TÜİK, OVP ve vatandaş
Geçtiğimiz hafta veri akışı açısından oldukça yoğun geçti. Fitch, Türkiye’nin kredi notunu arttırdı ama görünümü pozitiften durağana çevirdi.
Bu kısa vadede yeni bir kredi not artışını gri alana çekmiş oldu. Temmuz ayında da Moody’s kredi notumuzu iki kademe yükseltmişti. Bu gelişme ile beraber Türkiye’nin son birkaç gündür küçük bir artış yaşayan CDS primlerine etkisi takip edilmeli ve elbette en önemlisi orta vadede yabancı yatırımcının davranışına etkisi incelenmeli.
OVP, MB’nin yüzde 38 olan yılsonu enflasyon hedefini kenara koydu
Geçtiğimiz hafta açıklanan OVP enflasyona işaret ederek, yılsonu beklentisini yüzde 33’den yüzde 41.5’a revize etti. Bu rakam MB’nin yüzde 38’lik yılsonu hedefini aştı ama zaten piyasa bu hedefi gerçekçi bulmuyordu. Öte yandan, OVP’de çelişkili bulunan bazı başlıkların da altını çizmek lazım.
Mesela, OVP’ye göre 2025 yılında enflasyonda yüzde 17.5 ve büyümede yüzde 4 rakamları belirtilirken, 2026 yılı için enflasyon yüzde 9.7 ile tek haneye inecek ve büyüme beklentisi yüzde 4.5 olacak şekilde açıklandı. Bu senaryolar hem fiyat seviyelerinin düşeceği ve aynı zamanda yüksek kabul edilecek bir büyüme performansı sergileyecek bir Türkiye ekonomisine işaret etti. Halbuki bir süredir uygulanan dezenflasyon politikası, düşük büyüme ama kontrol altına alınmış bir enflasyon görünümü üzerine kurgulanmıştı. İki olumlu gösterge Türkiye’nin mevcut konjönktöründe aynı anda nasıl yakalanabilir işte bu kafaları karıştırdı.
MB aylık enflasyon görünümünü beğenmedi
TÜİK ağustos ayı için aylık enflasyonu yüzde 2.47 olarak açıkladı. TÜİK’e göre yıllık enflasyon yüzde 51.97’ye gerilemiş oldu. Aynı rakam ENAG’a göre aylık yüzde 3.47 ve yıllık olarak yüzde 90.35 olarak gerçekleşti. OVP’de de tek haneli enflasyon hedefinin altı çizilirken, Türkiye’de enflasyon rakamlarını geçmiş uzun vadede hatırlamakta fayda var. Yıllık enflasyonda tek haneyi en son gördüğümüz yıl 2016 ve enflasyon yüzde 8.53 olarak açıklandı. 2017’de çift haneye geçiş yaptık ve yüzde 11.92’yi karşıladık. 2018 yılı yüzde 20.30 ile enflasyonu ve hatırlarsanız değer kaybeden TL’yi de konuştuğumuz bir yıldı.
2019 ve 2020 yıllarında enflasyonda yüzde 11.84 ve yüzde 14.60’ları gördük. 2021’de kırılma başladı. Yüzde 36.08 tedirgin etti. 2022 ve 2023 yılları yılsonu rakamları yüzde 64’ler seviyesinde geldi. Son açıklanan rakam yıllık veride düşüşe işaret ederken TCMB Başkanı enflasyonda bir süredir belirttiği gibi aylık rakamlar bazında sürdürülebilir hedef eğilime henüz gelinmediğine işaret etti. Yani faiz indirimine gitmek için önümde yol var dedi.
Bir aileye dört asgari ücret girse bile yoksulluk sınırının yakınında geçim
Son rakamlara göre Türkiye’de açlık sınırı yaklaşık 19,000 TL ve yoksulluk sınırı yaklaşık 63,000 TL olarak açıklandı. Basit bir hesapla, dört kişilik bir ailede herkes asgari ücret kazansa da yaklaşık yoksulluk sınırında bir geçim koşuluna sahip olacak.
TÜİK’in en son açıkladığı hanehalkı tüketim harcamaları istatistiğine göre vatandaş bütçesinden gıda için yüzde 20.6, konut ve kira harcamaları için yüzde 23.9 ve ulaştırma maliyetleri için yüzde 21.9 harcamakta. Bu veri, vatandaşın aile bütçesinden yüzde 66’lık bir kısmı zaten mecburi ihtiyaçları için harcadığını ortaya koymakta. Aynı verisetine göre, eğitime harcanan pay yüzde 1 olurken, eğlence, spor ve kültür harcamalarının aile bütçesi içindeki payı yüzde 1.9 olarak gerçekleşmiş.
Finansa erişim zor
TCMB verisetine göre, ihtiyaç kredisi ortalama oranları da 2020 yılı sonrasında önemli bir artışa sahne oldu. 2020 yılında yıllık ortalama yüzde 15.78 iken sonraki yıllarda sırasıyla yüzde 23.50, yüzde 30.93, yüzde 44.91 olarak gerçekleşti. İhtiyaç kredisi faiz oranı 2024 yılının başında yüzde 60’lar seviyesinde başlamış, seçim dönemi belirsizliği ile ikinci çeyrek itibarıyla yüzde 80’lere kadar tırmanmıştı. Yılın son çeyreğine yaklaşırken yüzde 72’ler düzeyinde gerçekleşmekte. Özetle finansa erişim de her kesim için zor. Açıklanan verilerin yaşam standartlarına da yansıması dileklerimle . . .