Trump’ın kurtuluş günüyle ticaret savaşlarının başlama düdüğü çaldı

Dr. Hakan ÇINAR
Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI hakan.cinar@dunya.com

ABD’nin ithalat karnesine göz attığımız­da, en çok alım yaptığı ülke sıralamasın­da Meksika ilk sırada geliyor. ABD Sayım Bü­rosu’nun verilerine göre, 2023’te bir önceki yıla göre yüzde 4,6 artan Meksika’dan toplam ithalat 475,6 milyar dolara ulaşmış.

Çin’den yapılan ithalatsa bir önceki yıla göre yüzde 20 oranında azalarak 427,2 milyar dolara ge­rilemiş. 2024’ün ilk üç çeyreğindeyse Meksi­ka’dan yapılan ithalat 382 milyar dolar olarak gerçekleşirken, Çin’den ithalat ise 340 milyar dolar olmuş.

Veriler, ABD’nin toplam ithalatında Çin ürünlerinin payı 2023’te yüzde 13,9’a gerile­diğini gösteriyor. Bu rakam 2004’ten bu ya­na ölçülen en düşük oran. Zira bir önceki yıl Çin ürünlerinin toplam ithalattaki payı yüz­de 16,3’tü.

Trump’ın ilk dönemimden bu yana sürdürdüğü Çin’den uzaklaşma eğilimi, Mek­sika’nın bu boşluğu doldurmaya talip olması ve Çin’den ayrılmak isteyen şirketler için al­ternatiflerden biri haline dönüşmesi, bu ülkeyi ABD’nin en büyük ticari ortağı konumuna ge­tirdi. Örneğin 2017 yılına gittiğimizde Çin’den gerçekleştirilen ithalat toplam içerisinde yüz­de 21,6 seviyesinde idi. Karneyi incelemeye de­vam edersek, Trump’ın ‘Kurtuluş Günü’ açık­lamaları zihinlerde daha net bir yere oturmuş olacak.

ABD, Meksika’dan en fazla 103 milyar ile motorlu taşıt ve yedek parça satın alırken, 78 milyar dolarlık makine ve ekipman, 22 mil­yar dolarlık da elektrikli makine ve ekipman satın alıyor. Çin’den en büyük ithalat kalemi elektrikli makine ve ekipmanlar olurken, Ka­nada’dan yapılan 316,5 milyar dolarlık ithala­tın 100 milyar dolarlık kısmı mineral yakıtlar. Ardından 38 milyar dolarla motorlu taşıtlar ve yedek parçaları geliyor.

Ana hedef Çin

Ve Trump 2 Nisan’ı ABD için kurtuluş günü olarak ilan ederken, pek çok ülkeye silahlarını doğrultmuş oldu. Tüm dünyanın dikkatini üze­rine çekmeyi seven ve bir tüccar gibi konuşma­yı seven Trump, Çin’e yüzde 34, Avrupa Birli­ği’ne yüzde 20, Japonya’ya yüzde 24, Vietnam’a yüzde 46, Güney Kore’ye yüzde 25, Tayland’a yüzde 36, İsviçre’ye yüzde 31, Tayvan’a yüzde 32, Hindistan’a yüzde 26, Malezya’ya yüzde 24, İngiltere ve Türkiye’ye yüzde 10 vergi koyul­duğunu açıkladı. Ayrıca, dış ülkelerde üretilen otomobillere yüzde 25 vergi getirileceğini de belirtti. Özellikle otomotiv sektörünün üzerin­de çokca dururken, Çin’i zorlamayı hedeflediği de anlaşılıyor.

“Verilen sözler tutulmalı”

Trump’ın açıklamalarını yerel kanallardan takip etmeye ve notlar almaya çalıştım. Önemli gördüğüm cümlelerden bazıları şöyleydi: “Ve­rilen sözler tutulmalı, biz sözümüzü tutuyo­ruz. Bugün vergiler yüksek gelebilir, ama gelir ve ABD’de üretim yaparlarsa, böylece vergiyi sıfıra indirmiş olurlar.

Bu ülkedeki işler yok ol­du, hepsi başka ülkelere gitti. İlk dönemimde tarifeler uygulamaya çalıştım, ancak benden sonraki dönemde sürdürülmedi. Büyük ticaret duvarlarını yıkacağız. Dünyanın en iyi fabrika­larını ABD’de kuracağız, dünyanın en iyi oto­mobilleri burada üretilecek. Unutmayın ben aday olmadan önce Meksika’da üretim yapıla­bilir denilirken, bugün ben ABD’de bu üretim yapılmalı diyorum.

Ne söz verdiysem yapaca­ğım. Çin, ABD’ye yüzde 67 vergi uyguluyor. Biz yüzde 34 vergi uygulayacağız. Avrupa Birliği zor bir rakip. Bizi soydular. Biz de yüzde 20 ver­gi getiriyoruz. Tekrar akıllı olmaya ve zengin olmaya başlayacağız. Bizden alınan bütün zen­ginliği geri getireceğiz. Diğer tüm ülkelerden çok daha zengin olabilirdik. Maalesef bir yüzyıl kaçırdık ama yeniden zengin olacağız.”

Truman doktrini sona mı eriyor?

Tek tek ülke isimleri vermekten çekinmeyen Trump’ın açıkladığı listede Meksika ve Kana­da yer almıyor. Ama bunu şimdilik diye belirt­meliyim, zira Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması’nın varlığı ABD’nin bu ülkelere kar­şı tek yönlü karar almasını engelliyor.

Eminim bir süre sonra o ülkelere de sıra gelecektir. Bu kararların en çok Çin’e zarar vereceği beklenil­se de AB’nin de bu işten büyük bir kayba uğra­yacağı görülüyor.

Ancak dikkat çeken en önem­li husus ise Rusya’nın bu listelerde yer almıyor olması. 1947 yılında Harry Truman tarafın­dan Sovyet tehdidine karşı hazırlanan Truman Doktrini’nin belli ki sonu göründü.

O dönemde bu doktrin ile ABD komünizm tehdidi altında­ki devletlere mali ve askeri yardım yapacağını açıklamıştı. Çarşamba günü televizyon progra­mımda belirttiğim tahminimde yanılmadığımı gördüm, Çin ile yakınlaşan Rusya ile arayı iyi tutmaya çalışan Trump, böylece ABD için yeni bir sayfayı da açmış oldu.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomide sil baştan 28 Mart 2025
İkinci sezonun fragmanı 14 Şubat 2025
Ocak ayı dert ayı 07 Şubat 2025