Trump’ın sıkı ekonomi politikaları ve yeni ekonomi düzeni
Donald Trump’ın ikinci başkanlık dönemiyle herkesin aklında benzer sorular: ‘Yeni ekonomi politikalarıyla ABD nasıl baş edecek ve bunun dünyaya etkisi ne olacak?’ Donald Trump’ın ilk dönemi, ekonomi ve dış politika konusunda birçok tartışmaya yol açmıştı. Ekonomi politikaları özellikle düşük vergiler, serbest piyasa odaklı düzenlemelerin azaltılması ve ticaret savaşlarıyla geçen bir dönemdi.
Ancak 2025’te gördüğümüz Trump; kamu kaynaklarını katı şekilde kısmayı hedefliyor, sınır komşularıyla ve Çin’le gümrük vergisi üzerine çatışmalar başlatıyor. Trump’ın bu agresif hamlelerinin pek sürdürülebilir olacağını düşünmüyorum. Nitekim komşularla orta yollar bulunuyor. Ayrıca görünüyor ki ilerleyen dönemde AB ve İngiltere de bu sert tarifeden nasibini alacak. Gümrük vergisi savaşlarının Türkiye’ye olumlu etkisi de olabilir, bu konuyu ilerleyen haftalarda ele alacağım.
Bu sefer ezberler bozuldu
Son zamanlarda ‘yeni dünya düzeni oluşuyor’ konusunu sık sık konuştuk. Ancak bu sefer Trump ezberlerimizi bozup doğudan ABD etrafında ekonomik üstünlüğü devam ettirmeye çalışacak gibi. Trump’ın politikaları kısa vadede ülke ekonomisine fayda sağlasa da uzun vadede küresel ekonomiye zarar verebilecek riskler barındırıyor.
Özellikle Fed’in faiz politikası, ticaret savaşları ve ithalat tarifeleri, dünya ekonomisinde dalgalanmalara yol açacaktır. Ticari ortakları, ABD ile olan ilişkilerinde zorluklar yaşamaları, doların küresel ticaretteki hakimiyetini devam ettirmesini engeller. Önlemlerin makroekonomik etkileri çok kritik.
Düşük faiz oranı için Fed’e baskı yapması Fed’in bağımsızlığı konusundaki güvenilirliği zedeleyebilir. Popülist yaklaşımlar döviz kurunu zayıflatarak daha yüksek faiz oranına yol açabilir ki bu da enflasyonu tetikler. Dünyanın enflasyonla mücadele ettiği bir dönemde bunun etkileri çok yıkıcı olabilir. Göçmenlerin sınır dışı edilmesi işgücü piyasasına çok olumsuz şekilde yansıyacaktır. Tahminen 8,3 milyon kaçak göçmen ABD işgücü piyasasının %5’ini oluşturuyor.
Yeni dünya düzeni kuruluyor
Son yirmi yılda ABD’nin en büyük rakibi haline gelen Çin ve içinde olduğu BRICS bloğu da yeni düzenin oluşumunda etkili. AB ve ABD merkezli dünya ekonomisi etkisine güçlü bir alternatif. Ne de olsa 2009’da temelleri atılan BRICS, Mısır, Etiyopya, İran ve BAE’nin katılımıyla önemli paya sahip oldu. Tabii bu bloğun seyrini İsrail-Filistin savaşının gidişatı ve Suriye’nin yeni düzeni de çok etkileyecektir.
Bloğu oluşturan toplam dokuz üye dünya ticaretinden %30 pay alan siyasi ve diplomatik etkisini giderek artıran, çok kutuplu dünya düzenini destekleyen bir blok olarak öne çıktığını görebiliriz. Hatırlayacak olursak 2’nci Dünya Savaşı’nın sonunda Brotton Woods anlaşmasının kabul edilmesiyle, ABD dolarının altın konvertibilitesi sağlanarak küresel rezerv para birimi olarak kullanılmaya başlanmış ve 1971 yılına kadar dolar altına sabitlenmiş bir para birimi olarak dünya ticaretinde genel kabul gören bir para birimi olarak kullanılmıştı. 1971 yılında doların altın konvertibilitesi kaldırılmış olsa da dolar o tarihten günümüze itibari para birimi olarak gücünü korumuş ve dünya ticaretinde kullanılmaya devam etmektedir.
Amerikan doları itibari bir para birimi olarak, Fed’in matbaalarında karşılıksız olarak basılan ve ABD’nin gücünün arkasında yatan yegâne sebeptir. Dünya ticaretinde dolara alternatif bir para birimi yaratmak doların gücünü zayıflamasına sebep olacağı gibi aynı zamanda yeni para birimini çıkarabilecek Çin ya da BRICS üyelerinin yeni dünya düzenindeki gücünü arttırır. Trump’ın almış olduğu gümrük vergileri ve kotalarla birçok ülkenin tepkisini üzerine çekeceği ve yeni dünya düzeninin kurulmasını hızlandıracağı çok nettir.
Küresel ekonomi yeniden şekillenecek
Trump’ın ikinci başkanlık döneminde izleyeceği ekonomi politikaları, ABD’nin ekonomik gücünü ve doların küresel hakimiyetini destekleyip desteklemeyeceği en büyük soru işareti. Bu politikalar, uzun vadede ticaretin yeniden şekillendirilmesi ve küresel ekonomik dengelerin değişmesi gibi sonuçlar doğurabilir. Doların gücü, büyük ölçüde Amerika’nın finansal ve ticari politikalarına dayanırken, Trump’ın bu politikalara olumlu ve olumsuz katkıları, küresel ekonomiyi etkilemeye ve şekillendirmeye devam edecek gibi.