TÜFE’de sürpriz yok, ocakta da olmayacak
Tüketici fiyatları aralık ayında yüzde 0.40 geriledi. Böylece 2018 yılı artışı yüzde 20.30 oldu.
“TÜFE’de sürpriz yok” derken bu oranları kastediyoruz, çünkü beklenti de bu yöndeydi. Hatırlayan okurlarımız çıkacaktır; bu köşede 24 Aralık’ta TÜFE’nin aralıkta sıfır ile eksi yüzde 0.50 arasında gelmesini beklediğimiz yazmıştık. Aylık yüzde 0.50 gerilemeyle de yıllık oran yüzde 20’ye doğru inecekti.
Yani aralık ve dolayısıyla yıllıkta beklenen oranlar gerçekleşti, bir sürpriz yaşanmadı.
Başlığın ikinci kısmı aslında daha önemli. Ocak ayında da sürpriz olmayacağını söylüyoruz. Bu ifade, “Fiyatlar aralıkta geriledi, ocakta da gerileyecek” anlamına gelmiyor tabii ki.
Ocak ayı için sürpriz olmayan durum, fiyatlarda yeniden artış yaşanacağı gerçeği.
“Ocak ayında ne olacak da fiyatlar yönünü yukarı çevirecek” diye düşünmeden önce galiba şu soruya yanıt vermek gerekiyor:
“Kasım ve aralıkta ne oldu da fiyatlarda gerileme görüldü?”
Vergi, vergi, vergi!
Ekim ayının ortasında enflasyonla topyekun mücadele programı açıklamış ve en az yüzde 10 indirim yapmak üzere herkesi bu mücadeleye davet etmiştik. Göstermelik birkaç indirim dışında kimse bu mücadeleye katılmadı.
İnanmayan TÜİK’in kasım ayı TÜFE verilerinin detayına baksın. Kaç üründe yüzde 10’dan fazla fiyat düşüşü olmuş, görsün.
Tüketici fiyatlarının kasım ayında yüzde 1.44 gerilemesinde en büyük etkiyi otomotiv, beyaz eşya ve mobilyadaki ÖTV ve KDV indirimi yaptı. Vergi avantajı konutu da kapsıyor ancak konut fiyatları TÜFE’de yer almadığı için buradan bir etki doğması söz konusu değil.
Hatırlanacaktır, yine bu köşede kasımdaki yüzde 1.44’lük düşüşün 1 puana yakınının yalnızca otomobilden geldiğini yazmıştık.
Vergi indirimi kasımdan geçerli olmak üzere yapıldı; örneğin bir ürünün fiyatı 100’den 90’a indi, 90 olan fiyat aralıkta da aynen devam etti. Vergi indirimi dışındaki zamlar ya da indirimler tabii ki ayrı. Dolayısıyla aralık ayındaki yüzde 0.40’lık düşüşte vergi indiriminin etkisi yok, sıfır!
Ama hala birileri nasıl bir mantık yürütüyor ise aralıktaki gerilemede vergi indirimlerinin etkisi olduğunu söyleyebiliyor.
Aralık ayındaki fiyat düşüşü ağırlıklı olarak akaryakıttaki ucuzlamadan kaynaklandı. Kapsamında akaryakıt ve otomobilin de bulunduğu ulaştırma grubunda yüzde 2.56’lık gerileme yaşandı, bu gerilemeden genel endekse yansıma da negatif 0.44 puan oldu.
Giyim ve ayakkabı grubundaki yüzde 4.08’lik gerilemeden endekse yansıma da yüzde 0.29 olarak gerçekleşti.
Bu yıl ne olur?
2019 enflasyonuna ilişkin ilk söylenecek, yılın tümü için bu aşamada hiçbir şey söylenemeyeceğidir.
Yılın ilk çeyreğinde ne olabileceğini üç aşağı beş yukarı tahmin etmek mümkün; ama yılın tümünü, hayır!
Otomotiv, beyaz eşya ve mobilyadaki vergi avantajının süresi üç ay uzatıldı. Dolayısıyla bu sektörlerdeki ürünlerin fiyatında vergi kaynaklı bir artış olmayacak.
Ancak otomobilde yeni modellerin gelmesi ve aralıktaki ekstra indirimin bitmesiyle zam yaşanacak. Ama 2019 modeller çıkana kadar 2018 model araçların fiyatı derlenmeye devam edilecek, o fiyatlar da görece düşük olacak.
Yani bu üç sektörde aralıkta olduğu gibi ilk çeyrekte de vergi avantajına dayalı bir fiyat indirimi ve bu sayede bir TÜFE düşüşü beklenmemeli.
TÜFE’yi aşağı ya da yukarı yönde en çok etkileyecek ürün olan akaryakıt fiyatları konusunda elimiz kolumuz adeta bağlı. Kur yükseldiğinde ya da petrol fiyatları yukarı gittiğinde akaryakıt zammı kaçınılmaz. Kurun yükselmesine çoğu kez biz yol açıyoruz ama o ayrı bir tartışma konusu.
Kasım ve aralıkta kur ve petrol fiyatlarının düşüşüyle birlikte akaryakıtta nasıl ucuzluk sağlanmış ve bu durum TÜFE’ye olumlu yansımışsa, içinde bulunduğumuz günlerde de bu kez tam ters yönde bir tablonun oluşacağına ilişkin gelişmeler yaşıyoruz.
Kur yükseliyor, özellikle önceki gün ve dün bu durum belirgin olarak ortaya çıktı.
Petrol fiyatlarındaki düşüş durdu, hatta son günlerde bir artış var.
Bu iki etkenin bir araya gelmesi çok keyif kaçırıcı bir durum. Dolayısıyla şu birkaç gündeki eğilim sürerse ocak ayında yüklü bir TÜFE artışı görebiliriz.
TÜFE geçen yıl ocakta yüzde 1.02, şubatta yüzde 0.75, martta yüzde 0.99 artmıştı. Yani bu yıla baz oluşturacak oranlar öyle çok yüksek değil. Bu yüzden bu yılki aylık oranlarla aralık sonundaki yıllık yüzde 20.30, yönünü yeniden yukarı çevirebilir.
Marttan sonrası karanlık!
Karanlık derken kastımız, tahmin yapmanın neredeyse olanaksız olduğu.
31 Mart sonuçlarına göre belki ekonomi politikası yeniden ele alınacak, bilmiyoruz.
Süresi 31 Mart’ta bitecek otomotiv, beyaz eşya ve mobilyadaki vergi indiriminde yeni bir uzatma söz konusu olacak mı, bilmiyoruz. Ama şunu biliyoruz. 1 Nisan’da bu sektörlerde normal vergi düzeyine bir seferde, yani aşamalı olmaksızın dönülürse nisan ayı TÜFE artışı rekor düzeyde gelebilir.
Bu yüzden ilk üç ay için iyi kötü tahmin yapılabilir. Mart sonrası için ise 31 Mart akşamını beklemek gerek. Ama yine de geçen yılın yaratacağı baz etkisine dayalı varsayımlarda bulunulabilir. O varsayımları da başka bir gün ele alırız.