Turizm: Bir hikaye yaratmak…
Amiyane tabirle, “Güney Kore nire, Hırvatistan nire?” diye sormak mümkün. Ama Zagreb meydanlarında koşuşturan neredeyse her iki yabancı turistten birinin Güney Koreli olduğunu fark edince, “Nedir sebebi hikmeti?” diye düşünmeye başlıyor ve “acar gazeteci” damarınız kabararak size şaşırtıcı hikayeler sunacak bir yola düşüyorsunuz!
Turizmde başarının tarih, doğa, hizmet kadar artık “satacak bir hikaye yaratmak”la ilgili olduğunun ders alınacak örneklerinden biri Hırvatistan’ın Güney Kore ile yaşadıkları... Türkiye’de kitlesel turizmi “her şey dahil” paketinden, havaalanı-otel transferinden çıkarmaya kafa yorulan günlerde belki sektöre “zihin açıcı” gelebilir.
Her şey, ünlü Güney Kore TV kanallarından birinin, Hırvatistan şehirlerinde çekilen bir gezi-şov programı ile başlamış. 2013 sonunda üç-beş bekar Koreli gençten oluşan sırt çantalı turistler İstanbul’dan başlayıp Hırvatistan’a gelmişler, Dubrovnik’ten Split’e, Zagreb’e tüm Hırvatistan’ı adım adım gezip muhteşem bir program yapmışlar. Bir “realty show” olarak program, katılımcı gençler arasında alevlenen romantik ilişkilerle renklenmiş, Hırvatistan fonunda, tüm zamanların reyting rekorlarını kıran, Güney Kore ahalisini sekiz bölümde ekran başına hapseden başarılı bir program çıkmış.
İşte bu büyük başarının meyvesini de en çok Hırvatistan yemiş, yiyor ve yıllarca da yiyeceğe benziyor! Koreliler, o programın çekildiği mekanları görmek için yollara düşüyor. Hırvatistan’da Kore restoranları, bakkalları açılıyor.
Zira Güney Kore’den Hırvatistan’a gelen turist sayısı 2013’te 70 bin iken geçen yıl 450 bini bulmuş! Her yıl katlanmaya devam ediyor. Yani beş yılda Hırvatistan, “Güney Koreli turist yağmuru”na tutulmuş.
Yakın zamana kadar, “dünyanın öteki ucundan” Korelileri Hırvatistan’a taşıma işinde en büyük pastayı yiyenlerin başında THY geliyordu. Seul-İstanbul üzerinden Zagreb ve Dubrovnik’e uçuşlarda “çekik gözlü hakimiyeti” vardı. Hala da öyle. Ama artan bu büyük ilgi, sonunda geçen hafta Kore Havayolları’nı Zagreb’e direkt uçuşlar başlatmaya itti. Haftada üç gün artık direkt uçuş var. Yani THY’nin ekmeğine ortak çıktı!
Hırvatistan’da pek Çinli ya da Japon turist görmezken, her meydanda öbek öbek Güney Korelilerle karşılaşanlar, nedenini öğrenince daha da şaşırıyor. Yaşadığımız devirde ürünün satış başarısının “iyi pazarlama”dan geçtiği malum. Geleneksel yöntemlerle, dağlara bayırlara sıkıcı-klasik billboard reklamları koyarak ülke tanıtımı, reklamı da olmuyor.
Türkiye’nin de bu örnekteki gibi hikayelerin peşine düşmesi, daha fazla yabancı filme, diziye, klibe ev sahibi olması lazım. Dünyayı fetheden Türk dizileriyle bu yol zaten açıldı ama, Çin, Güney Kore başta olmak üzere “hedef pazarlar” için “denenmiş, başarılı olmuş” örneklerle yeni hikayeler yazmak şart galiba. Acaba “Van Gölü canavarı” hikayesini de yeniden gündeme getirsek mi?