Tulumbanın suyu bitti dedirten açmazlar!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Küresel ve ulusal düzeyde yaşanan gelişmeler ve bunların piyasa eğilimlerine yansıması, belirsizlik ve kırılganlık yönündeki algıların güçlenmeye devam ettiğini düşündürüyor. Döviz kurlarında yaşanmakta olan dalgalanmalar, beklentilerin olumsuzlaşmasında etkili oluyor; uzlaşmazlıklar derinleşiyor, riskten kaçınma eğilimi belirleyici olmayı sürdürüyor ve güvensizliğin etki alanı genişlemeye devam ediyor.

Hafta başında açıklanan kasım ayı enflasyon rakamları beklenenin altında gerçekleşmiş olmasına rağmen bu değişkene ilişkin olumsuz beklentiler düzelmiyor. Güncelliğini kaybeden Orta Vadeli Plan hedefleri, para otoritesinin hareket yeteneğini daraltacak ve faizler ile büyümeye ilişkin tartışmaları besleyecek gibi görünüyor; 2017 yılına ilişkin para politikası konusundaki sunuma yansıyan detaylar bu endişelerin gölgesinde kalmış gibi görünüyor. Perşembe günü açıklanması beklenen ekonomik önlem paketine ilişkin endişeler, diğer gelişme ve girişimleri geri plana itiyor.

Küresel gelişmeler ise kırılganlık algısının daha da güçlenebileceği ve riskten kaçınma eğiliminin belirleyici olmayı sürdürebileceğine işaret ediyor. ABD Başkanlık seçiminden çıkan sonuçlar, daha önce öngörülenin tam aksi yönündeki eğilimleri besliyor ve sistemik kırılganlık algısı güçleniyor. Dolar faizlerinin yükselmesi kesinleşmiş gibi görünüyor; bu durum hem petrol üreticilerini arz kesintisi yönünde daha fazla tavize ve uzlaşmaya zorluyor, hem de gelişmiş ve gelişen tüm ekonomileri daha gerçekçi olmaya zorluyor. Finansal piyasalar ise bu durumu yeterince fiyatlayamıyor ve kısmen rafa kaldırarak görmezden gelme yoluna başvurmak durumunda bırakıyor.

Cumhurbaşkanının faizler ve döviz kurları konularındaki çağrılarını, özetlemeye çalıştığımız mevcut beklentiler ve endişeler ışığında değerlendirmek gerekiyor. Boşa konsa dolmayan ve doluya konsa almayan türden açmazlar, etkili ve yetkili kesimlerin hareket yeteneğini daraltıyor. Eğer para politikası kararları açıklandığı gibi öncelikle enflasyon duruşuna göre şekillenecek ise, 2017 yılı ekonomik hedeflerinin yakalanması pek mümkün olamayacak ve mevcut sorunlar iyice ağırlaşacak gibi görünüyor. Tulumbanın suyu bitti dedirtiyor! Bu açmazı aşmak adına, öncelikle döviz kurlarının geriletilebilmesi için halka çağrı yapmak durumunda kalınıyor.

Perşembe günü açıklanacak ekonomik önlem paketinin içerik ve dozu ise, Çarşamba akşamına kadar döviz kurlarında yaşanacak eğilimlere göre şekillenecek gibi görünüyor. Eğer Türk Lirası değer kaybetmeye devam ediyor ise daha radikal önlemler ve yüksek doz söz konusu olabilir; yok eğer kayıplar kısmen de olsa geri alınmaya başlamış ise, içerik çok daha ılımlı düzeyde kalabilir. Bu durum nedeniyle halka yapılan döviz bozdurma çağrısının, sistemi oluşturan kurumsal yapıyı da baskı altına aldığını ve yabancı yatırımcıları iyice tedirgin ettiğini dikkate almak gerekiyor.

Bir dizi faktör enflasyon beklentisini olumsuzlaştırarak, hem makroekonomik görünümü bozuyor ve hem de yabancıları risklerini azaltmaya teşvik ediyor. Arz daralmasına bağlı olarak petrol fiyatının yükselmesi, dolaylı vergi oranlarındaki artışlar, Türk Lirasındaki kalıcı olarak dizginlenemeyen değer kayıpları, talep yetersizliği nedeniyle bazı ürün gruplarındaki fiyat eğilimlerinin geçici olma olasılığı gibi faktörler olumlu düşünmeyi çok zorlaştırıyor. Maliyet kökenli enflasyon baskılarının, talep kökenli eğilimlere baskın çıkması ihtimali güçleniyor.

Son bir ay ve hatta son bir hafta içinde yaşadıklarımız, 2017 yılının bu seneyi aratma olasılığının oldukça yüksek olduğuna işaret ediyor. Küresel eğilimler ile içeriye ilişkin hesaplar uyuşmuyor, gerçekçi olma çabası ise pek gözlenmiyor. Tepkisel ve kısa vadeli yaklaşımlar ile evdeki hesabın çarşıya uydurulması, hem çok zorlaşıyor ve hem de çekirgenin son bir kez daha zıplayamama ihtimalinin dikkate alınmasını gerektiriyor!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar