Tüm sınırları ortadan kaldıran yeni bir ortak insanlık bilinci oluşuyor,
"Ekonomi tetikçisi olarak bizlerin amacı küresel imparatorluk kurmaktır. Bizler, diğer ülkeleri şirketlerimizin, hükümetimizin, bankalarımızın, kısacası benim şirketokrasi diye adlandırdığım kurumsal yapının kölesi haline getirmek için uluslararası finans kuruluşlarını kullanan elit bir grubuz. Mafyanın yaptığı iyilikler gibi Ekonomi Tetikçileri de görünüşte bazı iyilikler yapar. Örneğin elektrik santralleri, otoyollar, limanlar, havaalanları, teknoparklar gibi altyapı hizmetleri için borç temin ederler. Bu borçların ön koşulu, bütün bu projelerin Amerikan inşaat ve mühendislik firmaları tarafından gerçekleştirilmesidir. Aslında paranın çoğu Amerika'yı hiç terk etmez; yalnızca Washington'daki bankalardan New York, Houston veya San Francisco'daki mühendislik firmalarına transfer edilir. Para hiç vakit geçirmeden şirketokrasi üyesi şirketlere (kreditörlere) döndüğü halde, borçlu ülkenin anapara artı faizin tamamını ödemesini isteriz. Eğer Ekonomi Tetikçisi çok başarılı ise borç tutarı o kadar büyük olur ki birkaç yıl sonra borçlu ülke ödemeleri aksatır. Bu olduğunda biz de mafya gibi diyetini isteriz. Birleşmiş Milletler'de Amerika'nın isteği doğrultusunda oy verme, askeri üs kurma veya petrol gibi değerli kaynaklara el koyma şeklinde olabilir bu diyet. Buna rağmen borçlunun borcu devam eder. Böylece küresel imparatorluğumuza bir ülke daha eklenmiş olur."
Bu sözler "Bir Ekonomi Tetikçisinin İtirafları" isimli kitabın yazarı John Perkins'e ait.
1970 ve 1980'li yıllardaki deneyimlerinden yola çıkarak yazdıkları son on yıldır tüm dünyada tartışma yaratan ABD'li yazar ve aktivist John Perkins, Ekonomi Tetikçileri (ET'ler) "yerküre üzerindeki ülkeleri, sahte finansal raporlar, hileli seçimler, rüşvet, zorbalık gibi araçlarla trilyonlarca dolar dolandıran yüksek ücretli profesyoneller" olarak tanımlıyor.
Uzun yıllar boyunca IMF ve Dünya Bankası gibi kurumlarda Üçüncü Dünya ülkeleri arasında "çöpçatanlık" yapan Perkins, "Ben de bir Ekonomi Tetikçisi'ydim" diyor. ICT Summit Eurasia - Bilişim Zirvesi '11 için İstanbul'da bulunan Perkins' göre yaşadığımız ekonomik kriz, Avrupa ve Ortadoğu'da yaşanan değişim talepleri, küresel ısınma ve beraberinde getirdiği çevresel sorunlar, sürekli büyüme ve maksimum kar hedefine odaklanan 20. Yüzyıl dünya sisteminin sonuna gelindiğine işaret ediyor.
Fiziksel ve zihinsel tüm sınırları ortadan kaldıracak, yeni bir ortak insanlık bilincinin oluşmakta olduğunu savunuyor Perkins ve "Küresel boyutta yaşanacak bu büyük değişime Türkiye liderlik edecek" diyor. Nasıl mı? İşte John Perkins'in DÜNYA'ya yorumları:
Yeni sistemde ordular, ekonomi tetikçileri olmayacak
"Türkiye'de farklı bir karışım; farklı bir denge söz konusu. Bir yandan Filistin'e destek veriyorsunuz, İran'la ilişkileriniz iyi, diğer yandan AB ve ABD ile ilişkileriniz yolunda. Türkiye, Çin'den sonra dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi. Tüm büyük şirketler bu büyüyen pazarda varolmak, buradan pay almak istiyorlar.
