Tüketici bu oranlar yüzünden “Yandım Allah” diyor

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Dün bıraktığımız yerden devam edelim. Bu köşede dün TÜFE’de nisan ayı ile ilk dört ayda ve son bir yılda fiyatı en çok artan 25 mal ve hizmeti oranlarıyla birlikte sıralamıştık. Özellikle son bir yılda en çok zam gören 25 mal ve hizmet arasında ağırlık taze meyve ve sebzedeydi.

Zaten vatandaşın canını yakan da bu değil mi... Taze meyve ve sebzeye gelen zamlar değil mi...

Yine dün vurguladığımız gibi dar gelirli vatandaş birçok kalemde tüketimini kısıyor. Örneğin yıpranmış ev eşyasını yenilemeyi erteliyor, kıyafetiyle idare etmeye çalışıyor. Ama yine dün aktardığımız gibi “Boğazdan kısmak mümkün olmuyor ki”...

Aslında bu da bir açıdan oluyor sayılır; insanlar doyabilmek için farklı ve ucuz gıdalara yönelmek zorunda kalıyor.

İnsanlar et yemiyor, yiyemiyor; gıda tüketimlerinde ağırlığı sebzeye vermek durumunda kalıyor.

İşte ete, tavuğa yanaşamayıp sebze yemek durumunda kalanlar, bu sefer de sebze fiyatlarındaki inanılmaz artış karşısında neye uğradıklarını şaşırıyorlar.

Geçen yıl neydi, bu yıl ne oldu?

Yazımızdaki tablo tüm gerçeği açıkça ortaya koyuyor. Geçen yılın nisan ayında taze meyve ve sebzeyi 2017 nisanından yüzde 5 daha ucuza yemek mümkündü. Düşünün; 2017 nisanında ortalama 100 olan taze meyve sebze fiyatları bir yıl sonra 2018 nisanında 95 liraya inmişti.

Bu yıl ne oldu; geçen yıl nisanda 100 düzeyinde bulunan taze meyve sebze 174 liraya tırmandı.

Bakar mısınız, taze meyve sebze fiyatları önceki yıl 100’den 95’e iniyor, izleyen yıl ise 100’den 174’e çıkıyor.

Vatandaş bu tablo karşısında, bu fiyatlar karşısında feryat etmekte haklı değil mi?

Kaldı ki fiyat artış hızı böylesine tırmanışa geçmesine rağmen bu oranlar hala inandırıcı bulunmuyor; TÜİK’in açıkladığı oranların gerçeği yansıtmaktan uzak olduğu dile getiriliyor.

Dün bu köşede TÜFE’de son bir yılda en çok artış gösteren mal ve hizmetlerin özetini aktarmıştık. Hatırlatalım; son bir yılda en çok fiyat artışı gözlenen 15 mal ve hizmetin 11’i taze meyve sebze.

Mutfağın en önemli girdileri soğanda, patateste, biberde, domateste yüzde 100’ün üstünde fiyat artışları var. Öylesine bir arz-talep dengesi bozulması yaşıyoruz ki, Türkiye gibi bir ülke soğan ve patates ithal ediyor. Ama sonuç ortada, rekor artışların önüne yine de geçemiyoruz.

TÜİK’e olan güven niye erozyona uğradı?

Geçen yılın bu aylarında enflasyon bu yılkinden çok daha düşük açıklanıyordu ama kimsenin aklına “Acaba oranlarla oynanıyor mu” sorusu neredeyse hiç gelmiyordu.

Bir yıl geçti, oranlar artık çok daha yüksek, ama kafalarda bir kuşku var artık; zihinlerde “Yok yok, enflasyon daha yüksek ama düşük açıklıyorlar” yargısı yer etti bir kere.

Peki bir yılda ne yapıldı, neyin değişmesine yol açıldı da veya kendiliğinden ne gibi gelişmeler ortaya çıktı da enflasyon verilerine böylesine kuşkuyla yaklaşılması gibi bir durumla karşı karşıya kalındı?

Bazen kötü tesadüfler yaşar insanlar da, kurumlar da... Ya da gelecekte nelere yol açacağı, nasıl yorumlanacağı pek dikkate alınmadan adımlar atılır.

Hatalı adımlar atılmaya geçen yıl başlandı. Son yılların en yüksek fiyat artışının açıklandığı gün, TÜİK’te bu konuyla ilgili başkan yardımcısının görevden alınması inanılmaz bir zamanlama hatasıydı.

İkinci hata başkan değişimiyle ilgili olarak geçtiğimiz günlerde yapıldı. Ve hemen ardından nisanda tahminlerin altında bir TÜFE artışı gelince kuşku kavramının bir adım ötesine geçildi; kuşku, kesin bir yargıya dönüştü.

Bu iki değişiklik de gerekli olabilir; ama o zamanlama hatası yok mu!

★★★

Son bir yıldaki TÜFE artışı yüzde 19.5, gıda grubundaki artış yüzde 32, taze sebze meyvedeki artış yüzde 74.

Ama diğer yanda sebze enflasyonunun simgesi haline gelen soğan ve patatesteki artış yüzde 289 ve yüzde 212.

İşte bir yanda atamalardaki zamanlama hatası, bir yanda simge ürünlerdeki çok yüksek oranlar TÜİK’e olan güvende büyük erozyona yol açtı.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar