TSE bir araçtır...

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

 

 

 
Türk Standartlar Enstitüsü (TSE) önemsediğimiz, önemsediğimiz kadar eleştirdiğimiz kurumlarımızdan biri... TSE'nin öncülük ettiği düzenlemelerin yeterli olmadığını, "ödünsüz gözetim ve denetim mekanizmaları" işletilmediği için kurumun gerektiği kadar etkin olamadığını çok yazdım.
Kurumlar bir araçtır. Bu araçlar, amaçları, hedefleri, stratejikleri, taktikleri ve uygulamaları ile hepimizin hayatını derinden etkileyebilir.
TSE Başkan Hulusi Şentürk, kamuoyu bilgilendirme toplantısında, kurumun ülke kalkınmasında üstlenebileceği önemli görevleri açıkladı... Kurumun ne yapması gerektiğini bilen ve iyi anlatan bir yöneticinin varlığı önemli bir kazanım. Dilerim ki, " Bindiğim at benden akıllı olmasın" anlayışından beslenen şark kurnazlığı kendisine zarar vermesin.
 
Modern sömürgecilik
 
Vahap Munyar, 28 Şubat 2013 günü köşesinde "Modern sömürgecilik yolu 'standart'la 1.5 milyar dolarımız dışarı gidiyor" başlıklı yazısında yapılan işin parasal boyutlarının bir dökümünü yaptı. Rakamları ve sonuçları tekrarlamak istemiyorum; temeldeki algıya dikkat çekmek istiyorum. Merak edenler internette Vahap Munyar'ın yazısına ulaşabilir; işin rakamsal ciddiyetinin ölçekleri hakkında bilgiye ve fikre sahip olur.
TSE yöneticilerinin birinci ağızdan aktardıkları gerçekleri can kulağı ile dinlediğimizde, kurumun yapısı ve işlevi hakkında yeterli bilgi sahibi olmadığımız anlaşıldı. Toplantıda, bu tanıtım eksikliğinin altını çizdim; arkadaşlar da bana katıldı.
Eğer "buzdağının dibine" bakacaksak, TSE'nin bizler aracılığı ile duyurmak istediği "niteliksel gelişme" ihtiyacı üzende durmalıyız:
 
1. Rekabetin giderek yoğunlaştığı ve derinleştiği uluslararası pazarlarda "uygunluk değerlendirmeleri", ülkelerin kendi hak ve çıkarlarını korumanın, kendi girişimcilerinin serbest ve adil piyasada "şans eşitliklerini" güven altına almanın etkin araçlarından biri olduğu bilinci siyasi irade, bürokrasi, girişimciler ve sivil inisiyatiflerde gerektiği kadar kök salmazsa, kaynaklarımız gereksiz yere israf edilmesinin önüne geçilemeyecektir.
 
2. "Uygunluk değerlendirme" çalışmaları işyerlerinin iç örgütlenmesinde nitelik geliştiren, işyerlerinin kendilerine çekidüzen vermesini sağlayan araç olması kadar, "pazara giriş engeli" oluşturmanın da araçları olarak kullanılır. Birçok ülke , "teknik engel" olarak bu aracı ustalıkla kullanıyor.
 
3. Gelişmiş ve iyi örgütlenmiş topluların yöneticileri, "uygunluk değerlendirme karar ve kurumlarını" oluşturmada aktif olarak görev alıyor; izleyici değil, yönlendirici aktör olmanın avantajlarından ileri derecede yararlanıyor. Bu konuda ciddi, ivedi ve bütünsel adımlar atılmazsa, ülke kaynaklarının israfı önlenemez.
 
4. Bütün dünyada ticari örgütlenmeler "çözülme ve yeniden örülme sürecinden" geçiyor. Bu aşamada, ilkeleri ve kuralları yeniden belirlemek gerekiyor. Belirleyici aktörler arasında yer alanlar, kendi ülkelerinin üreticilerinin hak ve çıkarlarını daha etkin koruyabiliyor; bunu yapamayanlar da gereksiz ve ciddi bedeller ödemeyi sürdürüyor. TSE iş yaşamındaki değişim ve dönüşümün ihtiyaçlarına göre çalışabilecek donanıma hızla kavuşturulmalıdır.
 
Birikimleri israf ediyoruz
 
5. AB "direktif değişiklikleri" yapıyor; bu aşamada "uygunluk değerlendirmelerini" AB direktifleri ile iş zamanlı olarak yeniden düzenlemek hayatı önem taşıyor. Bu açıdan bakıldığında, ülkemizdeki siyasi iradenin, kamu yetkililerinin, sivil inisiyatiflerin "etkin koordinasyon" yapamadıkları anlaşılıyor. Oysa çağımızda rekabet, net bilgi, etkin koordinasyon ve odaklanma üçlüsü üzerine inşa ediliyor. 
 
6. TSE yetkililerinin açıklamalarından anlaşıldığına göre, birçok alanda ülkemizde entelektüel birikim, akredite uzmanlık olduğu halde, bilgi yetersizliği, koordinasyon eksikliği ve zamanında harekete geçememe nedeniyle gereksiz ödemelerin ölçeği giderek büyüyor.
 
7. Ortak aklı ve enerjiyi tam zamanında harekete geçirememiş olmamız nedeniyle israf ettiğimiz kaynak çok büyük. "Türkiye'nin kaynak sorunu yoktur; akıl sorunu vardır" genellemesini TSE'nin yaptığı açıklamalar da doğruluyor.
Şimdi "açık edilmiş bir sorumlulukla" karşı karşıyayız... Alınacak önlemleri yakından izlemek hepimizin sorumluluğu... Bakalım entelektüel ve sistem kapasitemiz neleri başarabiliyor, neleri ıskalıyor!
 
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar