Trump’ın vaatlerini tutması zor olacak
Donald Trump, son çeyrek yüzyılda dünyada yaşanan kapsamlı değişim ve dönüşüm sürecinde iş güvencelerinin kalmadığını, hayat standartlarının gerilediğini, ABD’nin dünyadaki itibarının sarsıldığını hisseden ve ülkeyi yönetenlerin bu gidişata kayıtsız kalmasına tepki gösteren geniş kitlenin değişim özlemini doğru okuyarak başkanlık seçimini kazandı. Trump, küreselleşmeye, küresel sermayeye ve ABD’deki siyasi sisteme meydan okuyarak bu geniş kitlenin duygularına tercüman oldu ve zafere ulaştı. Siyasette ve devlet yönetiminde hiç deneyim sahibi olmayan ve yıllardır ülkeyi yöneten ekibin bir mensubu olarak görülmeyen Trump’ın bu konumu kendisi için bir avantaj haline gelirken rakibi Hillary Clinton’un bu yönetici ekibin tipik bir mensubu olması ve değişimi değil statükoyu temsil etmesi seçimin sonucunu belirledi.
Yeni bir dönemin başlangıcı
Trump’ın zaferini ABD’de yeni bir dönemin başlangıcı olarak görebiliriz. Trump’a oy verenlerin de, şikayetçi oldukları koşulların bundan sonra değişeceğini ve ABD’nin yeniden “en büyük” olacağı günlerin yakında geleceğini düşünerek umuda kapılmaları doğal.