Trump’lı günler

Prof. Dr. Burak KÜNTAY
Prof. Dr. Burak KÜNTAY DÜNYA’NIN POLİTİKASI burak.kuntay@dunya.com

Amerikan tarihi ve siyaseti çalışmaya başladığımdan beri birçok kez Ameri­kan tarihinde hangi tarihte yaşasaydım da­ha ilginç olurdu diye sorardım kendime.

Ko­loni döneminde mi, George Washington’un ABD’yi kurduğu Kıta Kongresi’nin düzen­lendiği günlerde mi, Jefferson ya da Jackson dönemi mi, Abraham Lincoln ve iç savaş dö­neminde mi, Theodore Roosevelt dönemin­de mi, Wilson – Franklin Delano Roosevelt ya da Kennedy döneminde mi? Bazı olaylar­da şüphesiz insan detayını merak ederek ça­lıştığı, akademik konuyla alakalı “o dönemde olsaydım” diyor.

Böylesi asla olmaz

Kennedy suikasti mi, Başkan Nixon’un Watergate skandalı mı, Reagan’ın ekonomi­yi yeniden canlandırması mı, seksenler mi soruları her araştırmacının çalıştığı alanla ilgili sorduğu sorulardır. Ancak öyle bir dö­neme denk geldik ki Donald Trump’ın söy­lemleri, hareketleri, politikaları, hali tavrı kısacası her şeyiyle kitabi olarak, tarihsel olarak öğrendiğimiz her şeyin bir kenara bı­rakıldığı bir dönem yaşıyoruz. Çok net söylü­yorum Trump’dan sonra böyle bir dönem bir daha asla gelemez, farklılığı olur ama böyle­si asla olmaz.

Alışılagelmiş her şeyi tepetak­lak eden, kuralları kanunları hatta anayasayı umursamadan konuşan, 100 yılın üzerinde müttefiklik yaptığı ülkelere tehditler savu­ran bir Başkan dönemindeyiz. Açık söylemek gerekirse Amerikan tarihi ve siyaseti araştır­macısı olarak ben böyle bir dönemi bir daha bulamam. Bütün siyasi duruşunu, dış poli­tikada ülkeler arası ticaret hacmi üzerinden değerlendiren bir Başkan dönemi yaşıyoruz.

Ama ne yalan söyleyeyim Kanada örneğin­de de gördüğümüz gibi; ticaret hacmindeki açıkların içeriğini çok değerlendirmeden sa­vunan ve fikrinden geri dönmeyen bir Baş­kan Trump. Kolombiya'ya, Venezuela’ya ve şüphesiz daha birçok ülkeye, o ülkeden Ame­rika’ya illegal yollarla gelmiş kişileri uçak­lara bindirip yollayan, vatandaşı oldukları ülkeler onları kabul etmeyince de o zaman size vergi uygulayacağım diyen bir Başkan görüyoruz.

Doğal olarak Türkiye’deki her­kes Trump’ın dış politikada ne yapacağına çok odaklandığı için Amerikan iç siyasetin­de neler olduğundan çok haberdar değil. Oy­saki işler orada çok çok daha karışık, federal çalışanların alınan kararlarla hayatları ciddi anlamda farklılaşmaya başladı. Kanunlar ve anayasa maddeleri ötesinde, daha ilk günden aldığı kararlar bazı mahkemelerce geri dön­dürülmek için davalar açılmaya başlandı.

Kı­sacası Amerika’nın içi, Trump döneminde dışarıdan daha karışık. Belli ki önümüzdeki dört sene çok fazla başka konularla ilgilene­meyeceğiz. Trump ile oturup Trump’la kal­kıp, her gün gazetecilere verdiği yeni manşe­ti konuşacağız. O yüzden, Trump dönemine dair bu ilk yazımda siz değerli okuyucularım­la çok net bir şeyi paylaşacağım.

Tüm düzeni, seçilerek alt üst etti

Ortaokul yıllarımızda teneffüs araların­da teknolojiden uzak bir nesil olarak kendi­mizce, imkanlar dahilinde oyunlar oynar­dık. Öğretmen masasının üstüne, her birimiz topladığımız kurşun kalemlerimizi birden bırakır o karmaşa içerisinde kalemleri bir­birine değdirmeden almaya çalışırdık. İşte Trump döneminin başlangıcı aynen bu şe­kilde.

Ne azı ne de fazlası. Havalarda uçuşan derin devlet, müesses nizam, planlı politika­lar, düzen karşıtı siyaset, Trumpizm tabirle­ri inanın bana şu anki durumu özetlemekten çok uzak. Çünkü Trump; Amerikan siyase­tinde popülizmi en üst düzeyde algılamış ve yaşayan bir Başkan.

Kendisine karşı açılmış bir sürü davaya, büyük saldırılara rağmen uyguladığı politika ve sandığa gitmeyen seç­menin oyunu almaya yönelik söylemleriyle Başkan seçilmeyi bildi. Kitapları, kuralları, alışılmışları ve tüm düzeni seçilerek alt üst etti. İşte bu yüzden Trump’ın söylemleri eğer söylemin ötesine geçme noktasında dengeli giderse, Amerika Birleşik Devletleri tarihin­de adından daha da çok söz ettirecek bir Baş­kan olacaktır. Ancak Trump hem iç hem dış politikada her söylediğini, tehdidini, vaadini ve duruşunu hayata geçirmeye çalışırsa dört seneyi zor tamamlar. Hem de herkesten önce kendi partisinin içerisinde çıkacak bir isya­nın gazabına uğrar.

Sistemi ne kadar kökten sarsacak?

Esas soru, Trump’ın ne yapıp ne yapma­yacağı değil. Esas soru, Trump’ın popülist söylemlerinin ve vaatlerinin yanında ne ka­dar pragmatist bir yaklaşımla iktidarı elinde tutacağı ya da her dediğini hayata geçirmek için hem Amerika hem de dünya sistemini ne kadar kökten sarsacağı sorusudur.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Trump’ın vergileri 08 Nisan 2025
Birliğin Durumu 11 Mart 2025
Önce ekonomi 25 Şubat 2025
Bir devrin sonu 18 Şubat 2025
Elon Musk ve DOGE ekibi 11 Şubat 2025
Tek yürek Kanada 28 Ocak 2025
Grönland 21 Ocak 2025