Trump’ın yeni dönemi

Prof. Dr. Ragıp Kutay KARACA
Prof. Dr. Ragıp Kutay KARACA DIŞ POLİTİKANALİZ [email protected]

Uluslararası sistem zaten kırılgan ve zayıf durumda. Bu kı­rılganlık ve zayıf­lık büyük riskleri beraberinde geti­rirken değişim ve yeniden konum­lanmaların önünü açan da bir ortam yaratmakta.

Uluslararası sis­tem çok merkezli yapıya doğru evrilirken, bölgesel örgütler ve bölgesel güçler daha ön plana çıkmakta. Önümüzdeki dönem bölgesel bütünleşmeden yok­sun olan ülkeler mecburen kü­resel güçlere göre hareket ede­cek. Tüm bu yapılanmalar için­de Trump’ın seçim zaferi, ABD halkı için derin bir bölünmeye işaret ederken küresel anlam­da da önemli bir dönüm nokta­sı olarak görülmeli.

Sadakata dayalı yönetim

İlk dönemine bakıldığın­da Trump’ın dış politikasın­da bazı dönemler kendi parti­sinden bile destek bulamadı­ğını biliyoruz. Bunun yanında Trump’ın kritik konularda hiç­bir zaman sorumluluğu atadığı isimlere bırakmadığı da aşikâr. Bu yaklaşımı bazı meseleler­de kendi ekibiyle gerginlikle­re sebep oldu. Bu gerginlikler kendisini kısıtlayan ekibi gö­revden uzaklaştırmayla sonuç­lanmıştı.

Son seçimde Cum­huriyetçiler, başkanlık, sena­to ve temsilciler meclisini ele geçirerek üçlü bir güce sahip oldular. Bu durum Trump’ın yönetimini istediği gibi şekil­lendirmesine yardımcı olacak. Atananlar belli oldukça “sada­katin liyakatin önüne geçtiği” görülüyor. Böylece daha baş­kan odaklı bir yönetim ortaya çıkacak. Trump, önceki baş­kanlık döneminden daha güç­lü olacak ve kendi kararlarına daha fazla güvenecek.

Avrupa’nın zor sınavı

Avrupa II. Dünya Savaşı’n­dan bu yana en zayıf konum­da. Biden yönetiminin en bü­yük başarısı Rusya Ukray­na kriziyle Avrupa’yı tekrar ABD-NATO güvenlik trenine bindirmesi oldu.

Trump’ın ilk başkanlık dö­neminde Avrupalıları savun­ma harcamalarında sözlerini yerine getirmemekle ve yüz­de 2’ye çıkarmamakla suçlu­yordu. Rusya-Ukrayna kri­ziyle birlikte Avrupalılar bu artırımı yaptılar. Seçim ko­nuşmalarında Trump bu kez savunma harcamalarının yüz­de 3’e çıkarılmasını istedi.

Bu durum NATO’yu yeniden bir belirsizlik içine sokabilecek­tir. En önemlisi ise ekonomi­leri zorda olan Avrupa’yı da­ha fazla mali katkı sağlama­ya ve kendi savunmaları için sorumluluk üstlenmeye zor­layacak. Diğer yandan Avru­pa’da yükselen bir radikal sağ var. Trump’ın zaferi küresel ölçekte sağı başarılı kılacak­tır. Bu nedenle önümüzdeki Avrupa seçimlerinde sağ par­tilerin yükselişlerine şahit olabiliriz. Kısaca Avrupa’yı zor günler bekliyor.

Ukrayna-Rusya krizi

Trump, kriz çıkaran başkan imajını başta Ukrayna-Rus­ya krizini çözerek ve barış an­laşması imzalatarak onarma­ya çalışacaktır. Ayrıca sorunun çözümünde Avrupa’nın da des­teğini alacaktır.

Trump’ın sorunu çözebil­mek için iki seçeneği olduğunu düşünüyorum. Birincisi Uk­rayna’ya yardımları keserek sorunu çözmek. İkincisi Rus­ya’yı daha fazla tavize zorla­mak. Bunlar içerisinde ilki çok daha kolay olacaktır.

Ancak Biden yönetimi Trump’ın düşündüğü politi­kaların aksine bu zamana ka­dar hayır dediği bir karara im­za attı. Biden, ABD’nin verdiği uzun menzilli ATACMS füzele­rinin Rusya topraklarına karşı kullanılabilmesine onay verdi. Bir nevi Kuzey Kore birlikle­rine karşı Amerikan füzeleri… Bu durum Trump’ın düşündü­ğü çözümü sıkıntıya sokacak. Trump’ın iktidarına kadar her iki ülke de en avantajlı konumu elde etmek istiyor.

Çin için değişen bir şey yok!

Trump’ın Çin’e yönelik poli­tikaları ekonomik alanda daha zorlayıcı olacak. Çin’de çıkan yorumlarda Trump ya da Har­ris’in kazanmasında bir fark olmadığı üzerinde duruluyor. Doğru bir tespit. Keza Geo­rge W. Bush’un ikinci döne­minden itibaren Demokrat ve Cumhuriyetçi fark etmeden ABD’nin Çin politikası değiş­miyor. Ancak Trump’ın doğ­rudan askeri çatışmaya yatkın olmaması, Çin için bir avan­taj olarak görülüyor. Çin ko­nusunda ABD stratejisinin de­ğişme ihtimali zayıf.

İran ve Ortadoğu

Tahran endişeli. Trump ABD’yi nükleer antlaşmadan çekerken, İran’a yönelik sert bir söylem kullanarak nükleer tesislerini vurma tehdidinde bulunmuştu. İran’da ılımlı bir siyasi liderin varlığı durumu değiştirebilir mi? Bence zor…

Harris’in yenilgisi, böl­ge için üzücü bir durum ya­ratmıyor. Biden’ın Gazze’de­ki duruma olumlu katkısı ol­madı. Harris’in de bu yolda ilerleyeceği düşünülüyordu. Trump’ın yeni döneminde Ortadoğu’ya yönelik politi­kalarını değerlendirmek için erken, ancak dış politika ve güvenlik yönetimine aldığı ki­şilerin hepsi İsrail yanlısı.

Trump’ın bir barış güvercini olmayacağı açık. Ancak savaşı durdurup bir anlaşma yapılma­sını sağlayan başkan olma iste­ğini kenara atmamak lazım. Bu anlaşma Filistin sorununu biti­rebilir mi? Buna kimse net bir cevap veremez. Türkiye’ye et­kisini haftaya tartışalım….

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ortak Türk Alfabesi 19 Eylül 2024
Ayşe hâlâ tatilde 19 Temmuz 2024