Tüketimde sınır yok!

Levent AKBAY
Levent AKBAY AÇI KARŞI AÇI [email protected]

Ekonomiyi hafif hafif soğutmaya çalışıyoruz. Faiz artırımı, seçici ve miktarsal kredi sıkılaştırma kararları, yurt içi talebi düşürmeye yönelik önlemler arasında yer alıyor.

Zamlar ve vergi artışlarının da benzer ‘zorunlu’ etkilerinin olduğu ortada. Bu aşama öncesinde bir kısım tüketici, aynı zamanda enflasyona karşı korunmak için de otomobil, beyaz eşya, dayanıklı tüketim harcamalarını artırma eğilimindeydi.

Buna karşın toplam arz, toplam talebin gerisinde kalıyordu. Bu, da bir yandan enflasyonu tetikliyor, bir yandan da ithalat yoluyla cari açığı artırıyordu. Atılan adımlara kredi kartları kullanım maliyetlerinin artırılması, altın ithalatının ek maliyetle yavaşlatılması da eklendi.

Şimdi de bir yandan haziranda yaşanan ihracat ve ithalattaki gerileme, bir yandan iç talepteki düşüşün yansıması ve de parasal sıkılaştırmanın etkileri ile cari açıkta düşüş bekleniyor. Beklentinin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği bugün açıklanacak ödemeler dengesi verileri ile netleşmiş olacak. Olası düşüş doğru yolda olunduğunun işareti olarak sırayı yavaş yavaş ‘program’ açıklanmasına taşıyacak.

Bu arada programa çeşitli kesimlerce destek vermek ve beklentileri yönlendirmek üzere ‘tasarruf ’ konusu daha da bir önem kazanıyor. Programla birlikte kamu kesiminde genelge ile yapılması planlananın ötesinde bir ‘tasarruf seferberliği’ yapılması bekleniyor. Yüksek enflasyon sürecinde sabit gelirli geniş kesimler açısından tasarruf zaten eşyanın doğası gereği yaşanıyor. Ancak bir bütün olarak tasarrufa yöneldiğimiz de söylenemez.

Yılın ilk 6 ayı itibariyle tüketim malları ithalatındaki artış, içerden sağlanamayan tüketim mal ve maddelerinin dışarıdan hem de artarak sağlandığını ortaya koyuyor. Nitekim yılın ilk 6 aylık döneminde sermaye (yatırım) malları ithalatı yüzde 34 artarken, ara mallar (hammadde) ithalatı yüzde 5 gerilemiş.

Buna karşın tüketim malları ithalatı yüzde 62,3 artışla 13,2 milyar dolardan 21,5 milyar dolara çıkmış. Her ay tüketim malı ithalatını finanse etmek üzere 3-4 milyar dolar arasındaki bir miktarı yurt dışına transfer ediyoruz. Öyleki mayıs ayına kadar aralıksız bir şekilde artan tüketim malları ithalatı yeni bir rekorla 4,1 milyar dolara eriştikten sonra haziran ayında 3,6 milyar dolara geriledi.

Ocak haziran döneminde ihracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 67’ye gerilemesi, ithalat için harcanan kaynakları ayrıca önemli kılıyor. Üstelik haziran ayındaki gerileme yaşanmasaydı bu oran yüzde 64 civarındaydı. Tüketim malları ithalatının toplam ithalat içindeki payı da gerilemek bir yana artıyor. Bu oran 2021’de yüzde 9,2, 2022’de yüzde 8,4 olmasına karşın 2023’ün ilk yarısında yüzde 11,7’ye çıkmış durumda. Eğilimi göstermek açısından ay bazında gelişmeleri vermek de yararlı olabilir.

Tüketim malları ithalatının toplam ithalattaki payı ocak ayında yüzde 8,7’den şubatta yüzde 11’e çıktı. Mart, nisan ve mayısta yüzde 12’nin üzerinde seyrettikten sonra haziran ayında yüzde 14’e tırmandı. Yok zamanda tüketim için harcanan bu kaynağın içerde kalması mümkün müydü?İthalattaki artış eğilimi bBu malların tüketicilerinin tasarruf yapmak gibi bir niyetinin olmadığını gösteriyor. Bu durumda tüketim malları ithalatına cep telefonu ve altın gibi bazı ek maliyetlerin getirilmesi sözkonusu olabilir mi?

Belki teknik olarak ithalata vergi getirilemeyebilir. Ancak caydırıcı bazı tedbirler de alınabilir. Çünkü bir kesim zorunlu olarak tasarruf yapmak zorunda kalırken, bir başka kesimin ihtiyaçlarının bir bölümünü döviz harcayarak sağlaması günümüz koşullarına pek uymuyor. Üstelik açıklanacak programın başarısını da tehlikeye atıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Planlamaya geri dönüş 18 Eylül 2023
17. Madde 15 Eylül 2023
Asıl fren 2024’te… 13 Eylül 2023
Enflasyon birikirse!.. 06 Eylül 2023
Enflasyonda atalet 04 Eylül 2023
Kepenkler kapanmasın… 01 Eylül 2023