Trump’ın ikinci dönemi Türkiye açısından bir fırsat mı yoksa tehdit mi?

Burcu KÖSEM
Burcu KÖSEM [email protected]

ABD seçimleri Türkiye için hep önemli olmuştur. Ancak işin içinde Trump gibi nevi şahsına mün­hasır bir lider olduğunda ilginin res­mi, tüm dünya açısından olduğu gi­bi ülkemizde de daha renkli bir hal alıyor.

Trump’ın kendine has yöne­tim tarzını ve küresel müesses niza­ma kafa tutuşunu ilk başkanlık dö­neminde deneyimledik. Fakat şim­diki başkanlık döneminin senatoda da üstünlüğü elde etmesiyle daha sert geçeceği varsayılıyor.

Peki bu sertlik düzeyini Türkiye için nasıl okumalıyız?

Kabine adaylarına bizim çerçeve­den baktığımızda ilk etapta gördüğü­müz yoğun İsrail yanlısı oldukları… Elbette ki buna şaşırmamamız gere­kiyor. Zira iç siyaset bakımından bu durum Bakan Fidan’ın da ifade ettiği üzere, bir gereklilik.

ABD kamuoyu açısından kabineyi değerlendirdiğimizde ise, adaylığı ol­dukça tepki çeken isimlerin varlığına şahit oluyoruz. Bunlardan ilk üçüne değinecek olursam:

lEski bir asker ve Fox News sunu­cusu olarak, Savunma Bakanlığı’na önerilen Pete Hagseth. Kendisi ye­terli üst düzey askeri deneyime sa­hip olmaması ve kadınların askerliği­ne olumsuz bakışı ile eleştirilmekte.

lAdalet Bakanlığı için aday göste­rilen Matt Gaetz. FBI ve Adalet Ba­kanlığı’nın dizginlenmesi veya lağve­dilmesini savunuyor. Üstelik Adalet Bakanlığı’nın başlattığı seks ticareti soruşturmasına karışmasıyla ve cin­sel taciz de dahil olmak üzere iddialar nedeniyle Temsilciler Meclisi Etik Komitesi tarafından da inceleme al­tında olmasıyla biliniyor.

lRobert F. Kennedy ise Sağ­lık Bakanı adayı olarak gösteriliyor. Ama kendisi aşı dahil modern tıb­bı şekillendiren pek çok norma kar­şı olmasıyla biliniyor. Özetle kendi­si Trump ve Musk gibi ana akım kar­şıtı orijinal görüşleriyle anılan bir şahsiyet…

Elon Musk da görev aldı

Diğer taraftan Hükümet Ve­rimliliği Bakanlığı’na getirilen iki isimden (girişimci-iş insanı) bi­ri olan Elon Musk’ı tanımlamak için ise yukarıda kullandığım ifade yeterli olacaktır sanırım.

Dolayısıyla Cumhuriyetçiler, ge­çen haftaki seçimlerde dört sandalye kazandıktan sonra Ocak ayından iti­baren Senato’da 53-47’lik bir farkla kontrolü ele geçirecek olsa da, kabine adayları için önemli sayıda milletve­kili desteği alınmasını zorunlu kılan, heyecanlı bir senato onay süreci ya­şanacak gibi görünüyor.

ABD’nin Çin ile rekabeti Türkiye’ye olumlu yansıyabilir

Kabineyi ülkemiz siyaseti bakımın­dan ne pembe ne de kara bir tablo ola­rak açıklamak zor. Ekonomik açıdan küresel bir kriz çıkmadığı durumda ABD’nin Çin rekabetinden olumlu etkilenme durumumuz oluşabilir ve genel olarak Sayın Cumhurbaşkanı ile Trump arasındaki lider düzeyin­deki temaslardan da istifade edebili­riz. Askeri anlamda savaşlar ve Suri­ye meselesi gibi konularda da Demok­ratların yönetiminden daha elverişli sonuçlar elde edilebilir. Unutmamak gerekir ki; İsrail’in bu soykırıma va­ran kuralsız tutumu Biden başkanlığı döneminde yaşanmıştır.

Trump’ın kartlarını açık oynaması düzeni değiştirebilir

Trump’a bazı kesimlerin yaptığı en büyük kritik, kadına ve göçmenlere karşı bakış açısı ile ilgili. Ancak ben burada duruma biraz daha farklı ba­kıyorum. Ve bazı şeylerin sadece söz­lerle değil fiiliyatla mümkün olduğu­nu düşünüyorum. Batının demokrasi ve insan hakları konusundaki süslü sözlerinin ardında dünyanın gözü önünde Filistin başta olmak üzere ni­ce kadın ve çocuğun zulüm gördüğü­ne şahit olduk. Ayrıca Demokratla­rın cinsiyetsizleştirme olgusunun da ulusların devamı açısından ne denli büyük bir tehlike yarattığı da ortada.

Özetle Batı kültürü gibi kendisin­den olmayanları yok sayarak, söz­de özgürlük ve demokrasi adı altın­da empoze eden sinsi bir emperya­lizmdense, marjinal ancak kartlarını daha açık oynayan bir lider, belki de düzenin evrilmesi için daha gerekli­dir. Buna sözde Batı müesses nizamı ne kadar izin verir? İşte onu da yaşa­yarak deneyimleyeceğiz…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar