TÜİK hiçbir şeyden çekmedi enflasyon hesabından çektiği kadar
TÜİK’in web sayfası bir bilgi deposudur, hazinedir. Söz konusu sayfada ulusal hesaplar, dış ticaret, nüfus-demografi, sağlık, ulaştırma-haberleşme, istihdam-işsizlik-ücret, inşaat- konut, tarım, gelir-yaşam-tüketim- yoksulluk, bilim-teknoloji, güven endeksleri, enfl asyon, sanayi, çevre-enerji, eğitim-kültür- spor-turizm ve adalet-seçim başlıklarında toplanmış yüzlerce veriye ulaşmak mümkündür.
TÜİK ayrıca, kendisi oluşturmamakla birlikte resmi anlamda Türkiye’de hangi gün ve saatte hangi kurumun veri açıklayacağının bilgisini de aktarır. Veri yayımlama takvimine bakarak örneğin Merkez Bankası’nın hangi gün ve saatte hangi veriyi açıklayacağını öğrenebilirsiniz.
TÜİK’in web sayfasında veri tabanları bölümüne girmek suretiyle onlarca veride kendiniz için yeni seriler oluşturma olanağınız da vardır. İsterseniz bu veri setlerini anında excel formatına da dönüştürebilirsiniz.
Yani karşımızda müthiş bir veri hazinesi var. Ama kamuoyunda TÜİK denildi mi çoğumuzun aklına yalnızca enflasyon gelir. Gelir ama, o da yanlış gelir!
Bunda ne yazık ki medya olarak bizlerin de yıllar yılı kamuoyunu yanlış yönlendirmemizin de büyük etkisi var. Vatandaşın açıklanan enflasyona dudak bükmesinde yanlış bilgilendirilmiş olmasının etkisi büyük.
Pinpon topu, çekme halatı!
TÜİK tüketici fiyatları endeksinin kapsamını oluştururken öncelikle hanehalkı bütçe anketini esas alıyor. Haneler ne tüketiyor, ona bakılıyor. Herhangi bir mal ve hizmet toplam tüketimde binde 1’den fazla paya sahipse bu mal ve hizmet TÜFE’de kapsanıyor. Daha önce kapsamda olan bir mal ve hizmetin ağırlığı binde 1’in altına düşmüşse bu kez o mal ve hizmet kapsam dışına çıkarılıyor.
Şimdi gelelim azalmakla birlikte hiç bitmeyen şu pinpon topu, çekme halatı ve zincir efsanesine. Bu ürünler bir dönem kapsanmış olabilir; önemli olan ağırlıklarının ne olduğudur. Varsayınız ki bu ürünlerden birinin toplamda binde 1 ağırlığı var, fiyatı yüzde 50 düşse ne olur ki, bu durum toplam TÜFE’yi ne kadar oynatabilir ki...
“Çok az tüketilen ürünler kapsamda ama çok tüketilenler kapsama alınmıyor, enflasyonun düşmesi böyle sağlanıyor” iddiası da bitecek gibi değil. Bunu hiç beklenmeyecek kişiler dile getirebiliyor. TÜFE kapsamında et yokmuş, peynir yokmuş, ekmek yokmuş!
Bu cehalettir ve onu besleyen tembelliğin yansımasıdır. TÜİK’in web sayfası herkese açık. Hangi tüketim kalıbının hangi ağırlıkla yer aldığı belli. Her ay hangi mal ve hizmetin TÜFE’de hangi fiyatla dikkate alındığı da ilan ediliyor.
Hem unutmayalım, İstanbul Ticaret Odası da hesaplama yapıyor. Ne yani İTO da mı oranlarla oynuyor!
Siz hesaplayamadıklarımıza bakın!
Gelir düzeyine göre hanelerin fiyat artışını farklı hissetmesi şaşırtıcı değil. Düşük gelirlilerin daha çok gıda maddesi tüketiyor olmaları ve gıdada fiyatlar arttıkça bunu “Enflasyon açıklanandan yüksek” şeklinde algılamaları gayet normal. Ama sonuçta şurası kesin ki, fiyatlar herkesin iyi kötü ölçebileceği bir veri. Hem öyle olmasa, insanlar kendi enflasyonlarını farklı görmese, TÜİK’in oranlarına niye burun kıvırsınlar.
Sokaktaki vatandaş neyse de, ekonomiyi, istatistiği bilmesini beklediğimiz insanların enflasyonu hala tartışılır bulması şaşırtıcı. Siz eğer illa bir takım verilere kuşkuyla yaklaşacaksanız, ölçme şansımızın hiç olmadığı verilere bakın! Örnek mi, işte GSYH, istihdam-işsizlik, sanayi üretimi, kapasite kullanımı, güven endeksleri, gelir dağılımı...
Enflasyon hesaplamasıyla ilgili eleştirilecek hiçbir yön yok mu, tabii ki var, onlara daha sonra değineceğiz.