Tüm ticareti bitirecek ticaret: Politika parametreleri
Türkiye’nin inşaat ve tüketime dayalı kalkınmasının sürdürülebilirliği uzun zamandır tartışılıyor. Genel kanı bir krizin seçim sonrasını beklediği. Başka bir deyişle genel kanı bu modelin sürdürülemeyeceği yönünde. 2014 İhracatın Yıldızları Ödül Töreni’nde konuşan ekonomiden sorumlu bakan Babacan “Üretime dayalı bir kalkınma modeline geçmemiz gerekiyor. Kalkınmamızı katma değeri yüksek ürünlerin ihracatına dayandırmamız şarttır.” diyerek açtığı konuşmasında bu endişeye defalarca değindi. Kaynak yaratmak konusunda kullandığı özelleştirme, inşaata açma gibi konularda her kesimden çok eleştiri alan eski ve yeni hükümetler her ne kadar bu yolları denemeye devam edeceğe benziyorsa da önünde önemli bir fırsat oluştuğu kanısıyla Türkiye’yi petrol ve doğal gaz dağıtımında kilit ülke haline getirecek projelere de eğiliyor. Coğrafi konumu enerji kaynaklarına aç Avrupa ve enerji kaynağı rezervlerinin üstünde oturan Mısır dahil Doğu Akdeniz, Orta Doğu, İran ve Hazar Denizi arasında konuşlanmış ülke dağıtım konusunda kendisini en önemli ülke olarak görüyor. Bu önemli, Global jeopolitik sonuçlara gebe bir stratejidir ve ülkenin yakın geleceğini oluşturabilecek önemdedir. Özellikle Türkiye’nin Güney (Irak-Suriye) ve Doğu (İran, Azerbaycan) ilişkileri, Rusya’nın politikası, ve Arap ülkeleri ile olan münasebetleri hassas dengeler üzerine kurulmuştur. Türkiye bu stratejiyi ülkenin menfaatleri yönünde tasarlayıp uygulayamazsa bundan büyük zarar görür. Daha önce de değinildiği gibi kendi doğal gaz ve petrol rezervleri bulunmayan Türkiye’nin bu çok önemli jeo-politik oyunda uygulayacağı stratejinin bir kaç parametreye dikkat edilerek tasarlanması gerekiyor:
1. ABD’nin gerekirse zor kullanarak engelleyeceği hemen hemen garanti olan de-dolarizasyon özellikle petrol ve doğal gaz ticaretinin ABD dolarından başka bir para birimiyle yapılmasına tepkisi;
2. ABD’nin de-dolarizasyon konusunda işbirliği yapan, bu konuda niyetlerini saklamayan ülkelerin enerji üretim ve dağıtım kanallarında tekelleşmesine karşı alacağı önlemler;
3. AB’nin enerji kaynaklarına olan açlığının artarak devam edeceği belli olduğuna göre, AB ülkelerinin enerji kaynakları konusunda tek tedarik edici (Rusya gibi) ve tek dağıtıcı kanalına (Ukrayna gibi) bağımlı kalmama konusundaki şimdiki ve gelecekteki girişimleri;
4. AB’nin kendisine ulaşacak petrol ve doğal gaz hatlarının emniyet ve sürdürülebilirliği konularında kendisine zarar verecek retorik dahil girişimlere göstereceği tepki;
5. Güney ve Doğu Akdeniz ile Dünya’nın başka bölgelerinde bulunan yeni doğal gaz ve petrol rezervlerinin bir şekilde Avrupa ve Çin-Hindistan-Pasifik ülkelerine bir şekilde ama mutlaka ulaştırılacağı kesin olduğuna göre bu ülkelerin bu konuda atacakları adımlar; 6. Şimdiye kadar Suudi Arabistan ve OPEC paralarının IMF tarafından petrol ve doğal gaz ihracatı için kullanılması üzerine kurulu IMF modelinin geçerliliğinin sorgulandığı şu devirde 2035 yılına kadar 35 trilyon doları bulacağı tahmin edilen petrol-gaz ihracat gelirlerinin nerede, kim tarafından, nasıl kullanılacağının kim tarafından nasıl şekillendirileceği.
Türkiye bu global oyunda çok dikkatli olmalıdır. Bu itiş kakış arasında yapılanların yakından izlendiğine şüphem yok. Ancak bu izleme sonuçlarının Türkiye’nin tüm kurum ve kuruluşlarının varacağı ulusal bir konsensüse gittiği konusunda şüphelerim var, en azından bu yönde bir bilgim yok. Bir kaç örnek ne demek istediğimi açıklayacaktır.
De-dolarizasyonun şampiyonlarından İran’ın ileride Çin’in yerini alacağı ileri sürülen Hindistan’a gaz dağıtımı yoluyla ulaşmasını ve bu yolla güçlenmesini istemeyen ABD Türkmenistan gazını iran’ı dışlayacak şekilde Hindistan’a ulaştırmak için önerilen Türkmenistan- Afganistan-Pakistan- Hindistan (TAPI) projesini destekliyor. Bu proje diğer de-dolarizasyon şampiyonu Rusya’yı da dışlıyor. TAPI yılda yaklaşık 33 milyar metre küp gazı Türkmenistan’dan Afganistan ve Pakistan yoluyla Hindistan’a ulaştıracak.
İtalyan ve Yunan doğalgaz boru sistemlerini birbirlerine bağlayacak Poseidon projesi Baltık ve Orta Doğu gaz rezervlerinden 2015 den sonra yılda 8 Milyar metre küp gazı Avrupa’ya ulaştıracak. Bu proje AB’nin ‘Avrupa’nın Menfaatine’ olarak yüksek öncelikli projeler arasında ITGI (Interconnection Turkey-Greece-Italy) koridorunun bir parçası olarak Rusya’yı şimdilik dışlıyor ama AB’nin Rusya’nın bu kanala dahil olmasını engelleyecek bir önlem peşinde olmadığı da açıkça görülüyor. Diğer örneklere ileride bakacağız.
Sağlıcakla kalın.