Türbanlısı yargıda, yenisi ABD'de...

Taylan ERTEN
Taylan ERTEN ANKARA'dan [email protected]

ANKARA'DAN / Taylan ERTEN [email protected] 1982 Anayasası'nın "başına" MHP muhalefetinin aktif desteğiyle türban sarıldıktan sonra, "yeni" ve "sivil" anayasa konusu unutuldu. 22 Temmuz 2007'deki genel seçimin ardından siyaset aleminde ve kamuoyunda yoğunlaşan tartışmalardan hiç "iz" kalmadı. O kadar ki, bu konuda ilk kapsamlı "organize" sivil katılım girişimini "Anayasa Platformu" ile başlatan; 8-9 Aralık 2007'de Ankara'da "1. Ulusal Çalıştay'ı" düzenleyen TEPAV bile ikincisini ertelemek zorunda kaldı. 2. Çalıştay 23-24 Şubat tarihlerinde İstanbul'da yapılacaktı. Planlama böyleydi. Vakıf 22 Şubat'taki açıklamasıyla, çalıştayı "Arama konferansı tekniğine uygun katılımcı profiline ulaşılamaması nedeniyle ertelediğini" duyurdu. Ankara'daki 1. Çalıştay'a "arama konferansı tekniğine uygun" 250 civarında "sivil toplum kuruluşu" temsilcisiyle bu konuda "söyleyecek sözü" olan kişi katılmış; düşünce ve önerilerini 132 sayfalık bir raporla ortaya koymuştu. İstanbul'da ise aynı "profile" ulaşılamıyordu. Bu garip durum nasıl açıklanabilir: İlgisizlikle mi, boş vermişlikle mi, kuruluşlar arasındaki sen-ben rekabetiyle mi? Yoksa, koskoca İstanbul'da anayasa tartışabilecek bilim insanı, sivil kişi, kurum, kuruluş, dernek mi kalmamıştı?!.. Üniversiteler türbana dolanırken... 1982 Anayasası'nın "başına" sarılan ve ilk aşamada üniversitelerin laik bilimsel kimliğine dolanan türban, CHP ile DSP'li 113 milletvekilinin yürürlüğün durdurulması ve iptal istemiyle Anayasa Mahkemesi'nde açtığı davanın sonucunu bekliyor. İstanbul'da anayasa çalıştayına katılım bulunamıyor. İyi mi? ABD Columbia Üniversitesi'ninse böyle dertleri yok! Onun derdi, AKP'nin, içeriğini hazırlayanlar dışında bugüne kadar Türkiye'de kimsenin bilmediği, öğrenemediği anayasa taslağıyla... Ama, bu güne kadar "türban" dışında kamuoyuna doğru dürüst bilgi vermeyen AKP ve anayasa yazıcıları Columbia'nın yakın ilgisini cevapsız bırakmıyorlar! Columbia'nın Demokrasi, Hoşgörü ve Din Çalışmaları Merkezi ile Din; Kültür ve Kamu Yaşamı Enstitüsü, neden icap ediyorsa, Türkiye'nin anayasa meselesini ABD'de tartışmak için 3 Mart'ta bir ortak konferans düzenliyor. Türkiye'de içeriğini kimsenin bilmediği taslağı yazan ekibin başkanı Prof, Dr. Ergun Özbudun'u, AKP Genel Başkanı Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fıratı'ı ve AKP Mardin Milletvekili Cüneyt Yüksel'i de bu konferansa davet ediyor. Davet kabul ediliyor. Şimdi soralım: Türkiye'nin rejimini, kamu düzenini ilgilendiren ve tümüyle Türkiye'nin bir "iç meselesi" olan anayasa konusunun, ABD'nin akademik kisveli dini araştırma kuruluşlarıyla ne ilgisi olabilir? Diyelim ki, bu kuruluşlar kendi amaçları doğrultusunda konuyla ilgilenir. Peki, Türkiye'ye anayasa taslağı hazırlayıcı ve yazıcıları böyle bir davete koşturarak gitmek zorunda mıdırlar? Böylesine icapsız bir davete hevesle icabet etmek, özellikle icabet edenlerin konum ve kimlikleri düşünüldüğünde doğru ve gerekli midir? Anayasa taslağını kendi ülkesinde gizlerken, CHP lideri Deniz Baykal'ın dediği gibi, "Bir cemaate yakın kuruluşun ABD'deki toplantısına" bilgi sunmayı görev saymak nasıl bir davranış biçimidir? Türkiye Cumhuriyeti'nin yurttaşları olarak, "yeni" ve sivil" anayasa taslağının içeriğini ne zaman öğreneceğimizi kime sormalıyız: Columbia Üniversitesi'nin rektörüne mi yoksa dini araştırma kuruluşlarının yöneticilerine mi, kime?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Atilla Karaosmanoğlu 13 Kasım 2013