Trump’tan yine bir ilk
Amerika Birleşik Devletleri eski Başkanı ve belki de müstakbel Başkanı Donald Trump yine bir ilke imza attı. Şimdi bunu söylediğim zaman akıllara ilk gelen şey, Trump'ın ilk hüküm giymiş Amerika Birleşik Devletleri Başkanı olduğu meselesidir. Muhtemelen hapis cezası almayacağı, kampanya yapıp yapamayacağı, para cezası ödeyip ödemeyeceği gibi birçok konu zaten internet bilgisi, meraklısı açar okur öğrenir.
Bizlerin işi biraz da bu köşelerde görünmeyeni yahut görünse bile yeteri kadar önem verilmeyen bazı noktaları gündeme getirmektir. Donald Trump’ın New York'taki mahkemede hüküm giymesiyle birlikte yaptığı açıklamalar ve kampanya stratejisini de etkileyecek tutumu, Amerika Birleşik Devletleri'ni gerçekten de bir ilke doğru götürüyor. Şu ana kadar bütün tarihsel seçimlere baktığınızda Amerika Birleşik Devletleri başkanlarının gayri resmi seçim kriterlerinde; aile hayatları, herhangi bir cezaya bulaşmamış olmaları, illegal bir sürecin içinde bulunmamış olmaları gibi birçok nokta önem arz ederdi. Ama daha da önemlisi, Amerika Birleşik Devletleri kanunları, gerek eski Başkan Hiram Ulysses Grant’da, gerek Bill Clinton’da, gerekse Richard Nixon’da gördüğümüz gibi Başkan davayı tanımaz, hukukun üstünlüğünü ele alır ve cezayı keserdi. Halk da alınan hukuki kararlara güvenir ve bu Amerika Birleşik Devletleri'nin her düzeyinde seçmen davranışını kökten etkilerdi. Oysa ki, Trump'ın mahkeme çıkışı yaptığı açıklamada, Amerika’da bir daha hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı bir ilk yaşandı. Trump; mahkeme kararlarının politik baskı sonucu oluştuğunu, kendisinin masum olduğunu ve gerçek kararı 5 Kasım’da halkın vereceğini söyledi. Bu belki dünyanın birçok ülkesinde yaşanmış ve tekerrür etmiş bir süreç. Ama Amerika Birleşik Devletleri’nde ilk defa böyle bir şey yaşanıyor. Özetle Trump diyor ki; halk beni 5 Kasım'da bir daha seçerse ben masumum. Bu bir devletin gidişatı için çok tehlikeli bir süreçtir. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri neredeyse kurulduğundan beri hukuki temellerin, siyasetin ötesinde güvenilirlik oluşturduğunu düşündüğümüzde, bambaşka bir noktadan bahsediyoruz demektir. Trump diyor ki; yasalar önemli değil, yaptıklarımın yasaya uyup uymaması da önemli değil, savcıların ya da yargıçların tutumu da önemli değil, kararı da önemli değil, önemli olan 5 Kasım’da halkın desteği. Eğer halk beni tekrar seçerse demek ki masumum.
Şimdi çok net olaya şöyle bakmak lazım. Halk demokrasilerde popülariteye, siyasi görüşüne, hizmet algısına bakarak önüne gelen adaylardan kendisine en yakın hissettiğini göreve getirmek için oyunu kullanır. Bunun kanunlarla veya halkın genel hukuk bilgisiyle bir alakası yoktur. Halk vicdanen de olsa bir karar verse bile bu kararların yasalar ve bunların yorumlanmasıyla ilişkilendirilmesi çok büyük bir hatadır. Seçim neticeleri hukuksuzluk yapmış bir bireyin temyiz davası değildir. Eğer ki halkı büyük bir yargıç yerine koymaya kalkar, yapmış olduğu hukuki yanlışları siyasi popülaritesinin temizlemesine fırsat verirseniz bir ülkenin hukuk sisteminin altına dinamit koymuş olursunuz. Trump'ın bu söylemleri ve bunu seçim stratejisi haline getirmesi ne yazık ki Amerika Birleşik Devletleri halkını kısa vadede olmasa da orta ve uzun vadede hukuki olarak çok büyük bir çıkmaza sokacaktır. Yapılan hukuksuzlukların seçimle kapatılması, halkın desteğini alanın her şeyi yapabilirim anlayışında olması sistemin bozulmasına ve hukuksuzluğa giden en önemli yoldur. Şimdi diyebilirsiniz ki halk istiyorsa ve vicdanen bir adayı gönlünde temiz görüyorsa bu bir şey ifade etmez mi? Tabii ki eder, adayı seçer belli makamlara getirir ve hizmet de bekler. Ancak hiçbir şekilde o adayın yapmış olduğu hukuksuzlukları ve alması gereken cezaları ortadan kaldırmaz.
Dediğim gibi Amerikan tarihi Trump ile yine bir ilki yaşıyor, seçimi büyük bir mahkeme, halkı büyük jüri, oylamaları da bir dava müdafaası haline getirmiş durumda. Bunun sebep olacağı gedikler, Amerikan hukuk sistemi ve siyasi sistemi içerisinde er ya da geç sıkıntısını gösterecektir. Önümüzdeki günlerde muhtemelen çok defa Trump yazıp, Amerikan seçimlerine dair açıklamalarda bulunacağız. Ancak şu açık bir gerçek ki, bütün bu değerlendirmeleri yaparken birçok ilke daha şahit olacağımız aşikâr. Bu dava daha başlangıç, Kasım'a kadar neticelenme ihtimali olan önümüzde en az 3 dava daha var. Bu davaların ilerleyişi, süreçlerindeki iddia ve savunmaları, verilen hükümleri ile ortaya bugün yapılan analizlerden çok daha farklı bir tablo çıkaracağı kesin.