TÜFE yüzde 13.4 olabilir mi, olabilir; olur mu, olmaz!
Tarih 1 Kasım 2017... Merkez Bankası 2017’nin son enflasyon raporunu açıklıyor ve bu raporda 2018’in TÜFE artışının yüzde 7 olarak tahmin edildiği belirtiliyor.
Tarih 30 Ocak 2018... Merkez Bankası 2018’in ilk enflasyon raporuyla birlikte bu yılın TÜFE artışı tahminini yüzde 7.9’a yükseltiyor.
Tarih 30 Nisan 2018... Yılın ikinci enflasyon raporu açıklanıyor, bu kez tahmin yüzde 8.4.
Ve geliyoruz düne, 31 Temmuz 2018’e... Merkez Bankası yılın üçüncü enflasyon raporunu açıklıyor ve TÜFE tahminini yüzde 13.4’e çıkarıyor.
1 Kasım’dan bugüne dokuz ay geçti. Merkez Bankası’nın enflasyon tahmini bu dokuz ayda neredeyse bir kat artış gösterdi ve yüzde 7’den yüzde 13.4’e yükseldi.
Kaldı ki yüzde 13.4’te kalmak mümkün olabilir mi, bu da çok tartışmalı. Haziran sonu itibarıyla yüzde 15’i aşan, cuma günü açıklanacak oranlarla yüzde 16’yı da geride bırakacağı tahmin edilen yıllık TÜFE artışının yıl sonuna geldiğimizde yüzde 13.4’e ineceğini umuyoruz.
Geçmiş yıllar ölçüyse, olmaz!
Yıllık TÜFE artışının yüzde 13.4’te kalabilmesi, ilk yarıdaki yüzde 9.17 artışa ikinci yarıda yalnızca yüzde 3.87’lik bir artış eklenmesiyle pekala mümkün olabilir.
Peki altı ayda yüzde 3.87’de artışta kalmak mümkün görünüyor mu, hayır!
Yüzde 3.87, ikinci yarılar için öyle çok çok yüksek bir oran değil aslında. Önceki yılların ikinci yarılarında daha düşük oranlar da gerçekleşmiş.
Ama bu yıl hala dinmeyen, hala zaptedilemeyen bir fiyat artışı baskısı yaşıyoruz. Dolayısıyla ilk altı aydaki yüzde 9.17’den bir anda yüzde 3.87’ye inmek pek de mümkün görünmüyor.
Bu fiyat artışı baskısı ne boyutta mı, buyurun Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya’ya kulak verelim:
“Üretici enflasyonunun ikinci çeyrek sonunda yüzde 23.7’ye ulaşmasıyla tüketici fiyatları üzerinde maliyet baskısı önemli ölçüde güçlendi. Bu dönemde talep koşulları, önceki çeyreğe kıyasla azalmakla birlikte, enflasyonu yükseltici etkide bulunmaya devam etti. Ayrıca, turizm sektöründeki canlı görünümün devam etmesi, bu sektörle bağlantısı güçlü kalemlerde enflasyon baskılarını artırmakta. Bu dönemde, çekirdek enflasyon göstergelerinde ve enflasyon beklentilerinde de belirgin bir bozulma gözlendi. Enflasyon ve enflasyon beklentilerinin ulaşmış olduğu yüksek seviyeler fiyatlama davranışının bozulmasına ve ekonomide talep ve maliyet yönlü baskıların ötesinde bir fiyat artırma eğiliminin güçlenmesine neden olmakta. Nitekim, yayılım endekslerine göre ekonomik birimlerin fiyat artırma eğilimi oldukça güçlendi.”
Çetinkaya bu sözleriyle daha çok ilk yarıdaki durumu aktarıyor ama biliniyor ki ikinci yarıya geçildi diye öyle birden bire değişiklik de olmayacak, fiyat artış hızı bir anda yavaşlamayacak.
