ediyor.