Öte yandan küresel ekonomi ciddi bir kriz sürecinde. Bu süreç bugüne kadar yaşadığımız sistemin yanlış bir sistem olduğunun ve çökmeye başladığının bir kanıtı. İnsanlar yeni bir sisteme ihtiyaç duyulduğunu anladılar. Ortadoğu, İtalya, Yunanistan gibi farklı ülkelerde sokaklara dökülüp, farklı bir dünya isteklerini dile getiriyorlar.
Dünya genelinde büyük değişim yaşanıyor ve Türkiye bu değişime liderlik edecek. Yeni sistemde, orduya; ekonomi tetikçilerine yer olmayacak. Sürdürülebilirliğin ön plana çıkacağı bu sistemde, insanlar barış ve umut içinde yaşayacaklar; kendi kendilerini besleyecek doğal kaynaklara sahip olacaklar. Soluduğumuz havayı kirletmeyen alternatif enerji kaynaklarını kullanacağız."
Dünyayı "şirketokrasi" yönetiyor
"Ekonomi tetikçileri ekonomik manipülasyon, sahtekarlık, dolandırıcılık yoluyla büyük imparatorluklar kurdular. Ben de onlardan biriydim. Üçüncü dünya ülkelerine ödeyemeyecekleri kadar büyük borçlar verdiler. Sonra birkaç büyük ABD şirketi, bu ülkelerdeki altyapıyı kurup, bu paraları geri aldı. Ülkeler borçlarını ödeyemediklerinde ise, sıra doğal zenginliklerini almaya geldi.
Bu gerçekten çok başarılı bir yöntemdi ve sonuçta ABD kurumsal imparatorluğunu kurulmuş oldu. ABD şirketleri uluslararası bir boyut kazandığından; kendi kurallarını tüm dünyada uygulamaya başladılar. Küreselleşmeyi teşvik eden kurumlar da bu süreci destekledi. Sonuç olarak 'şirketokrasi' dünya ekonomisi ve siyasetini yönetmeye başladı.
Her zaman ekonomik büyümenin insanlık için yararlı olduğuna, büyüme arttıkça yararlarının da artacağına inandırıldık. Oysa büyümeden yararlananın sadece birkaç büyük şirket, bir avuç insan olduğunu görmedik. Bazıları ödüllendirilirken, diğerleri istismar edildi. Tahminler, istatistikler gibi istendiği tarafa çekilebilen bilimler sayesinde, önce bir şehri bombaladık, sonra yeniden kurduk ve bunu büyüme olarak gördük.
Gerçek şu ki, hepimiz büyük bir yalanı yaşamaktayız. Fakat bugün yaşanan değişim isteği, hiçbir ülkenin, diğerlerini istismar ederek sonsuza kadar yaşayamayacağını kanıtladı."
IMF ve Dünya Bankası'nın yeniden yapılanması şart
"IMF ve Dünya Bankası İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, ekonomik desteğe ihtiyacı olan ülkelere katkı sağlamak; ekonomiyi yeniden yapılandırmak misyonu ile kuruldular ve bu görevlerini başarıyla yerine getirdiler.
Fakat daha sonra, global şirketlerin çıkarlarını destekleyen bir yapıya dönüştüler. Bu kurumlara, kredi derecelendirme kurumları da eklendi. Bugün ise ne IMF, ne de Dünya Bankası misyonlarını yerine getiremez haldeler.
İrlanda; Ekvator gibi ülkeler borçlarını ödemeyi kabul etmiyorlar. Türkiye IMF'den borç almadan yoluna devam edeceğini açıklayarak, çok önemli bir adım attı. Bu kurumların varlıklarını sürdürebilmek için, yeniden yapılanmaları; misyonlarını yeniden tanımlamaları gerekiyor."