Yüzde 15’in altı mucize
Öte yandan TÜFE’de geride kalan yılların ilk yarı-ikinci yarı artış oranlarında oluşan dengeye baksak, yılı değil yüzde 15’in altında, yüzde 20’ye yakın kapatacağımızı ortaya koyan verilere ulaşıyoruz.
Dolayısıyla yüzde 13.4; sekiz ay önceye göre ikiye katlanmış bir oran olmasına, bir önceki tahmine göre 5 puan artırılmasına rağmen yine de kulağa hoş gelen bir oran.
Öyle görünüyor ki bu yılın enflasyonunu yüzde 15’in altında tutabilmek mucize olur.
Ara mal fiyatlarında altı ayda yüzde 16’yı bulan artışın bir şekilde fiyatlara yansıyacağı gerçeğini de dikkate alırsak enflasyon yüzde 20’yi zorlayacak gibi görünmektedir. Bu orana ulaşılmasını engelleyecek en önemli etken, büyüme hızındaki yavaşlama olacaktır.
Nereden baktığınıza bağlı
Yüzde 13.4’ü değerlendirirken nereden baktığınız çok önemli. Eğer bir önceki tahmin olan yüzde 8.4’te durup yüzde 13.4’e bakarsanız, 5 puan gibi bir artış görüyorsunuz. Enflasyonj raporu çerçevesinde petrol fiyatları yukarı yönde güncellenmiş, gıda maddelerinde beklenen fiyat artışı yukarı çekilmiş, dolayısıyla yüzde 8.4’ten yüzde 13.4’e çıkışın gerekçeleri var.
Bulunduğunuz yeri değiştirin, yüzde 8.4’ten yüzde 13.4’e bakmayın! Gelin içinde bulunduğumuz günlere ve bu günlerin oranlarına; şimdi yüzde 15-16’lardan yüzde 13.4’e bakıyorsunuz. Yüzde 8.4 konumundan bakınca bir kötüleşme olacağını görüyorsunuz. Ama yüzde 15-16’lardan bakınca bir iyileşme olacağı beklentisi içinde olunduğunu izliyorsunuz.
Gerçekçi olalım; biz yüzde 8.4 konumunda değiliz ki artık, orayı çoktan aştık. Şu durumda nasıl olacak da yüzde 15’lerden, 16’lardan, hatta daha yüksek oranlardan aşağı doğru inebileceğiz.
Daha yüksek oranları da biz ifade ediyor değiliz. Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya enflasyonj raporunu açıklarken yaptığı konuşmada yıllık enflasyonun yılın üçüncü çeyreğinde sınırlı bir artış gösterdikten sonra son çeyrekte gerileyerek yılı yüzde 13.4 düzeyinde tamamlayacağını tahmin ettiklerini söyledi.
Üçüncü çeyrekteki ılımlı artışla hangi düzeyi göreceğimiz varsayılıyor, bilmiyoruz. Sonrasındaki gerileme beklentisinin dayanağı ise biraz da baz etkisi. Geçen yılın son çeyreğinde yüzde 4.31 artış olmuştu. Bu oran, yeni seri TÜFE’nin başlangıç yılı olan 2003’ten bu yana geçen 15 yılın en yüksek ikinci oranı. En yüksek oran yüzde 5.66 ile 2011’de görülmüştü. Belli ki Merkez Bankası yüzde 4.31’in yerine daha düşük bir oranın gireceği, yıllık oranın da bu sayede gerileyeceği beklentisi içinde.
Akaryakıta ÖTV desteği sürecek
Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, enflasyon raporunu açıklarken akaryakıttaki ÖTV desteğinin süreceği mesajını verdi.
Çetinkaya, “Tahminleri oluştururken, akaryakıt fiyatlarında istikrarı sağlamaya yönelik düzenlemenin yıl sonuna kadar devam edeceğini öngördük” dedi.
Merkez Bankası enflasyon raporunda somut herhangi bir bilgiye dayanmayan öngörüyle hareket etmeyeceğine göre, demek ki bu konuda karar verildi ve yıl sonuna kadar akaryakıta zam gelmeyecek, öyle anlaşılıyor.