Trump’ın piyasalara faturası 5 trilyon dolar

Osman ULAGAY
Osman ULAGAY DÜNYA GÖZÜ

Financial Times gazetesinde “Kara gölge” başlığıyla yayımlanan haberde, 2018 yılında tahvil piyasalarında ve dünya borsalarında 5 trilyon dolarlık bir daralmanın yaşandığı belirtiliyor. Gazete, bunun on yıl önceki büyük finansal krizden beri finans piyasalarında yaşanan en büyük daralma olduğunu vurguluyor.

Bu haberin yayınlandığı 19 Kasım günü ABD borsaları yeni kayıplara uğradı, teknoloji şirketlerinin ağırlık taşıdığı Nasdaq endeksindeki düşüş %3’ü geçti, S&P 500 endeksinde yer alan teknoloji şirketlerinin değer kaybı %4’e yaklaştı. Hisseleri değer kaybeden şirketler arasında Apple, Amazon ve Facebook gibi en değerli şirketler ve Nvidia gibi önde gelen mikroçip üreticileri başı çekti. Dün sabah Asya piyasaları da düşüşlerle açıldı, teknoloji şirketlerinin hisseleri Avrupa borsalarında da düşüş yaşadı.

İki ay önce, 21 Eylül’de ABD borsaları yeni rekorlar kırarken Başkan Trump savaş kazanmış komutan edasıyla şişiniyor, yaklaşan Kongre ara seçimleri öncesinde güven tazelediğini düşünüyordu. ABD ekonomisindeki canlanmada ve borsalardaki yükselişte Trump faktörünün belirleyici olduğunu düşünenler hayli fazlaydı.

Trump döneminde riskler büyüdü

Son iki ayda yaşananlar bu tabloyu değiştirdi. ABD’de 1.5 trilyon dolarlık vergi indirimlerinden ve “bırakın yapsınlar” ortamından yararlanan özel sektörün önayak olduğu ekonomideki hızlı büyümenin 2019’da inişe geçeceği anlaşılırken Ekim ayında ABD borsalarında ciddi düşüşler yaşandı. Başta Avrupa ve Japonya olmak üzere dünya ekonomisinden gelen yavaşlama sinyalleri de bu düşüşe katkıda bulundu.

Trump ara seçimlerde de umduğunu bulamadı ve Temsilciler Meclisi’nde çoğunluk muhalefete geçti. Yeni yılda göreve başlayacak olan yeni Kongre’de Trump’ın ciddi bir muhalefetle karşılaşacak olması istediği gibi at oynatmasını bir hayli zorlaştıracak.

Trump döneminde dünyada ve ABD’de yaşanan bazı diğer gelişmeler de önümüzdeki dönemde yeni risklerin gündeme gelebileceğini düşündürüyor.

Küresel borç stoku dünya ekonomisinin %320’sine tırmanmış durumda.

ABD’de daha yüksek getiri elde etmek için, “yatırım yapılabilir şirket” merdiveninin en alt basamağında yer alan riskli şirketlerin tahvillerine yapılan yatırım 2.5 trilyon doları geçti. 2008’de 670 milyar olan bu rakamın hızla büyümesi sistemdeki riskleri artıran bir gelişme.

Asya – Pasifik Ülkeleri Ekonomik İşbirliği Zirvesi’nde ABD ile Çin arasındaki anlaşmazlığın açığa çıkması ve bu nedenle sonuç bildirgesinin yazılamaması, bu iki ülke arasındaki ticaret savaşının daha kapsamlı bir çatışmaya dönüşme olasılığını artırıyor ve kaygı yaratıyor.

Çin ekonomisinin ve finans sisteminin ciddi risklerle karşı karşıya bulunduğu biliniyor.

Trump’ın gündeme soktuğu küreselleşme düşmanlığının ve ticaret savaşlarının birçok sektörde küresel arz zincirlerini işlevsiz hale getirerek üretimi ve ticareti olumsuz etkilemeye başladığı görülüyor.

Avrupa’da geçen yıl umut veren ekonomik gelişme tablosu yerini yeni bir yavaşlamaya bırakırken Avrupa Birliği’nin geleceğiyle ilgili kaygılar giderek artıyor. Gelecek yıl yapılacak olan Avrupa Birliği Parlamentosu seçimlerinin bir dönüm noktası olabileceğini düşünenler çoğalıyor.

Dolar ve ‘Yükselen Pazar’ ülkeleri

Trump’ın iktidara gelmesi sonrasında yaşanan gelişmelerin dünyayı bugün getirmiş olduğu noktada yükselen risklerin nelere yol açabileceğini tartışırken düşünürken ABD dolarının ve Türkiye gibi ‘Yükselen Pazar’ ülkelerinin durumunu da hesaba katmak gerekiyor. Bilindiği gibi ABD Merkez Bankası’nın(FED), ABD ekonomisindeki olumlu gidişattan da cesaret alarak, faizleri yükseltme konusunda kararlı bir tavır alması özellikle dolar cinsinden ağır dış borç yükü altında bulunan Türkiye gibi ‘Yükselen Pazar’ ülkelerini olumsuz etkilemişti.

Son iki ay içinde yaşananlar yeni gelişmelere yol açar ve ABD’de Trump yönetiminin önümüzdeki dönemde yaşayacağı sorunlar FED’i faiz artırma yönündeki kararlı tavrını değiştirmeye zorlarsa bu gelişmenin ABD dolarının değerini olumsuz etkilemesi beklenebilir. Böyle bir gelişmenin yaşanması halinde bunun dolar borcu ‘Yükselen Pazar’ ülkelerini ve şirketlerini olumlu yönde etkilemesi beklenebilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar