Tüketicinin güveni neredeyse yedi yılın en düşük düzeyinde

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Seçim dönemlerinde adlarını sıkça duyduğumuz araştırma şirketleri yalnızca hangi partinin ne kadar oy alabileceği konusuna eğilmiyorlar. Bu şirketler, vatandaşın nabzını tutabilmek adına bir dizi soruya da yanıt arıyorlar. Ekonomiye, dış politikaya, güvenlik politikalarına ilişkin görüşler derlenmeye çalışılıyor. 

Ekonomiyle ilgili en detaylı kamuoyu araştırmasını ise kamu kuruluşları yapıyor aslında. TÜİK ve Merkez Bankası, her ay tüketici eğilim anketi gerçekleştiriyor ve bu anketten tüketici güven endeksi oluşturuluyor. İşte son endeks dün açıklandı ve eylüle ait olan bu endeks bize tüketici güveninin dramatik bir düzeye indiğini gösterdi.

Tüm güven endeksleri gibi sıfır ile 200 arasında bir değer alabilen tüketici güven endeksi eylül ayında 58.5'e geriledi. Bu düzey birkaç yönden büyük öneme sahip.

Birincisi; eylüldeki endeks, 2009 yılının ocak ayındaki 58.3'ten sonraki en düşük düzey. Yani son 80 ayın en düşüğü. Tüketici güven endeksi 2004 yılının ocak ayından bu yana hesaplanıyor. Eylülde, 2004'ün ocak ayından bu yana geçen 11 yıl 8 aylık dönemin en düşük dördüncü düzeyi oluşmuş oldu. "Bu yılın eylülünden daha kötü dönemler de varmış" denilebilir. Düz mantıkla bu doğru da, 2008-2009 dönemi tüm dünyada kriz yaşanan bir dönemdi. Şimdi öyle bir kriz yok. Ama olsun, biz içeride kriz yaratma maharetini hep gösteririz ve onu sergiliyoruz işte. Bunun sonucunda da endeks adeta dip yapmış durumda.

İkincisi; endeksin geldiği düzey kadar son dönemdeki gerileme eğilimi. Endeks son üç aydır sürekli geriliyor ve bu üç aydaki toplam gerileme yüzde 12'yi buldu. Yalnızca eylül ayındaki düşüşün oranı da yüzde 6.1 oldu. Tüketici güven endeksi, bir yıl öncesine, yani geçen yılın eylülüne göre ise yüzde 21 gerilemiş durumda.

Yani neresinden bakarsanız bakın, tüketicinin ekonomiye olan güveni çok zayıflamış durumda ve bu güven giderek daha da zayıflayacak bir görüntü veriyor.

Eylül ayındaki tablonun detaylarına gelince... Genel ekonomik duruma ilişkin beklentiyi gösteren endekste yüzde 7.2 bozulma var. Maddi durum beklentisi yüzde 4.7 bozulmuş. İşsiz sayısında artış olacağı tahmin ediliyor. Tasarruf etme ihtimalini gösteren endeks mi, hiç sormayın; bir ayda yüzde 18.3'lük gerileme ortaya çıkmış.

Hükümetin kurulamayacağının anlaşıldığı, en kritik günlerin havanda su dövülerek geçirildiği, Türk halkının en duyarlı olduğu ekonomik veri konumundaki dövizin alıp başını gittiği, unutulduğu zannedilen terörün yeniden hortladığı bir dönemde tüketicinin genel beklentisi iyileşir miydi, ekonomiye duyulan güven artabilir miydi? Dolayısıyla aslında eylüldeki bu tabloda şaşırtıcı bir yön yok. Hatta ekimde daha olumsuz bir tablo ortaya çıkması da hiç sürpriz olmayacak.

Konut alma ihtimali dipte

Tüketici güven endeksi "genel ekonomik durum, maddi durum, işsizlik ve tasarruf etme ihtimali" olmak üzere dört alt endeksten oluşuyor. Bu alt endeksleri oluşturan daha alt kalemler var. Bunlar arasında en çok dikkati çeken ve adeta dip noktaya inen "Gelecek 12 ayda konut satın alma veya inşa ettirme ihtimali" ile ilgili soru. Bu soruya verilen yanıtlarla oluşan endeks eylül ayında 7'ye inmiş durumda. Geçmişte de bu endeks öyle çok yükseklerde oluşmuyor, 10'lar, hatta 8-9'lar dolayında seyrediyordu, ama doğrusu daha önce 7 gibi bir düzey hiç görülmemişti. 

Ekonomide yaşanan sıkıntılar ve belirsizlik ortamı, vatandaşı zaten çok zor gerçekleştirilebilen konut alımından bir süreliğine tümüyle alıkoyacak gibi. 

Kasımda tersine dönebilir

Mevcut durumda 1 Kasım'da da sandıktan 7 Haziran'dakinden çok farklı bir sonuç çıkacağı sanılmıyor. Ama öyle görünüyor ki 1 Kasım'dan sonra artık "Bu seçim de sonuç vermedi, haydi bir kez daha sandık başına gidelim" demeyi kimse göze alamayacak.

Dolayısıyla kasım sonrasında çok hızlı bir şekilde hükümet kurulması ve ekonomide morallerin düzelmesi mümkün. Dikkat ediniz, morallerin düzelmesinden söz ediyoruz; işlerin yoluna girmesinden değil. Bir çırpıda tüm sorunların üstesinden gelinmesi zaten mümkün olamaz, ama en azından algı değişebilir, "Artış işler yoluna girecek" umudu doğabilir. Bu da bir şeydir, hatta çok çok önemli bir şeydir. Türk halkı hızla umudunu yitirme noktasına doğru sürükleniyor çünkü. Bun geri kazanmak çok önemli.

 

alaattin-aktas-graf.jpg

 

 

 

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar