Tüketici ürünleri şirketleri gerçek vergi yükünüzü biliyor musunuz?
EBRU TÜRKÇELİK
Ne iş yapıyor olursak olalım, kendimizi sektördeki diğer şirketlerle karşılaştırırız, sektörün neresinde durduğumuza bakarız, değil mi? Vergide de böyle. Aynı malı sektördeki diğer şirketlerin kaça üretebiliyor olduğunu bilmek nasıl önemliyse, bu kıyası vergi yükü açısından yapabilmek de o kadar önemli.
PwC, tüketici ürünleri sektöründeki şirketlerin vergi yükü üzerine bir benchmarking raporu hazırlamış. Tüketici ürünleri sektöründeki şirketlere, vergi yüklerini sektör ile mukayese edebilmelerine imkan tanıdığı için son derece faydalı olabilecek bir hizmet bu. Darısı başımıza diyerek rapora gelin bir göz atalım. Amerika’daki meslektaşlarımızın tüm dünyadaki tüketici ürünleri şirketleri fikir edinsin diye kaleme aldığı raporda bakın neler var.
Rapor 55 büyük tüketici ürünleri şirketinin fiili vergi oranı üzerinde analizleri içeriyor. Kısaca açıklayalım: Vergi kanunlarında yer alan oranlara “kanuni vergi oranı” deniyor. Şirketlerin fiilen katlandığı verginin oranına da fiili vergi oranı denilmekte. Bu ikisi, şirketlerin kullandığı teşviklere, sermaye yapılarına veya vergi indirimi ve istisnası gibi çeşitli uygulamalara bağlı olarak birbirinden farklılık gösterebiliyor.
Rapora geri dönelim:
• Çalışma kapsamındaki 55 şirketin ortalama fiili vergi yükü yüzde 25.1 olarak tespit edilmiş. Bu rakam son 3 yıldır pek değişmemiş.
• Amerikan şirketlerinin fiili vergi yükü ortalaması (yüzde 27.3), Amerikan olmayan şirketlerinkinden yüzde 4 puan daha yüksek.
• Tüketici ürünleri sektörü kendi içerisinde incelediğinde, içecek şirketleri en düşük fiili vergi oranı ortalamasına sahip (yüzde 20.7). En yüksek fiili vergi oranı tütün şirketlerinde (yüzde 31).
Böyle devam eden rapor, tüketim ürünleri sektörünün diğer sektörlere göre durumu hakkında da çeşitli gözlemlere yer veriyor. Vergi yükünün farklılaşmasındaki temel faktörler hakkında da.
Benim üzerinde durduğum raporun yerel ve uluslararası şirketler arasındaki karşılaştırması oldu. Ağırlıklı olarak kendi ülkesinde faaliyet gösteren şirketlerin fiili vergi oranı uluslararası şirketlerin vergi oranından daha yüksek. Kendi ülkesi dışında da faaliyet gösteren şirketler bu diğer ülkelerdeki düşük vergi oranlarından, indirimlerden faydalanıp, ortalama vergi yükünü aşağıya çekebiliyorlar. Ağırlıklı olarak kendi ülkelerinde faaliyet gösterenler ise sadece kendi ülkelerindeki kurallar ve indirim mekanizmaları ile sınırlılar. Örneğin içecek şirketlerindeki düşük fiili vergi yükünün arkasındaki temel sebep olarak bu şirketlerin kendi ülkeleri dışında da faaliyet göstermelerinden gelen pozitif etki sayılıyor raporda.
Yurt dışındaki faaliyetlerin yanı sıra, fiili vergi oranını düşüren diğer önemli bir faktör vergi teşvikleri. Ancak yapılan analizler teşviklerin tüketici ürünleri şirketleri için daha da önemli olduğunu söylüyor. Teşvik kullanımının tüketici ürünleri şirketlerinin fiili vergi yükünü indirmedeki etkisi yüzde 4.9. Bu oran, teşvik kullanımının diğer sektörlerde yarattığı etkinin oldukça üzerinde. Diğer bir deyişle, teşviklerin fiili vergi yükünü düşürmedeki en olumlu sonuçları tüketici ürünleri sektöründe görülmüş. Bu teşhisi aynı açıklıkla bizden birileri de koymuş mudur bilemem. Ama eğer tüketici ürünleri sektöründe faaliyet gösteren bir şirketseniz, mevcut teşviklerden (yatırım indirimi, AR-Ge indirimi vs) ne oranda yararlanıyorsunuz, bir bakmanızda fayda olduğunu söyleyebilirim, çünkü rakipleriniz yararlanıyor gözüküyor.
İşletme açısından gider niteliğinde olmasına karşın vergi matrahının hesaplanmasında indirimine müsaade edilmeyen harcamalar sizlerin de bildiği üzere fiili vergi yükünü artıran faktörlerden. Ancak beklenilenin aksine, kanunen kabul edilmeyen giderlerin fiili vergi oranına etkisi sadece yüzde 0.8 Bu oran örneğin teşviklerin fiili vergi oranına etkisi (yüzde 4.9) ile kıyaslandığında oldukça önemsiz kalıyor. Buradan benim çıkardığım ders, vergi hesabınızı yaparken gider yazılmasından emin olmadığınız tutarların gider yazılması için müşavirinize ısrar etmekten vazgeçin. Bunun yerine, gözünüzden kaçmış bir teşvik var mı, bunu inceleyin. Rapora göre bu ikincisinin faydası çok daha büyük.
Rekabetin artması ile vergi her geçen gün daha önemli bir unsur haline gelmekte. Bir şirket nasıl diğer maliyetler açısından sektörde nerede durduğunu bilmesi gerekiyorsa, vergi tarafında da bilmesi gerekir. Ülkemizde sektör fiili vergi oranlarının saptanmasına yönelik bir çalışma henüz bulunmamakta. Ancak yine de yukarıda yer verdiğimiz türden çalışmalar şirketleri genel trendleri takip etmelerine ve vergi yüklerini bu veriler ışığında analiz etmelerine yardımcı olmaktalar.