Tüketime dayalı büyümeden üretime dayalı büyümeye geçmeye mecburuz
Yılın ilk 3 ayında yüzde 5 büyüdük. Büyümeye sevinelim. Ama büyümenin kaynağını da bilelim. Hükümet duran, yavaşlayan ekonomiyi harekete geçirmek için her kesimi rahatlatacak tedbirler aldı. Piyasaya kredi yoluyla para saldı. Dolaylı olarak tüketim harcamalarını artırıcı uygulamalara geçti. Bütün bunların sonunda: Hane halkı tüketimi yüzde 5.1 oranında, devletin tüketimi yüzde 9.4 oranında arttı. İlk yarıda yüzde 5 büyümenin 3.1 puanı halkın tüketim artışından,1.3 puanı devletin harcama artışından geldi. Özetle yüzde 5 büyümenin 4.4 puanı toplam tüketim artışından geldi. Yatırımın payı 0.6 puan. Dikkat buyurunuz yatırıma değil tüketime para harcıyoruz.
Büyümenin dinamiği sanayidir. İmalat sanayiidir. Genelde ekonomi sanayin büyüme hızının biraz ötesinde büyüyor. Türkiye İstatistik Kurumu sanayi büyümesini, üretim hacmine dayalı olarak açıklar. Ama milli gelir hesabına sanayi büyümesi 'Katma Değer' olarak gider. Katma değer üretimin çıktı değeri ile girdi değeri arasındaki farktır. Üretim faktörlerinin üretime yaptıkları katkı toplamıdır. Türkiye İstatistik Enstitüsü bu yılın il 3 ayında sanayi üretim artışını (Üretim Miktarı-Hacim itibariyle) yüzde 1.4 olarak açıkladı. Milli Gelir hesabında ise 3 ayda sanayinin (Katma Değer olarak) yüzde 5.3 oranında. İmalat sanayinde katma değer büyümesi yüzde 1.5 oranında. Bunlar, 2015 yılının ilk 3 ayında sanayinin yapısında çok büyük değişiklik olduğu, sanayide katma değer atışının, üretim artışının önüne geçtiği anlamına gelir. Üzerinde durulması gereken önemli bir değişim göstergesidir.
• Hükümetin, talebi artırmak için piyasaya devamlı para akıtma imkanı yoktur.
• Tüketimle büyümenin kaynağı gelirdir. Halkın ve devletin geliri devamlı artmazsa tüketim de devamlı artmaz.
• Ekonomide gelirin kaynağı üretimdir. Üretim, gelir ve istihdam yaratır. Üretim artmadan tüketimin devamlı artması imkansızdır.
• İşte bu nedenle yılın ilk 3 ayındaki nasıl olup da yüzde 5 büyüdüğümüzü bilelim. Üretimsiz, tüketime dayalı büyümenin sürdürülemez olduğunu unutmayalım.
Büyümenin kaynağı herkesi ilgilendirmez. Çok kişi sadece büyüme rakamına bakar. Büyüme rakamı insanlara moral verir.
• Ekonominin merkezinde 'insan' vardır. İster yöneten, ister yönetilen, ister işveren, ister çalışan insanların 'morali', ekonominin yönünü belirler.
• Moral bugünün iyi olması ve yarına güvendir. Uzun süredir değişik nedenlerle 'moralimiz bozulmuştu'. Yüzde 5 büyüme, 'ilaç oldu'. İnsanlar ekonominin hiç de kötü olmadığını gösteren işaretleri kendilerine göre değerlendirecekler.
• Yatırım, üretim yapacak olan, işler açılıyor diyerek yatırım ve üretimi artıracak.
• Toptan ve perakendeci Anadolu esnafı işler açılıyor diyerek, stok yenileyecekler. • Parası olan, borçlanma imkanı olan 'yarın bugünlerden iyi olacakmış' diyerek harcamasını artıracak.
• Şimdi ekonominin 3 atkısı var: 'Döviz, borsa ve faiz'.
• Dövizin bulunur ve ucuz olması önemli. Döviz açığımız var. Dışarıdan kaynak girmesi gerekiyor. İçeriden dövizin kaçmaması gerekiyor. Büyümenin yüksek olması döviz trafiğini olumlu hale getirir. Döviz trafiği olumlu hale gelince döviz fiyatında tırmanma durur.
• Ekonominin büyüme göstergeleri içeride dövize aşırı talebi önler.
• Borsa 'büyüme haberlerini pek sever'. Büyüme şirket kârlılığı demektir. Hisse senedi fiyatlarının artması demektir. Büyüme haberleri borsada başlayan tırmanışı artırır. Her ne kadar halkın borsada birikimi çok az ise de, borsa haberleri ile herkes ilgilenir. Borsanın yükselişi borsada yatırımı olmasa da insanları yüreklendirir.
• Enflasyon aşağıya inmedikçe faizler ucuzlamaz. Ama 'işler iyi gidiyor, gidecek' havası borçluları da borçlanacakları da 'yüreklendirir'. Faizi dert etmemeye başlarlar.
Büyüme rakamları piyasanın, insanların tam morale ihtiyacı olduğu dönemde açıklandı. İlk 3 ayın büyüme rakamının büyüklüğü bir süre ekonomide canlılığın devamına imkan verecektir. Bu canlılık üretim artışına dönüşürse, işte o zaman gerçek anlamda büyüme dönemine girebiliriz.