Medya şirketokrasinin bir parçası olmamalı
"Medya, daha açık bir toplum olmamızda önemli bir rol üstleniyor. Medya, sürdürülebilirlik ve barış üzerine kurulacak yeni ekonomik gündemin oluşmasını sağlamalı. Bugün dünya geneline baktığımızda, medya kurumlarının da 'şirketokrasi'nin, dev uluslararası şirketlerin bir parçası olduğunu görüyoruz. Bu sistemin temelden değişmesi; medyanın objektif, derin ve bilgilendirici olması gerekiyor.
Aslına bakarsanız, internetteki blogumda paylaşılan haberlere, New York Times'tan daha fazla güveniyorum. Bugün teknoloji sayesinde her yerde her türlü bilgiye ulaşabiliyoruz. Dünya genelinde herkes birbiri ile iletişim içinde. Toplumlar çok daha açık olma yolunda hızla ilerliyor. Bu noktada belirleyici olan bu bilgiyi ne amaçlı kullandığımız. Bilgiyi, dünyayı yok etmek için mi; yoksa daha iyi bir dünya yaratmak için mi kullanacağız?"
Dünya hayal ettiğiz gibidir
"Wikileaks'in kurucusu Julian Assange bugün hapiste. Oysa ben onun bir kahraman olduğunu düşünüyorum. Liderler, duymak istemediklerinin duyulmasını istemiyorlar. Oysa demokrasi, bilgi üzerine kuruludur. Bu olmadıkça, demokrasi idealleri de yok olur gider. Amazon yerlileri Shuar'ların söylediği gibi dünya, hayal ettiğiniz gibidir.
Çevreyi kirleten sanayiler, yolsuzluklar, istismarlardan kurtulup, doğaya saygılı, sürdürebilir, eşitlik ilkelerini ve toplumsal sorumluluk bilincini savunan daha iyi bir dünyaya ulaşmak bizim elimizde."
ABD'nin başarı modeli, Hindistan ve Çin'de uygulanamaz
"Değişime inanmamızı engelleyen tüm engelleri ortadan kaldırmamız gerekli. Örneğin hiyerarşiye inanamazsınız. Eğer bir insanın bir bitkiden daha üstün olduğuna inanıyorsanız, asla bir bitkiye dönüşemezsiniz; çünkü üstün olduğunu düşündüğünüz insan formuna yeniden dönememekten korkarsınız. Dolayısıyla ilk yapmanız gereken korku ve inkardan vazgeçmektir.
Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler ve birçok Fortune 500 şirketine yönetim danışmanlığı yaptım. Daha sonra sekiz sene boyunca büyük bir enerji şirketinin CEO'luğunu yürüttüm. Bu, başarılı bir alternatif enerji şirketiydi ve şirketteki tüm önemli kararlarımızı şaman felsefesi doğrultusunda alırdık. Yani şirket içinde 'şekil değiştirme' gerçekleştirdik. İş dünyası değişmek zorunda. Bu şekilde devam edemez.
Bizim ABD ve Avrupa'da geliştirdiğimiz başarı modeli, Hindistan, Çin ve Endonezya'da uygulanamaz, çünkü orada çok fazla insan var. Yavaş yavaş bu modelin burada da daha fazla işlemeyeceğini fark ediyoruz.
Bugün tarihi açıdan çok önemli bir noktadayız, çünkü inanılmaz bir teknolojiye sahibiz. Hiç bir zaman olmadığı kadar açığız. Borsanın bu kadar yükselmesinin nedenlerinden birisi internet gibi teknolojilerin olması. Bugün Amazon'da telefon kullanılıyor. İleri teknoloji sayesinde telefon hatları yok ve buna ihtiyaç duyulmuyor. Bu ormanların yok olmasını önlüyor. Ağaçlar kesilip, telefon direkleri kurulmuyor. Doğa korunuyor. Gerçek şekil değişimi, tüm dünya ile birlikte 'tek' olduğunu hissetmektir."