Tüm ticareti bitirecek ticaret: Dolarizasyon
Geçen hafta aynı başlık altında genel olarak enerji, bu bağlamda da petrol ve doğal gaz konularıyla ilgili bir giriş yazmıştım. Bu ve bundan sonraki bir kaç hafta bu konuyu işlemeye devam edeceğim. Bu konuda, ABD, AB, Rusya ve Çin’in izleyeceği politikaların özellikle Akdeniz Bölgesi ve Türkiye’yi yakın ve orta-uzak vadede çok yakından etkileyecek gelişmelere neden olacağı kanısındayım. Bu gelişmeler savaş ve savaşlar dahil her türlü Global krizlere yol açabilecek önemdedir. İşte bu nedenden yazının başlığını petrol/gaz ticaretine atıfla tüm ticareti bitirecek ticaret olarak koydum. Tekrar ediyorum: Türkiye’nin özel resmi tüm kurumları koordinasyon içinde çalışarak bu gelişmeleri çok boyutlu ve kendi menfaatlerine uygun bir gözle incelemelidir. İlerideki nesillere bahane üretmek istemiyorsak ciddi çalışmalar gerekir ve bunu bu devirde sırf devletten bekleyip ondan sonra fırsat kaçtı demek haksızlık olur. Daha çok iç siyasete odaklı, dış ilişkileri iç siyaset için malzeme olarak gören bir politika şu sıralar bizi yanlış yapmaya götürür. Bu yanlış sadece itibar kaybı olmaz ciddi ve tatsız ekonomik sonuçları tatsız olur. Ekonominin lokomotifi olarak nitelendirdiğimiz özel sektörümüze önemli ve tarihi görevler düşüyor. 15. Yüzyılda Rönesans’ı, 19. Yüzyılda sanayi devrimini kaçıran bu topraklarda fırsat kaçıracak sabır kalmamış olması gerekir.
Şimdi gelelim konuya. ‘Dolarizasyon’ denilen kavramla başlayarak konuya girelim. Böyle bir terim gerçekten var mı yok mu bilmem. Bana biraz uydurmasyon gibi geliyor ama kullanılıyor. Dolarizasyon bir ülkede para kullanımı gerektiren işlemlerde başka bir ülkenin parasını ki bu durumda ABD dolarından bahsediyoruz, kullanılmasına deniliyor. Bu ülkelere ABD Doları’nın yerel paralardan daha dengeli ve uluslararası talep sahibi olmasının getirdiği avantajları kullanmasını kazandırıyor. Diğer taraftan ülkelerin para politikalarını istedikleri gibi ayarlamalarına engel olduğundan sakıncaları da var.
ABD’nin Dünya’da ABD Doları’nın ticarette kullanılan para birimi olması dolayısıyla özel bir yeri var. 1971 yılına kadar ABD Doları altın esasına dayalıydı. Dolar yine ticarette kullanılan ana para birimiydi. Bu nedenle ticaret için ABD Dolarına gereksinim duyan ülkeler bugün olduğu gibi dolar rezervleri tutuyorlardı. O yıllarda ABD’nin elinde diğer ülkelerin elindeki dolar rezervlerinin beşte biri kadar altın vardı. Başka bir deyişle ABD’de Dünya’da dolaşan doları karşılayacak altın yoktu. 1971 Yılında ABD, dolarını altın standardından çıkardı.
Altın standardından çıkan dolar 1973 enerji krizinin ortalık yerinde kendine yeni bir standart buldu: Petrol. Bu tarihte ABD Suudi Arabistan’la basit bir anlaşma yaptı. Bu anlaşmaya göre Sudiler petrollerini sadece dolar karşılığı satacaklar ve elde ettikleri dolarların olabildiğince çoğunu ABD banka ve sermaye pazarlarında değerlendireceklerdi. ABD’de bu paraların bir kısmını IMF’ye aktaracak; IMF’de yaratılan bu fonları petrol ithal eden ülkelere faiz ve ana paranın dolar olarak ödenmesi şartıyla petrol ithali için verecekti. 1975 yılında bu sistem diğer OPEC ülkelerini kapsayacak şekilde genişletildi. Böylece ABD Doları altın standardından petrol standardına geçti. ABD artık para arzını “Yeteri kadar altın rezervimiz var mı?” sorusunu sormadan istediği gibi arttırabiliyordu. Enerjiye, özellikle petrole olan artan talep dolara talebe dönüşüyor ve bu sistemi sigorta altına alıyordu. ABD Doları böylece Dünya ticaretinin en önemli kalemi olan petrol ticaretinin ana para birimi haline geldi. Modern çağda petrole olan talep bu ürünün tarımdan, sanayiye, tüketim mallarından yatırım mallarına, nakliyeden tıbba her yerde kullanılmasından dolayı artarak devam ediyor. Bu talep devam ettiği ve ABD doları petrol ticaretinin ana para birimi kaldığı sürece ABD’nin para politikaları herhangi bir baskı altına girmiyor. Hal böyle olunca da ABD istediği zaman istediği kadar dolar basabiliyor. İşte bu nedenlerle ABD’nin ticarette özellikle petrol/gaz ticaretinde dolar kullanılması konusunda sinir uçları sahibi olması doğal karşılanmalıdır. Haftaya bu sinir uçlarını rahatsız eden bir akımdan, ‘de-dolarizasyon’ denilen bir akımdan bahsedeceğiz.
Sağlıcakla kalın
NOT: OKUR SORU VE İSTEKLERİ
Okurlarımdan gelen soru ve istekleri uygun bir zamanda toptan cevaplamak amacıyla sakladığım dosya yüksek teknoloji kurbanı oldu. Özür dilerim. Onlar sorularını hatırlıyorlar ve hala sormak istiyorlarsa tekrar yollasınlar lütfen. Bu kez yedekleyerek çalışacağım. Söz.