TTK'yı bilmemek mazeret sayılır mı?!

Taylan ERTEN
Taylan ERTEN ANKARA'dan [email protected]

Eski (765 sayılı) Türk Ceza Kanunu'nda 44. maddeydi. 12 Ekim 2004 tarihinden beri yürürlükte bulunan yenisinde (5237 sayılı) 4. maddeye alınmış meşhur hüküm şu: "Ceza Kanunu'nu bilmemek mazeret sayılmaz."

Ceza Kanunu'na bu hükmü koymanın amacı,  kanunla belirlenmiş suçlara "mazeret kılıfı giydirilmesini" önlemek. Yani, misali en sertinden verirsek; cinayeti işledikten sonra "bunun suç olduğunu bilmiyordum" demek ne kanun önünde "yeri" ne de savcı veya yargıç önünde "kabulü" olan bir savunmadır.

Hoş, hüküm böyle diye kanunda sayılmış suç türlerinin kökü kazınmıyor. İnsanlık aleminde böylesi mümkün de değil. Ama, bir "caydırıcı bilinç çentiği" olarak önemi; ayrıca, belirttim, "cezadan savuşmayı" önleyici rolü var.                                 

Ne ki, ceza dışında farklı alanları düzenleyen kanunlarda böyle bir hükme rastlanmaz. Meselâ hâlen yürürlükte bulunan Türk Ticaret Kanunu'nda da, 1 bazı istisnalarla büyük bölümü 1 Temmuz 2012'de yürürlüğe girecek yeni TTK'de de "Bu kanunu bilmemek mazeret sayılmaz" diye bir madde yok.

Cezada yok da…

Lâkin, ceza kanunu ve hukukunun "temel" ilkelerinden biri sayılabilecek "mazeret" hükmü diğer kanunlar ve ilgili hukuk alanlarında da "zımnen" geçerlidir. Etkisini bilmek mümkün değil ama, eskisi veya yenisi fark etmez, TTK'nin şahsı veya şirketiyle ilgili bir hükmünü ya da yükümlülüğünü ihlâl eden hiç kimse, karşılığındaki yaptırımı "ben kanunu bilmiyordum" mazeretiyle atlatamaz.

Peki, kanun nasıl bilinecek? Cezadaki o hükmü bildiniz ve mânâsını da "iyice" kavradınız mı, tamamdır. Aklınız da varsa suça da cezaya da bulaşmazsınız! Ama, yeni TTK ne satır satır okunacak ne de okunduğunda "şıp" diye anlaşılabilecek bir kanun. Tam 1535 madde. "Kısımlar" ile "ayırımlar" ile bir o kadar kapsamlı ve âdeta "didik didik" ayrıntılı.

İşte bu nedenle, TTK'nın yenisi "devasa" hacmi ve içeriğiyle "yoğunlaştırılmış" bir uyum çalışmasını gerekli hattâ zorunlu kılıyor. Gerçi, cesaret edenler için tekil çalışmak da mümkün; bir bilen veya danışman desteğiyle ve firma için "en önceliklilerden" başlayarak "anlama-kavrama- icra" sürecine girilebilir.

Pratik çözüm kurumsalda

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) bağımsız denetim firması Deloitte'e yaptırdığı "TTKMetre" başlıklı  anket ile yeni TTK'ye uyum meselesini soruşturarak olumlu bir işi gerçekleştirdi. Gerçi, anketten çıkan bulguların genel durumu ne ölçüde yansıttığı bir tarafa… Neticede bu tür çalışmalar "gerçeğin" tamamını kavrayamaz. Fakat bir konuya veya soruna  "yakınsama" yaratır ki, önemli olan budur.

"TTKMetre" de  şirketler dünyasında en azından bir "hazırlık eksikliği" vurgulayan bulgularıyla yararlı oldu. İçerdiği sorular itibarıyla  belki tek tek şirketleri kapsadığı için -ki öyle görünüyor, yeni kanuna "uyum" konusunda "hazırlıksızlık" durumu ağır basıyor. Ancak,  kurumsal ölçekte iş dernekleri, meslek kuruluşları düzeyinde bir nabız yoklamasında daha olumlu sonuçlar çıkıyor; küçük ve orta ölçekliler dahil şirketler dünyasında yeni TTK'ya uyum çalışmaları ciddi seviyelerde sürüyor.

Galiba, etkili çözüm de bu; Türkiye'de dernek, federasyon, konfederasyon düzeylerinde mevcut geniş örgütlenme ağı, her bir kendi alanında olmak üzere, düzenleyeceği "TTK'ya uyum programlarını" üyelerine topluca ulaştırabilir.

Örnek mi? Meselâ TÜRMOB… Yeni kanun uyarınca "sahada" kritik görevler üstlenecek olan bu kuruluş kendi içinde "model" alınabilecek bir programı yürütüyor. Özellikle bünyelerinde çok sayıda yerel iş derneğini barındıran federasyonlar da üye sektör şirketlerine TTK konusunda yaygın bilgi erişimi için imkânlarını fazlasıyla "seferber" etmeli. Bu desteğe büyük ihtiyaç var. Meslek örgütleri böyle zamanlar içindir!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Atilla Karaosmanoğlu 13 Kasım 2013