Türbülans deyip geçmek yanlış
Geçtiğimiz birkaç aydaki hava sanki tersine dönüyor gibi. Yaz içinde döviz piyasalarının starı durumunda olan euro şimdilerde yerini dolara bırakıyor. Bu Avrupa ekonomisinin yeniden tökezlediği anlamına gelmiyor. Tersine Avrupa geçtiğimiz aylarda kazandığı olumlu görüntüyü koruyor. Tablonun değişiyor olması daha çok ABD’deki gelişmelerle ilgili. İki ana kulvarda düzelme olduğunu söylemek mümkün. Birincisi ekonominin gidişatında gözlenen olumlu gelişmeler. İkinci kulvar ise içeride Trump’la bağlantılı olarak bozulmuş olan risk algısının yavaştan dönmeye başlaması. Yaz aylarında ABD ekonomisinin hafiften sekmeye başladığını biliyoruz. Şimdilerde ise veri akışı ile ilgili bir düzelme eğilimi olduğu gözleniyor. Önemli göstergelerden birisi olan büyümenin beklenin üstüne çıkması olumlu gidişin belki de en önemli işareti. Üçüncü çeyrekte yüzde 2.6 olan büyüme tahminine karşılık fiili büyüme hızı yüzde 3.0 olarak hesaplandı. Son sıralarda ABD’nin baş belası haline gelmiş olan düşük düzeyli enflasyonda da kıpırdanma işaretleri var. Bunu en yakından izleme durumunda olan FED enflasyon konusunda gittikçe daha iyimser bir pozisyona kayıyor. Kısacası, açıklanan ekonomi verileri ABD ekonomisinin olumlu bir gelişme rayına oturduğunu teyit ediyor.
Gelişme temposunun olumlu bir iklim yaratması iyi bir gelişme. Genelde dünya ekonomisinde gözlenen iyileşme da bu iklime katkı yapıyor kuşkusuz. Özellikle bu dönemde jeopolitik risklerin görece düşük yoğunlukta olması da ABD’deki olumlu iklime destek veriyor. Bütün bunların yanında ABD’nin kendi içindeki risk algısına karşı takınılan tavrın kısmen olumluya dönüyor olmasının katkısı ön plana çıkıyor. Malum, Trump’ın başkanlık macerasının cicim ayları geçtikten sonra kendisinin hiçbir vaadini gerçekleştirmediği, başladığı hiçbir işi bitirmediği gibi yoğun bir eleştiri tufanı başlamıştı. Şimdilerde Trump Trumplığından vazgeçmedi tabii ama bazı olumlu adımlar atılmaya başlandığı söylenir oldu. Bunların başında da vergilerde yapılan değişmeler geliyor. Temelde yapılan şey Başkanın meşrebine uygun, iş çevrelerine çıkar sağlayan türden bir girişim ama bunun ekonominin büyümesine önemli destek vereceğine ilişkin bir algı da oluşturulmuş gibi.. Bu da içerideki Trump riskini biraz törpülemiş gibi görünüyor.
Bütün bu gelişmeler beklentileri de olumlu yönde etkiliyor ve ABD finansal varlıklarına karşı risk iştahını, dolayısıyla talebini arttırıyor. ABD Hazine faizi yüzde 2.40 düzeyine ulaşmış durumda. Bu yükselişin devam edeceğini düşünenler de çoğunlukta. Hazine faizinin yükseliyor olması doların değerinin yükselmesine destek veriyor. Dolar değer kazanan varlıklar arasında en önde geliyor. Doların yükseliyor olması dünya ekonomisi açısından önemli bir gelişme. Dolar küresel rezerv para tabanının yaklaşık yüzde 60-65’ni oluşturuyor. Geriye kalan kısmın büyük parçasını AB ve öteki gelişmiş ülkeler sağlıyor. Bizim gibi gelişmekte olanların katkısı ise taş çatlasa yüzde 5 düzeyinde. Yani, dünya ekonomisinde parasal büyüklüğün oluşmasında esamimiz okunmuyor. Buna karşılık doların dolaşım haritası bizi fazlasıyla etkiliyor. ABD doları değerleniyor dediğimizde ortamdaki her olumlu değişmede yaşanan bir süreci, doların yönünün ABD’ye ya da faizi makul riski düşük gelişmiş ülkelere dönmesini kastediyoruz. Bu artık ezbere bildiğimiz “sıcak para” döngüsü.
ABD’de işler yolunda olmayabilir, risk algısı aleyhte olabilir, ulusal ekonomide faiz görece düşük kalabilir veya bunların hepsi bir araya gelebilir. Böyle bir durumda dünyada dolaşan doların önemli bir kısmı faizi görece yüksek riskleri kontrol altında olan gelişmekte olan ülkelere gittiğini biliyoruz. Sıcak paranın gelişi aynen madde bağımlılığı etkisi yaratıyor. Her şey tozpembeye kesiyor. Büyümenin zıplayıp gideceği düşünülebilir. Ama koşullar hep böyle sürüp gitmiyor tabii. Göstergeler, şimdi olduğu gibi, tersine dönünce sıcak para çıkıp evine dönüyor. Sıcak paranın terk ettiği gelişmekte olanlar ise tam anlamıyla çukura düşmüş gibi oluyorlar. Paraları değer kaybediyor, faizleri olmaz noktalar çıkıyor, büyüme sıfıra iniyor. Buna “türbülans” diyoruz.
Biz adeta sıcak para bağımlısı haline gelmiş ülkelerden birisiyiz. Bu işlerde deneyimli de sayılırız. Son günlerdeki çalkantı bir türbülans haline benziyor. Geçtiğimiz aylarda gelen döviz şimdi geri gidiyor. Ekonomide, özellikle de mali varlıklarda, olumsuz gelişmeler oluyor. Ama sanki “olan bitende bizim katkımız yok, bu bir türbülans, geçer gider” deyip, olayı geçiştirmek niyetindeymişiz gibi görünüyoruz. Bu tabii yanlış bir tavır. “Evinde temizliği hakkıyla yapmış” ülkelerde aynı koşullar yaşanıyor olmasına rağmen sert bir çalkalanma, türbülans falan yok. Biz ise her seferinde en fazla etkilenen, en fazla kaybedenler arasında yer alıyoruz. Dikkat ederseniz bu defa da böyle oluyor. Bu türbülans işini yeniden ve derinlemesine tartışmakta faydalı olur diye düşünüyorum. Hiç olmazsa bundan sonraki türbülanslara karşı yararı olur bunun. Baştan savmaktan iyidir.